Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

İşte yakın tarihin ekonomik buhranları

Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 14'ten yüzde 13'e indirmesinin ardından dolar kuru, 18 lirayı aştı. Türkiye bir kez daha büyük bir kur kriziyle karşı karşıya kalırken GAZETE DURUM, Türkiye'nin yakın tarihte yaşadığı ekonomik krizleri derledi.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 100 baz puan düşürerek, yüzde 14'ten yüzde 13'e indirdi. Kararın ardından bir süredir 17 lira 96 kuruş seviyesinde baskılanan dolar kuru, 18 lirayı aştı. Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, MB'nin bu hamlesini, “Erken seçime gitme ihtimalleri olabilir. Kredi faizlerini aşağı çekmek için yapmış olabilirler” sözleriyle değerlendirdi.

Faiz indiriminin ardından Türkiye bir kez daha büyük bir kur kriziyle karşı karşıya kalırken GAZETE DURUM, 1994, 2001, 2008, 2018 ve 2021 yıllarda ülke ekonomisini derinden sarsan buhranları derledi. İşte Türkiye'nin yakın tarihte yaşadığı ekonomik krizler:

1994 krizi

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 1993’te hayatını kaybetmesinin ardından yerine Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçilirken, Tansu Çiller başbakanlık koltuğuna oturdu. Çiller, faizleri düşürmek için ekonomik kurumları kendine bağlayarak kamunun borç yükünü, yüklü faiz ödemelerini azaltma yoluna gitti. Ancak bunu piyasa gerçeklerinden kopuk ve zorla yapmaya çalıştı.

Çiller, MB ve bankalara zorla faiz indirimi yaptıramayınca, makro istikrar sağlayacak önlemler yerine, talimatla faiz düşürmeye kalktı. Hazine’nin borçlanma ihalelerini faizin yüksek olduğu gerekçesiyle iptal etti. Borçlanamayınca Telekom’un telefon hizmetlerini özelleştirmek istedi ancak bu girişim, Anayasa Mahkemesi’nden geri döndü. Bunun üzerine Çiller yönetimi, para basmaya hız verdi. Bu adımlar sonrası Türkiye’den ciddi bir sermaye çıkışı yaşandı. Sermaye çıkışıyla birlikte Ocak 1994’te dolar bir günde yüzde 14 değer kazandı. Ocak-nisan ayları arasında lira, dolar karşısında yüzde 160’ın üzerinde değer kaybetti. İktisatçılara göre kriz, büyük oranda kötü ekonomi yönetimi kaynaklıydı. Kriz nedeniyle Mayıs 1994’te Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) 14 aylık bir stand-by anlaşması imzalandı.

2001 krizi

Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından Rusya’nın 1998 yılında krize girmesi ve 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi’nin bütçe üzerinde yarattığı ek baskılar, ekonomik sıkıntıların katlanmasına neden oldu. Türkiye’nin o dönemde uyguladığı IMF programıyla oldukça yüksek düzeylerde seyreden enflasyonun düşürülmesi amaçlanıyordu. Program kapsamında serbest faiz, sabit kur rejimi uygulanıyordu. Dolar kuru, MB'nin günlük açıkladığı kurda sabit tutulurken, faiz oranları piyasa tarafından belirleniyordu.

Ekonomiye ilk darbe, kasım ayında yaşanan “likidite krizi” oldu. Bankacılık sektörünün açık pozisyonlarını kapatma arayışına girmesiyle faizler hızla yükseldi. Elinde yüklü miktarda Hazine bonosu bulunan bankalar, bunu finanse etmekte zorlandı. Yaşanan sıkıntıların yabancı yatırımcıyı kaygılandırmasıyla yüklü miktarda fon çıkışı yaşandı. Bankalar arası piyasada gecelik faiz oranı yüzde binin üzerine çıkarken, Kasım 2000’de aylık ortalaması yüzde 223 oldu.

Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 19 Şubat 2001 tarihinde yaptığı toplantıda yaşananlar, piyasadaki sıkışıklığın derinleşmesine yol açtı. Türkiye'ye duyulan güvenin azalmasıyla birlikte yabancı yatırımcılar, likidite sorunu yaşayan piyasadan çıkmaya başladı. Aynı gün içinde 7 milyar doların üzerinde döviz talebi ortaya çıkarken, bankalar arası piyasada gecelik faizler yüzde 5 bin ile 7 bin 500 aralığını gördü. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), bir günde yüzde 20’nin üzerinde değer kaybetti. Bankacılık sektöründe başlayan kriz, reel sektörde de hissedildi. Binlerce firma kapatılırken, yüz binlerce kişi işsiz kaldı.

MGK toplantısından iki gün sonra sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçildi. Kararla birlikte dolar kuru 684 bin liradan 1,2 milyon liraya yükseldi. Dönemin Dünya Bankası başkan yardımcılığı görevini yürüten Kemal Derviş, Türkiye’ye davet edilerek, ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına atandı. IMF ile stand-by imzalandı ve bankacılık sektöründe reforma gidilmesini odağına alan yeni bir ekonomi programı yürürlüğe sokuldu.

2008 krizi

2007'de başlayan ve 2008 yılında derinleşen kriz, diğerlerinden farklı olarak Türkiye değil, dış kaynaklı bir çalkantıyla başladı. Kriz öncesi 1,20 lira düzeyinde seyreden dolar kuru, kriz sırasında 1,7 liraya yükselerek rekor kırdı.

2018 krizi

Dolar 2017 yılını 3-4 lira aralığında kapatırken, 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinin ardından 5 lira sınırını aştı. Seçimler öncesinde 23 Mayıs’ta döviz kurundaki ani yükseliş karşısında olağanüstü toplanan MB Para Politikası Kurulu (PPK), faiz artırımına gitti. Kurdaki ani yükseliş, ekonomik dengeleri etkiledi. Enflasyon yıllar sonra ilk kez yüzde 20’nin üzerine çıktı. 

Nisan 2017’de düzenlenen referandum sonucunda parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçilen Türkiye’de 2018’deki seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kur filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözleriyle seçimi kazanması halinde doların düşeceğini ifade etmişti. Ancak seçimden iki ay sonra, 2018 Ağustos ayında yaşanan gelişme, TL’ye ağır darbe vurdu.

Casusluk yaptığı suçlamasıyla 9 Aralık 2016’da tutuklanan ABD’li Pastör Andrew Brunson’ın ev hapsine alınması sonrası, ABD’den peş peşe sert açıklamalar geldi. Brunson’ın serbest bırakılmaması durumunda Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanacağının duyurulmasıyla ağustosun başında 5 lira olan dolar, bir hafta içerisinde 6,5 lira seviyesini aştı. 12 Ağustos gecesi uluslararası piyasalarda dolar 7,20 lirayı gördü. Ekim 2018’de Brunson’un serbest bırakılmasının ardından dolar yeniden 5 lira seviyesine geriledi. Kur, 2018 yılını 5,29 liradan kapattı.

2021 krizi

MB, enflasyondaki yükselişe rağmen Cumhurbaşkanı'nın söylediği faiz indirimlerine eylülde 100 baz puanla başladı. Ardından sırasıyla 200 ve 100 baz puanlık birer faiz indirimi daha gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı'nın düşük faiz ısrarı, kasım ayıyla birlikte Türk lirasında büyük değer kaybına neden oldu. Eylül başında 8,30’lu seviyelerde bulunan dolar kuru, kasım ayına kadar 9,50’ye ulaştı. Kasımdan sonra liradaki değer kaybı yüzde 35’lere ulaştı ve 2021'in başında 7,30'larda seyreden dolar, 13 lirayı aştı.