Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

SARAY'IN ETRAFINDAKİ “RÜŞVET VE YOLSUZLUKLAR“ ÇEMBERİ-2

Türkiye yine “rüşvet ve yolsuzluk” skandallarıyla sarsılıyor...

Ortada 100 bin parçalık bir bulmaca var...

Elimizdeki parçalarla bulmacayı tamamlayıp tabloyu görmek şimdilik imkânsız gibi...

Hâlâ buzdağının üstünü görüyoruz...

İngilizlerin bir deyimi vardır:

“Şeytan ayrıntıda gizlidir” (Devil is in the detail) derler...

Yani, “Gerçekleri görmek için daha fazla çaba gösterip, ayrıntılara bakmak gerekir” anlamına gelir...

Hiç kuşku yok ki Saray'ın etrafındaki çember daralmaya başladı...

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Yüksek Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca’dan sonra Erdoğan’ın ekonomi danışmanı Serkan Taranoğlu da istifa etti.

AKP Milletvekili olan Zehra Taşkesenlioğlu, kardeşi Eski Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve kocası Prof. Dr. Ünsal Ban hâlâ başrolde!

Zehra Hanım’ın, "Benden 2,5 milyon dolar aldı" dediği kocası Ban tutuklandı.

Her şeyden önce, 3 dönem milletvekili olan Zehra Hanım, 2,5 milyon doları nereden buldu acaba?

Gazeteciler bıkmadan, yorulmadan gerçekleri aramaya devam ediyorlar...

Aslında, 2013’te ilk kez açılmaya başlayan "rüşvet ve yolsuzluk" dosyasındaki isimler o kadar uzun ki...

Ben şimdilik bulmacanın 3 büyük parçasını mercek altına alacağım...


SEDAT PEKER’İN AÇIKLAMALARI NEDEN ÖNEMLİ?

Öncelikle, Saray'ın çevresindeki "rüşvet ve yolsuzluk" çemberini giderek daraltan Sedat Peker’den başlayalım...

"Bir mafya lideri, neden ve nasıl Türkiye’yi sarsıyor?" diyenler olabilir.

Bence nedeni açık...

Peker, 1990’lardan itibaren Türkiye’deki "derin devlet-siyaset-mafya" üçgeninin ayaklarından biri de ondan...

Aslında 20’li yaşlardan itibaren "adi suçlardan" birkaç kez hapis yatıyor...

Ancak 1990’lardan sonra, PKK ile mücadelede ön saflarda görüyoruz...

"Devleti korumak" adına karanlık işlere bulaşan "aşırı Türkçü ve İslamcı" bazı siyasetçiler ve devlet güçleriyle yakınlığı var...

Yani karanlık koridorlarda alınan kararları büyük ölçüde biliyor...

Peker, 2005 ile 2014 arasında hapisteydi...

AKP, özel yetkili mahkemeleri kapatınca 10 yıl tutukluluk süresi 5 yıla indi.

Böylece hapisten çıktı...


6 YIL BOYUNCA ERDOĞAN’IN ÇEMBERİNDE...

Ondan sonra, AKP ve Erdoğan’la yakınlaştığını görüyoruz.

Devlet Bahçeli’nin liderliğindeki MHP’yle kavgaya girse de PKK ve FETÖ’yle mücadele ön safta yer alıyor...

Şehir şehir dolaşıp mitingler düzenliyor.

"Erdoğan Türkiye’dir" diye konuşmalar yapıyor.

Binlerce kişiye hitap ederken "Oluk oluk kan akıtacağız. Kanlarınızla duş alacağız" diye tehditler savurduğunu biliyoruz...

15 Temmuz 2017’de darbe girişiminin yıl dönümünde Üsküdar’daki AKP mitinginde, "Onları cezaevlerinde asacağız" dediğini de!

Peker, güçlü ve karizmatik kişiliği, "milliyetçi ve İslamcı" konuşmalarıyla siyasi parti lideri gibiydi aslında...

Gittiği her yerde binlerce kişi "Reis" diyerek "Bozkurt" işaretleriyle karşılıyordu Peker’i...

Kısacası, 2 yıl öncesine kadar Saray çemberinin içinde ve özellikle de Süleyman Soylu’ya yakın olduğunu söylersek yanlış olmaz...

 

PEKER’LE SOYLU ARASINDA İPLER NASIL KOPTU?

Siyasetin odağında olan Peker, 2020’de ortadan kayboldu...

8 ay sonra, "Süleyman Soylu hakkımda soruşturma yapıldığını bildirdi. Bana 'Git' dedi" deyince gözler İçişleri Bakanı’na çevrildi...

Sizler de olayları haftalarca televizyonlarda izlediniz...

İplerin tamamen kopmasına yol açan olay, Soylu’dan "Gel" demesini beklerken, Nisan 2021’de, karısı ve kızının yaşadığı İstanbul’daki evinin polisler tarafından basılması oldu.

Ardından, Karadağ’da saklandığı yere baskın olunca Peker, Soylu’nun ihanetine uğradığını düşündü. Dubai’ye kaçtı...

Dubai’den ilk videosunu 12 Mayıs 2021’de yayınladı.

Arka arkaya yayınladığı 12 video bomba gibi patladı...


ERDOĞAN’IN EN SADIK ADAMININ SERVETİ

Peker, önce Türkiye üzerindeki uyuşturucu trafiğini açıklamaya başladı.

Devlet ve siyasetin karanlık kulvarlarını çok iyi biliyordu.

Derin devlet ve siyasetin içindeyken bazı dosyaları sakladığı da belliydi...

Ayrıca devletin içinden de bilgi akıyordu sanki...

İddialarının odağında sadece Soylu da yoktu...

Erdoğan’ın en sadık adamı olan eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım da vardı.

Ayrıca eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’la Kıbrıslı iş adamı Halil Falyalı da odaktaydı.

Kolombiya'dan tankerlerle Lazkiye’ye, oradan da yatlarla Kıbrıs’a ve Bodrum Yalıkavak’a taşınan uyuşturucuların, nasıl Avrupa’ya gönderildiğini aylarca tartıştık...

Sonra neler mi oldu?

Trafiği yönettiği iddia edilen Mehmet Ağar, Yalıkavak Marina’nın yönetiminde istifa etti.

Kıbrıs’taki trafiğin başında olduğu söylenen zengin iş adamı Halil Falyalı öldürüldü...

Kolombiya’daki bağlantıyı kurduğu öne sürülen Erkam Yıldırım'ın yerine babası Binali Yıldırım iddiaları reddetti...

Ortalık toz dumanken, Erdoğan büyük bir sessizliğe gömüldü...

Sadece 18 Mayıs 2021’de "Terörle ve çetelerle aynı çuvala girerseniz başınıza geleceklere razı olursunuz" demekle yetindi.

İyi de aynı çuvala girenler kimlerdi?

Erdoğan, Devlet Denetleme Kurulu'nu neden göreve çağırmadı?

Neden AKP ve MHP, Parlamento'da soruşturma açılmasını engellediler?

Neden, "İmam hatiplilere hakaret etti" diye Gülşen’i apar topar tutuklayan savcı soruşturma açmadı?

Bu arada, uyuşturucu taşıyan 1-2 gemi yakalanınca dosya tozlu raflara kaldırılıverdi.

Ancak, yabancı gazeteciler dosyaları kapatmadılar. Araştırmaya devam ettiler.

Binali Yıldırım ve ailesinin 140 milyon dolar serveti olduğunu ayrıntılarıyla yazıp çizdiler...

Sayfalarca araştırma yazısını internetten okuyabilirsiniz.

Ancak Binali Yıldırım’ın dosyası yine de tozlu raflara kaldırılıverdi.

Peker’in açıklamalarının çoğu doğrulanınca ilgi daha da arttı...

Videolarını yaklaşık 100 milyon kişi izledi.

Tam bir rekor!

 

UĞUR MUMCU’YU KİM ÖLDÜRTTÜ?

Sedat Peker, sadece AKP dönemiyle ilgili açıklamalar da yapmadı.

1990’lardaki siyasi cinayetler, uyuşturucu ticareti ve terörle mücadele zincirini de anlatıyordu.

Gazeteci Uğur Mumcu cinayetinin ardında Eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar olduğunu da iddia etti...

Peker şöyle diyordu:

"Mumcu öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın.

‘Terörden beslenen terör lordları’ üzerine çalışma ve silah ticaretini anlatıyordu. Terörden menfaat elde edenler adamı şehit ettiler. Ağar’ın yaptığı bu organizasyonların hepsi kendi cebi içindi, gördüm, yaşadım.

Bana iş adamını arattırıyorlardı, ‘Bu PKK’ya para veriyor’ diye.

Dedim 'Bu adam Çorumlu, nasıl PKK’lı olur?' Adama küfür kafir biz arayıp… Sonra adam bunun yanına gidiyor iki James Bond çanta parayla…"

Sonra neler mi oldu?

"Terörden beslenen terör lordları" dosyası da tozlu raflara kaldırıldı.

Gelelim Peker’in, Saray’ın etrafında daralttığı "rüşvet ve yolsuzluk" çemberine...

Aslında, Erdoğan ve BAE Emiri barışınca Dubai’de yaşayan Peker susturulmuştu.

Peki Emir'in haberi olmadan bile kuş uçmayan BAE’de, Peker nasıl ve neden yeniden konuşamaya başladı?

Seçimlere 9 ay kala Erdoğan’dan farklı beklentiler mi var acaba?

Erdoğan yine sessizliğe gömüldü...

Eğer Peker yeniden susturulmazsa, Saray'ı ve AKP’yi sarsmaya devam edecek gibi...