Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Sansür yasası ve Gezi ruhu

AKP iktidarına, ne medyanın yüzde 90’ını kontrol etmek yetti...

Ne gazetecileri susturmak ne de Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle binlerce kişiye dava açılması yeterli geldi...

Yine de sosyal medya öyle güçlendi ki demokrasi ve özgürlük duygusunu hapsedemediler.

Tam milyonlar sosyal medyada nefes almaya başlamıştı ki…

AKP ve MHP, seçimlere 9 ay kala sosyal medyayı da susturmak için Parlamento'dan yasayı geçirdi...

Gazetecilik meslek örgütlerinin protestolarına kulaklarını tıkadılar.

Türkiye’nin parçası olduğu Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği gibi kuruluşları da dikkate bile almadılar...

Parlamento'daki çoğunluklarına dayanıp muhalefeti de her zamanki gibi hiçe saydılar.

Parlamento'daki sert tartışmalar sonunda, AKP-MHP oylarıyla yasa kabul edildi...

En sert tartışmalar, sadece gazetecilerin değil, sosyal medyada haber ve görüş paylaşanlara "yalan haber" suçlamasıyla 1 ila 3 yıl hapis cezası verilmesini öngören 29'uncu maddede yaşandı.

Protestolar yüzünden oturumlara birkaç kez ara verildi.

Ancak iktidar milletvekilleri, zaferi kazanmış askerler gibi, yasanın kabulünden sonra toplu fotoğraf bile çektirdiler.

 

Bundan sonra ne olacak? 

Kuşkusuz her şey bitmedi.

Muhtemelen muhalefet partileri, hukuki süreci işletip, sansür yasasını iptal ettirmeye çalışacak.

Önce, Yüksek Mahkeme'de "anayasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle iptal davası açacaklar.

Anayasa Mahkemesi ne karar verecek bilemeyiz...

Ancak son atamayla birlikte mahkemede çoğunluğun iktidara yakın hakimlere geçtiğini de unutmayalım.


Sosyal medyayı neden susturmak istiyorlar? 

Peki AKP medyanın yüzde 90’ından fazlasını kontrol ettiği halde, neden sosyal medyayı da susturmak istiyor?

Son yıllarda iktidar için en büyük tehlike, sosyal medya oldu da ondan!

Bütün dünyada sosyal medyayı izleyen ve raporlar hazırlayan "DataReportal" adında uluslararası kuruluşun verileri, sosyal medyadaki patlamayı gözler önüne seriyor.

DataReportal, 2015’ten beri Türkiye hakkında da raporlar hazırlıyor.

Raporlar çok ayrıntılı olduğu için sadece en çarpıcı verileri paylaşıyorum...

2015’te toplam 40 milyon kişi Facebook, Instagram, YouTube ve Twitter kullanırken 2022’de 68 milyon 900 bin kişi kullanmaya başlamış...

2022’de sadece YouTube kullanıcısı 57 milyon 40 bine dayanmış...

Yani 7 yılda 28 milyon 900 kişi daha sosyal medya kullanmaya başlamış...

Türkiye’de 2015’te 40 milyon kişi sosyal medya kullanırken, bu rakamın 2016’da 42 milyon, 2017’de 48 milyon, 2018’de 51 milyon, 2019’da 52 milyon, 2020’de 54 milyon, 2021’de 60 milyon ve 2022’de 68 milyon 900 bin kişiye yükseldiği belirtiliyor.

Rakamlar da gösteriyor ki milyonlar Saray’dan yönetilen televizyonları seyretmiyor, aynı haberlerle çıkan gazeteleri de okumuyor.

Doğru bilgiye ulaşmak için, YouTube’da yayın yapan gazetecileri ve ceza yağmuru altında özgür yayın yapmak için büyük mücadele veren televizyon kanallarını izliyor...


Avrupa Birliği'nin sosyal medya yasası 

Aslında sosyal medyanın daha güvenli olması Avrupa Birliği'nde (AB) de bir süredir tartışılıyor.

Hatta AB kurumları; Facebook, YouTube ve Twitter gibi dijital platformların içeriklerinin kullanıcılar için daha güvenli olmasını sağlayacak yasayı da kabul etti.

Yasayla, sosyal medyanın yasa dışı ve zararlı içerikle ilgili sorumlulukları artırılacak. Sahip oldukları içerikler sıkı biçimde denetlenecek.

Temel ilke olarak da gerçek hayatta yasa dışı olanın, internet ortamında da yasa dışı olması esas alındı.

İnternet kullanıcılarının temel hakları korunacak.

Platformlar, bildirilen yasa dışı ürün, hizmet ve içeriği hızla kaldırmak zorunda olacak.

Dijital platformlarda dezenformasyon önlenecek ve platformların algoritmalarının şeffaflığı da artırılacak.

Ancak AB yasasında TBMM’de kabul edilen sansür yasası gibi, ne gazetecilere ne bilgi paylaşanlara hapis cezası getiriliyor...

Ayrıca yasa Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi onaylanmadan da yürürlüğe girmeyecek.


Her şey Gezi Direnişi'yle başladı 

Gerçek olan şu ki AKP için tehlike çanları 9 yıl önce Gezi Direnişi'yle başladı.

27 Mayıs 2013'te Taksim’deki Gezi Parkı'na iş makinaları girdiği anda sosyal medyanın gücü de ortaya çıktı...

Haber, sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayıldı.

O andan itibaren tarihe geçen "Gezi Direnişi" başladı.

Eğer o günlerde Erdoğan, dava arkadaşları olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ı dinleyip, milyonların çığlığına kulak verseydi belki de tarih farklı yazılırdı.

Ancak Topçu Kışlası yapımında ısrar edince protestolar hükûmet karşıtı gösterilere dönüştü...

Zaten “siyasi İslam tehlikesi" kaygısı duyan milyonlar, çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı sokaklara dökülüverdi...

Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde protestolar Türkiye’ye yayıldı...

Erdoğan da iktidarını kaybetmekten korktuğu için direnişi kırsa da o andan itibaren sosyal medya, iktidar için büyüyen bir tehlikeye dönüştü...

2022’de 68 milyon 900 bin kişinin sosyal medyayı kullandığını dikkate alırsak, iktidarın neden susturmak istediği açıkça görülüyor...

Gerçek olan şu ki AKP-MHP ittifakının tek bir hedefi var...

9 ay sonra Türkiye’nin kaderini çizecek olan seçimleri kazanmak!

"Öyle ya da böyle"...

Aslında, Gezi ruhu "çağdaş, demokratik, özgür Türkiye" ruhuydu.

Peki Gezi ruhu ölür mü?

Bence öyle ya da böyle ölmez!