Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

İskender Doğan'dan itiraf

İskender Doğan yıllardır dillerden düşmeyen Kan ve gül şarkısını Yeliz'e yazmış.

AZE Haber Ajansı

İSTANBUL - 1970'li yıllar Türkiye'de müziğin altın çağlarından birini yaşadığı dönemdi. 1960'larda ülkemize giren plak sektörünün, 1970’li yılların ortalarına dek zirve devrini yaşaması Türkiye'de özellikle pop müziğin büyük bir ivme kazanmasına neden oldu.

Hümeyra'nın 'Sessiz Gemi'sinden, Esmeray'ın 'Gel Tezkere'sine, Erkin Koray'ın 'Fesupanallah'ından, Füsun Önal'ın 'Ah Nerede'sine ve İlhan İrem'in 'Anlasana'sına kadar adını sayamayacağımız ve hafızalara kazınan pek çok şarkı bu dönemde üretildi. İskender Doğan'ın 1975'te çıkardığı 'Kan ve Gül'ü de bu şarkılardan biriydi. 

İskender Doğan, müzik kariyerine 1969'da düzenlenen liseler arası müzik yarışmasında Manisa'dan solist birincisi olarak adım atmış. 1972 yılında İstanbul'a gelen müzisyen, 'Altın Ses Yarışması'nda birinci, aynı yıl yapılan 'Günaydın Gazetesi Altın Mikrofon Yarışması'nda da beşinci oldu.

İskender Doğan, "Çocukluğum köyde geçti. Babam serbest meslek sahibi, annem de ev hanımıydı. Şansım Selda Alkor'un Manisa'da kapı komşumuz olmasıydı. Selda Alkor'un desteğiyle müzik yaşamıma devam ettim. 1972'de 'Bir Yudum Su Ver/Giden Gelmez' isimli ilk 45'liğimi çıkardım" dedi.

1975'te HEY Dergisi okurlarının seçtiği 'Yılın Ümit Veren Sanatçılar' sıralamasında Atilla Atasoy'dan sonra, ikinci sırada yer alan İskender Doğan asıl şöhretini ise 'Kan ve Gül' albümüyle yakaladı.

1975'te yayınlanan 'Kan ve Gül' adlı 45'liğiyle şöhretin zirvesine çıkan İskender Doğan, şarkının hikâyesini de şöyle anlattı: Benim içimde, görebildiğim kadar her şeyi algılama ve değerlendirme gücü var. Bu gücü ben doğuşumla, varlığımla almışım. Bununla hayata baktığım zaman, insanların görmediklerini, görmeye küçük yaşlarda başladım. 1974'te Anamur Festivali'nde sahne aldım. Festivalde Melike Demirağ, Yeliz ve Yeşim gibi bizim jenerasyonun müzisyenleri de vardı. Orada Yeliz ile tanıştım. Aramızda duygusal bir yakınlaşma vardı.

Sarılıp öpen, ağlayıp gülen, sonra kaçıp giden... Birbirine dönük sırt sen ve ben...' Yani zıtların birliği de sevgi. Eğer böyle bir kavramı seviyorsan işte o zaman soruyorsun; Seviyorum, seviyor musun? Ağlıyorum, gülüyor musun? Sevdikçe itiyor musun? Yine de 'peki öyle olsun' diyor. Bir meseleyi çok güzel anlatmamı sağladı. Aşk çok kamufle edici, içine alıcı, sabır gösteren bir olgu. Aşk böyle durumlarda bu iki farklı karakteri bir arada tutan harç oluyor. Festivalden dönerken uçakta sözlerini yazmıştım ifadesini kullandı.