Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

ERDOĞAN'A "DİKTATÖR" DİYEN "SUPER MARIO" NEDEN GELDİ?

Biz, Sedat Peker’in 5 milyon verip hapisten çıkış hikâyeleriyle uğraşalım...

Konya’da bir hasta yakınının katlettiği kardiyoloji uzmanı Doktor Ekrem Karakaya için yas tutalım.

Gözlerindeki ışıltıyla yağmur gibi yağan zamları göremeyen Maliye Bakanımız Nurettin Nebati’yi tartışalım...

Avrupa geleceğini planlamaya çoktan başladı bile...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a "diktatör" diyen, İtalya Başbakanı Mario Draghi de Ankara’ya gelip gitti...

Tabii, Erdoğan, bir yıl önce, "Bizim arkamızda halk var. O Draghi denilen adam da kim? Seçimle bile Başbakan olmadı... Terbiyesiz... Edepsiz adam" dediğini de unutuverdi.

Ve İtalya Başbakanı’nı, 1.000 odalı külliyesinde atlı süvarilerle karşıladı.

Aslında "İtalya Başbakanı seçimle gelmedi" derken, Erdoğan haklıydı.

Haklıydı ancak "Bu adam" dediği Draghi’nin kim olduğunu biliyor muydu acaba?

Evet, Draghi, Başbakanlık koltuğuna, seçimlerdeki zaferiyle oturmadı.

Ancak, sağ ve sol partilerin tam desteğini alarak İtalyan Parlamentosu'nda zafer kazandı.

Nasıl mı?

Almanya gibi İtalya da yıllardır koalisyon hükümetleriyle yönetilir...

Geçen yıl İtalya’daki koalisyon hükümeti çöktü...

Yeni hükümet kurulamayınca, güvenilir, kararlı ve saygın bir ekonomiste ihtiyacı vardı.

Cumhurbaşkanı Sergio Matarella de 74 yaşındaki ekonomi profesörü Mario Draghi’ye Başbakanlık teklif etti.

Neden mi?

Draghi, bizim Maliye Bakanımız Nurettin Nebati gibi, gözlerinde ışıltı olan bir ekonomist değil de ondan.

Ona, Avrupa’da, "Super Mario" ya da "Euroyu kurtaran adam" diyorlar.

Euro krizi patladığı günlerde, Draghi, AB’nin 4. büyük ekonomisi olan İtalya Merkez Bankası'nı 5 yıldır yönetiyordu.

2011’de de Avrupa Birliği’nin 526 milyar euroluk rezervini emanet ettiler Profesör Draghi’ye...

Draghi de tam 8 yıl, Avrupa Merkez Bankası'na Başkanlık yaptı.

Angela Merkel’in dediği gibi, en fırtınalı günlerde euroyu kurtardı.

16 yıl Almanya’yı ve AB’yi yöneten Merkel gibi Draghi de 2. Dünya Savaşı'ndan sonra temelleri atılan, Büyük Avrupa Projesi'nin en büyük hedeflerinden olan Ortak Parayı (euro) kurtarmayı başardı.


NEDEN ANKARA’YA GELDİ?

Peki "İtalya Başbakanı, Erdoğan’a 'diktatör' dediği halde, neden Ankara’ya geldi?" derseniz...

Gerçi Ankara’da İtalya’yla 9 anlaşma imzalandı.

Ticaret hacminin 30 milyar euroya çıkartılması hedeflendi...

Hatta Draghi, "İstanbul Sözleşmesi'ne dönün" deyip Erdoğan’a hafif baskı bile yapar gibi oldu.

Ancak bence ziyaretin ardındaki en önemli neden, Doğu Akdeniz’deki gaz rezervlerinin Avrupa’ya nakli projesini canlandırmaktı...

 


DÜNYA DENGELERİ ALTÜST

Gerçek olan şu ki Ukrayna Savaşı dünyadaki dengeleri altüst etti.

ABD ile Rusya arasında yeniden soğuk savaş başladı.

Avrupa’yı yeniden savaş korkusu sardı.

Rusya’ya yaptırımlar uygulanmaya başlanınca petrol fiyatları fırladı.

Rus gazına bağımlı olan Avrupa Birliği için, Doğu Akdeniz’deki gazının, Avrupa’ya nakli daha da önem kazandı.

İtalya Başbakanı gibi birçok AB lideri, Erdoğan’ı "diktatör" olarak görseler bile, Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamadılar.

Değişen koşullar yüzünden Erdoğan’la yeniden konuşmak zorunda kaldılar.


AB’YLE MÜZAKERELER DONDURULDU AMA MASA DEVRİLMEDİ

Aslında, AB’ye tam üyelik sürecinde Türkiye’yi en fazla destekleyenlerin başında İtalya, İsveç ve İngiltere geliyordu...

Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşmasıyla desteklerini çektiler.

AB’yle tam üyelik müzakereleri donsa bile yine de müzakere masasını devirmek istemediler.

Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını hiçe sayan Türkiye’yi Avrupa Konsey’den de atmadılar.

Neden mi ?

Tek neden; Türkiye’nin jeopolitik önemiydi.


AVRUPALI MANTIKLI, GERÇEKÇİ VE SOĞUKKANLIDIR

Aslında, "demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler" AB ve Avrupa Konseyi’nin temelini oluşturur.

Yine de Avrupalı siyasetçiler, soğukkanlı, mantıklı ve gerçekçidirler.

Her şeyden önce Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük stratejik hedefi olan Büyük Avrupa Projesi'ni ayakta tutmak isterler.

Gerçek olan şu ki AB’nin Rus gazına bağımlılığı, Avrupa’da tehlike çanlarının çalmasına yol açtı.

Bu nedenle, Doğu Akdeniz’deki gazın Avrupa’ya nakline ağırlık verdiler.

AB dönem Başkanı Van der Leyen ve İtalya Başbakanı Mario Draghi, bir ay önce İsrail’deydi.

İlk aşamada, İsrail gazının Mısır üzerinden tankerlerle Avrupa’ya nakli için anlaşma yaptılar.

Bu arada, Türkiye’yle yaşanan krizden sonra dondurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumu da Kahire’de toplandı.

Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların da katıldığı forumda, ABD ve AB de gözlemciydi.

Türkiye'yi ise yine dışladılar.

Yıllardır hazırlanan raporlar gösterdi ki Doğu Akdeniz gazının boru hatlarıyla Avrupa’ya nakletmenin en ucuz yolu Türkiye’den geçiyor.


MUHALEFET LİDERLERİ, İNCE OY HESABINDA AMA...

Hiç kuşku yok ki Ukrayna krizi, Erdoğan’ın işine yaradı.

İtalya Başbakanı gibi, E’sine bile tahammül edemezken birçok AB lideri Erdoğan’la görüşmek zorunda kaldılar...

Ancak yine de Türkiye’deki seçimde değişim olmasını bekliyorlar.

Aslında Türkiye, ekonomik krizi aşabilmek için tarihi bir fırsat yakaladı...

Yeter ki Doğu Akdeniz’deki haklarımızı savunan emekli amiralleri adliye koridorlarında süründürmekten vazgeçsinler.

Ve muhalefet liderleri de ince oy hesabından biraz kafalarını kaldırıp, yüzlerini Avrupa’ya çevirsinler.