Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

İşte Benazir Butto'nun İslam dünyasına vasiyeti!

Benazir Butto demokrasi savaşçısıydı...

İslam dünyasındaki ilk kadın başbakandı.

İslam'ı kullanıp diktatörlük kuranlara, kadınları örtünmeye zorlayan sözde din adamlarına meydan okudu.

İranlı kadınlar, İslam rejimine karşı kahramanca mücadele ederken Benazir’in vasiyetinin unutulmasına gönlüm razı olamaz...

 

Babasının idam edildiği yaştaydı

Benazir’le öldürülmeden bir ay önce Dubai’de uzun bir söyleşi yaptım...

Dünyadaki son röportaj olacağını ikimiz de bilmiyorduk...

Benazir’in sözleri, İslam dünyasına vasiyetiydi aslında...

Öldürüldüğünü duyduğum zaman içimi acı ve hüzün kapladı...

Dubai’de yaşadığı villadan ayrılırken kapıda bana el sallayışı geldi gözlerimin önüne...

"Bile bile ölüme gitti" diye söylendim. İçim yandı...

Ama, o özgürlük savaşçısıydı...

O gün iki saat boyunca demokrasi ve özgürlükler mücadelesini anlattı bana...

Askeri darbeyle devrilen babası Zülfikar Ali Butto’nun idamından sonra siyasete girmek zorunda kaldığını anlatıyordu...

Bir ara, "Babamın idam edildiği yaştayım" diye eklemişti...

"Zamanı gelir doğarız. Zamanı gelir ölürüz. Ben kadere inanıyorum" diyordu.

Kader mi bilinmez ama Benazir, öldürüldüğü zaman babası gibi 57 yaşındaydı.

Aslında 27 Aralık 2007’de dünyayı sarsan korkunç olay, Benazir’e karşı ilk suikast girişimi değildi...

Sevgi gösterileriyle karşılandığı 18 Ekim 2007 günü de bombalı saldırı oldu...

O gün 138 kişi öldü... Benazir ölümden kıl payı kurtuldu...

27 Aralık’ta seçim mitingi için gittiği Ravalpindi’deki intihar saldırısından kurtulma şansı ise hiç yoktu...

Yine kalabalık bir mitingin ardından, aracının açılan tavanına çıkıp halkı selamlıyordu ki bir intihar saldırganı önce üç el ateş etti.

Ardından da üzerindeki bombaları patlattı. 



Adeta Azrail'le dans ediyordu 

Suikastı duyduğum anda, 1990’da ilk buluştuğumuz güne döndüm adeta.

Benazir henüz 35 yaşındaydı. Ve bütün dünya, askeri diktatörlüğe meydan okuyan genç ve güzel kadını hayranlıkla izliyordu.

1990’da ismini bile duymadığım Nevabşah’taki buluşmamızı unutamam.

Benazir’i seçim kampanyasında köy köy izlediğim 17 saati!

Benazir, yine bir aracın açılır tavanında çıkıp halkı selamlıyor ve konuşma yapıyordu. Binlerce hayranı yolunu kesip araca tırmanmaya çalışıyorlardı.

Gece yarısı Navanşah’a girdiğimiz zaman da yine binlerce kişi bekliyordu.  Benazir, burada da coşkulu bir konuştu.

Tek kelimesini bile anlamadım ama müthiş etkileyiciydi...

Mitingin ardından sabaha karşı 2’de konuştuk...

Gün boyunca sürdürdüğü kampanyasını izlerken dehşete düşmüştüm. "Her an öldürülebilir" diye düşünmüştüm. Adeta Azrail'le dans ediyordu...

"Öldürülmekten korkmuyor musun?" diye sordum...

Benazir de "Tabii korkuyorum" demişti...

Ama demokrasi mücadelesinde kararlıydı.


"Allah kadınların kapanmasını emretmiyor" 

Nevabşah’taki maceralı seyahatimden sonra yıllar akıp gitti. Neler oldu neler...

Benazir, iki kez başbakanlığa tırmandı. İki kez darbeyle devrildi.

Yıllarca sürgünde yaşadı...

18 yıl sonra Dubai’de buluştuğumuzda artık Pakistan’a dönmeye kararlıydı.

Yine çok cesurdu.

Hem demokrasi kavgası veriyordu hem de "İslam adına" kadınları tepeden tırnağa örtünmeye zorlayan şeriatçılara meydan okuyordu.

Başında her zamanki gibi ipek bir eşarp vardı... Saçları görünüyordu.

Eşarp zaman zaman da omzuna düşüyordu...

Şöyle diyordu o gün:

"Allah hiçbir yerde kadınların kapanmasını emretmiyor..."

Hz. Peygamber, peçenin gözlerdeki peçe olduğunu söyler.

Ben Peygamber'imizin sözlerini izliyorum.

İnsanlar kendilerini kontrol etmeli, mütevazı ve namuslu olmalıdır.

Allah’ın bizden tepeden tırnağa örtünmemizi istediğine inanmıyorum."

 


Tarihi yazarken yaşadım 

Geçen zamanda, Benazir’in son sözlerinin önemini daha da iyi anladım.

Özellikle başörtüsü takmak istemeyen Mahsa Amini’nin işkenceyle öldürülmesinin sonra!

Ve Atatürk devrimleriyle İslam'da rönesans yapan Türkiye’de, şeriat özlemiyle yanıp tutuşanların fütursuzca konuşmalarını duydukça!

Benazir, son görüşmemizde aynen şöyle diyordu:


Fanatikler İslam'ı savunduklarını söylüyorlar ama!

"Diktatörlük radikalizmi alevlendirdi. Demokrasi ateşi azaltıyor."

"İslam dünyasında iyi finanse edilen bir hareket var. Özel okullarda İslam'ı özel biçimde yorumlayıp eğitim veriyorlar. Hoşgörüden uzak ve katı eğitimin gerçek İslam'la alakası yok."

"Fanatikler, İslam'ı koruduklarını ve savunduklarını söylüyorlar ama aslında büyük zarar veriyorlar" diyordu Benazir:

"Bu fanatikler Batı’ya karşı savaştıklarını da söylüyorlar ama Batı’ya saldırarak sert tepkileri tahrik ediyorlar.

Allah bize 'Bilgiye ulaşın' diyor. Fanatikler ise zihinlerimizi kapatmamızı, hiçbir şeyi sorgulamamızı istiyorlar.

İnsanların farklı düşüncelerinden dolayı hapsedilmediği, öldürülmediği, hukuka saygılı bir toplum kurmalıyız."


"Atatürk'ten büyülendim"

Benazir, Atatürk’e hayrandı. "Hayatını okurken büyülenmiştim" dedi bana...

Herkesin istediği kutsal yerde ibadet etmekte hür olduğunu da söylüyordu.

"İslam Allah’la birey arasında bir dindir. Müslüman lider olarak kitlelerin inançlarından daha fazla, savaştan ve fakirlikten kaygı duyurum" diyordu.

 


"Devletle dinin ayrılması şart" 

Benazir, demokrasi için laikliğin de şart olduğunu söylüyordu:

"Allah’ın huzuruna çıktığımda yanımda devlet olmayacak. Devlet müdahale edemez. Ederse bu tarikatlaşmayı getirir. Tarikatlar İslam dünyasını zayıflatıyor."

 

Emperyalist güçlerin kurbanı oldu 

Yıllar içinde Pakistan’a 4 kez gittim.

Bir keresinde Benazir’in babası Zülfikar Ali Butto’yu deviren General Ziya ül Hak‘la da konuştum....

Bir süre sonra, General Ziya’nın da suikastta öldürülmesi, Pakistan’ın uçuruma sürüklenişinde bir başka hazin olaydı.

Kenan Evren ve Turgut Özal’la birlikte gittiğim Ziya’nın cenaze törenini de unutamam.

İnanılmaz bir kalabalıktı... İslamabad "Allah-ü Ekber" sesleri ile inliyordu.


ABD ve Rusya'nın kanlı arenası 

Gerçek olan şu ki Pakistan emperyalist güçlerin kanlı kavgasının arenasına dönüştü...

Burka ve çarşaf giymeyen kadınların öldürüldüğü, sokaklarda sopayla dövüldüğü, müziğin bile yasaklandığı Afganistan gibi!

Aslında, Rusların Afganistan’ı işgalinden sonra, Amerikalılar, Taliban ve El Kaide gibi canavarlar yarattılar.

Nitekim Benazir Butto da El Kaide canavarının kurbanı oldu.

İslam dünyasının nasıl bir tehdit altında olduğunu unutmamak için Benazir’le yaptığım tarihi röportajı kitap olarak da yayınladım...

Böylesine cesur bir kadın liderin yaktığı özgürlük ateşinin sönmemesi için vasiyetinin de uçup gitmesine izin vermemeliyiz...

İslam adına kadınlara baskı yapan bütün rejimlerin değişeceğine inanıyorum...

Er ya da geç!