Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

DÜNYA SANAT GÜNÜ

ANKARA - Özgür Sanat Meclisi, 15 Nisan Dünya Sanat Günü için bir bildiri kaleme aldı.

Bildiride, “Kültürel söylem üzerinden sanatın sorgulayıcı, mesafeli, eleştirel gücü, bireyselliğin metafizik dar dünyasında, arzu ve duygu politikaları arasına sıkıştırılmış, yok edilmiştir” denildi.

Yaptırımlara rağmen, sanatın ve sanatçının örgütlenmesinin, kamusal, sosyal ve mesleki haklarını temsilen kurumlaşmasının kaçınılmaz olduğu belirtilen bildiride, birlik ve dayanışma vurgusu yapıldı.

“Hakikatin yitmemesi için, toplumsal hafızanın taşıyıcıları olarak, tüm kırılganlıklarımıza rağmen çözülmeyen çelişkilerin göstereni olmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verilen bildirinin tamamı şöyle :

"Gerçekliklerin, sayısallıklara bölünüp, zamanın birileri tarafından sürekli düzenlendiği yerden, bilerek başlayalım…

Yaşadığımız anın hızla daha küçük parçalara bölündüğü bir bilgi akışıyla, zamanın çok ağır devinimlerle geçmek bilmeyen hareketsizliğini iç içe yaşıyoruz.

Tüm umutları, tedirginliğin bekleme şeridine aldığımız bir anda, toplumsal sağduyu tarihsel refleks ile yeniden elini uzattı.

‘’Bir daha’’ umutla başlayalım…

Gezi’nin derin sularında yükselen ‘’Beyaz Balina’nın", kaptanın filikasını nasıl alabora ettiği, zıpkının iplerinin nasıl birbirine dolanıp, oyunları bozduğunu hatırlayalım.

Mavinin sonsuzluğunu, içindeki sayısız varoluşun zenginliğini, tüm farklılıkları ile eşitlikçi ortak yaşamın coşkusunu, kuytu karanlıklarda bekleyen beyazlığı hatırlayalım bir daha.

Sanatın bugüne sıkıştırılmasından, sanatın zaman üstü, büyülü gücüne, büyüklüğüne dönüp bakalım.

Ustanın dediği gibi, ‘’Geleneği, onu hükmü altına almak üzere olan konformizmin elinden çekip almak, her dönemde yeni baştan girişilmesi gereken bir çabaysa, şimdi sanatımıza düşen görevleri bir daha tanımlayalım.’’

Sanatçılar diyor ki:

Duvarın yıkılmasından bu yana, küresel hegemonya, incelikle işlenen kültürleştirme politikaları ile birlikte geliştirilmiştir. Toplumsallığın bütün çatışmaları, kültüre indirgenmiştir.

Kültürel söylem üzerinden, sanatın sorgulayıcı, mesafeli, eleştirel gücü, bireyselliğin metafizik dar dünyasında, arzu ve duygu politikaları arasına sıkıştırılmış, yok edilmiştir.

Muhafazakarlık-Modernlik, Doğu-Batı, Yerellik-Evrensellik gibi tarihsel ilişkiler üzerinden sürdürülen ideolojik indirgemecilik, sınıf her tür emek, etnik, cinsel beden üzerinden ayrımcılığı, türlerin tüm farklılıkları ve aidiyetleri üzerinden, gerçeklikte süre giden baskı, sömürü ve açık şiddeti örtme (yok etme) siyasetidir.

Özgür, eşitlikçi bir dil inşa etmenin, devletçi ve piyasa-özel sektör dışında üçüncü bir yolu, sivil kamusal alan imkanı her zaman baskılanmış, yok sayılmıştır.

Şimdi ortaya çıkan irade, otonom yerel bir güç olarak, her türlü merkeziyetçi otorite ötesinde, aşağıdan yukarı örgütlenmenin ve yaşama müdahil olmanın zamanıdır.

Tüm yaptırımlara rağmen, sanatın ve sanatçının örgütlenmesi, kamusal ve sosyal-mesleki haklarını temsilen kurumlaşması kaçınılmazdır

Bilinen ve yeni katılan tüm sanat dallarının, estetiğin özgün alanında yaşamın tüm deneyimini kendi iç dünyasında yaratıcılığı ile buluşturduğu ve bunun politik bir söylem olduğu bilinci içinde, bireysel ve kamusal haklarını dile getirebilecekleri birlikteliklerin önünün açılması ihtiyaçtır.

Biz sanatçılar;

Bedenlerimiz ve yaratıcılığımız ile doğrudan sermaye olarak tanımlanan neo-liberal sömürü karşısında yaşam hakkımızı savunmada kararlıyız.

Yaşam için sanat yapma hakkının, tanımlanmış bir çerçevenin garantici dünyasına sıkıştırılmasına, otoriter her türlü yasa ile inanç üzerine kurulu bir etik veya ekonomik rasyonalite ile özgürlüklere müdahale edilmesine itiraz ediyoruz.

Sanatçılar etken veya pasif bir müteşebbis değildir. Tek sermayesi özgürlüğü olan bir yalnızlığın fazlasını ortaklaştırmayı ve paylaşmayı bilen bir çoğulculuğun savunucusuyuz.

Hakikatin yitmemesi için, toplumsal hafızanın taşıyıcıları olarak, tüm kırılganlıklarımıza rağmen çözülmeyen çelişkilerin göstereni olmaya devam edeceğiz.

Tüm ortaklaştırıcı sorumluluklarımızın bilinciyle, tüm farklılıkların ve başkalıkların, türlerin tüm haklarının barışçıl savunucusu olarak,

Görme, gösterme, konuşma, işitme, dile getirme, algılama, hissetme, dokunma yeteneklerimizin, beş duyu ve ötesi organikliğimizin, teknoloji, bilme ve yorumlama erişimlerimizin açık, özgür ve eşitlikçi haklarının savunucusu olarak, DÜNYA SANAT GÜNÜMÜZÜ KUTLUYORUZ."

Leonardo da Vinci'ye saygı

Sanatın gücünü ve önemini vurgulayan bir gün olarak 2012 yılından beri kutlanan Dünya Sanat Günü, aynı zamanda Leonardo da Vinci'nin doğumgünü.

Ulusal Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Başkanı Bedri Baykam, International Associations of Art'ın 2011 yılında Meksika'da yapılan genel kurulunda, Leonardo da Vinci'nin doğum günü olan 15 Nisan'ın Dünya Sanat Günü olarak kutlanmasını önermişti. Bu önerinin kabul görmesiyle, her yıl 15 Nisan tarihi dünya genelinde “Dünya Sanat Günü “olarak kutlanıyor.