Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Meriç, insanlık için utanç nehrine dönüştü

Meriç, insanlık için tam bir utanç nehrine dönüştü artık!

Yaşamak için ölümü göze alan 92 göçmen daha yakalandı Meriç sınırında...

Çoğu Suriye ve Afganistan’dan gelen erkeklerdi!

Hem de bu kez hepsi çırılçıplaktı.

Yunanistan, hemen göçmenlerin çıplak fotoğraflarını dünyaya dağıtıverdi...

Yunan Yurttaş Koruma Bakanı Theodorikakos’in iddiası çok ciddi!

Göçmenlerin Türk askeri araçlarıyla sınıra götürüldüğünü ve çıplak getirildiklerini söyledi.

Türkiye ne mi dedi?

Malum her şey Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığı için, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun açıklama yaptı...

Altun, Yunan makamlarının göçmenleri soyup fotoğraflarını çektiğini söyledi.

Peki, göçmenleri soyup nehrin soğuk sularına iten kim?

Türkler mi? Yunanlılar mı?

Tabii Avrupa Birliği’nin (AB) sınır gücü Frontex de devreye girdi...

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği de soruşturma başlattı.

Aslında sınır boyundaki kamera kayıtlarına bakılsa gerçek ortaya çıkar...

Tabii kameralar varsa...

AB’den milyonlar alıp sınıra tel örgüler çeken Yunanistan, sınır boyunca kameralar koymadı mı acaba?

Ya yine AB’den akan milyonlarca euroyu alıp Türkiye’yi göçmen kampına çeviren AKP iktidar ne yaptı?

Eğer sınırda kamera yoksa olay daha da vahim olsa gerek!

Öyle anlaşılıyor ki sınırda kameralar yok...

İki taraf da “Sen yalancısın” diye birbirlerini suçlayıp tribünlere oynuyorlar...

Bu kez olay aydınlatılır mı, bilmiyorum.

Ancak iki ülkenin sicilinin de temiz olduğunu söyleyemeyiz...

Böyle giderse Meriç’te yakalanan göçmenler de son olmayacak gibi...




Göçmen akınının sorumlusu kim? 

Biz gazeteciler de bitmez tükenmez siyasi kavgaların peşinde koşmaktan, yaşanan insanlık dramını mercek altına alamaz hale geldik...

Krizlere boğulduğumuz için her şeyi unutuyoruz.

2011’de Suriye iç savaşının patlamasından sonra neler yaşadık neler?

AKP kapıları açınca Türkiye’ye gelen milyonların Avrupa’ya akınını durdurmak için, Alman Başbakanı Angela Merkel’in uçağına atlayıp Ankara’ya gelişini nasıl da unuttuk...

Aslında Merkel, o sırada, Erdoğan’ın E’sine bile tahammül edemiyordu ancak yine de Erdoğan, “Açarım kapıları... Gönderirim hepsini Avrupa’ya” diye aba altında sopa gösterince sineye çekmek zorunda kaldı.

AB’nin verdiği 4-5 milyon dolarla da Türkiye, göçmen kampına dönüştü...

Bütün bunların üstüne, ABD ve NATO, 20 yıl sonra Taliban’a teslim edip Afganistan’dan çekilince, dağlardan yürüyerek gelen gençler Türkiye’ye akmaya başladı...

Sonuçta Türkiye göçmen kampına dönüştü ancak ne Türkler mutlu oldu ne de gelen göçmenler!


21. yüzyılın en büyük felaketi 

Yaşananlar 21. yüzyılın en büyük felaketi olsa gerek!

Sadece son 4 yılda, dünya medyasına da yansıyan “utanç verici” birkaç olayı aktarayım...

30 Nisan 2018’de BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNCHR) rapor yayınlıyor...

Ege’den Yunan adalarına gelenlerin sayısında azalma var.

Ancak BM sadece mart ayında, kara sınırından 2 bin 900 göçmenin Türkiye’den Yunanistan’a giriş yaptığını bildiriyor...

Belli ki 2018’den itibaren Yunan adalarına geçenler bir ölçüde kontrol altına alınsa da insan tacirleri, Meriç Nehri'ni kullanmaya başlıyorlar.

İlk vahim olay 10 Ekim 2018’de Meriç Nehri'nin Yunan tarafındaki bölgede, boğazları kesilmiş 3 kadının cesedinin bulunmasıyla yaşanıyor...

Cesetlerden biri 35, diğerleri, 25 ile 15 yaşlarında.

Cesetler büyük bir ihtimalle anne ve iki kızı çocuğuna ait...

Cesetler elleri-kolları bağlı ve boğazları avcı bıçağı ile kesilmiş halde bulunuyor...

O günlerde karşılıklı suçlama yerine, hâlâ iki ülke makamları arasında bilgi alışverişi var...

İnsan tacirlerinin arasına IŞİD’in de karışması ihtimali güçleniyor.


Göçmenler sanki raftinge çıkıyor gibi 

Erdoğan’la Mitsotakis arasındaki söz düellosu patlayınca, ne göçmen akını durdu ne de iş birliği kaldı...

Sonunda Ağustos 2022’de daha da dramatik bir olay yaşandı...

DHA muhabirinin çektiği videoyu seyrettim.

Sıcak bir yaz günü göçmenler lastik botlara biniyorlar...

Ve Meriç sularında açılıyorlar...

Olayı DHA muhabiri de görüntülüyor...

Göçmenler sanki raftinge çıkıyorlar gibi...

Etrafta ne bir jandarma var ne bir polis!

Karşı kıyıda da göçmen botunu sulara itmek için bekleyen Yunan askerleri!

Aynen Ege’de yakaladıkları göçmen botlarını sopalarla itip batıran Yunan sahil koruma askerleri gibi...

Sonunda, 38 Suriyeli göçmen nehrin ortasında oluşan bir adacığa sığınıyorlar...

22 erkek, biri hamile 9 kadın ve 7 çocuk aç ve susuz!

İki taraf da adeta üç maymunları oynuyor...

Yunanlılar, “Türk topraklarında” diyor.

Türkler de Yunan topraklarında!

Olay dünya medyasına yansıyınca, BM devreye giriyor...

Yunan makamları, göçmenleri kurtarmak zorunda kalıyor.


Milyonlarca doları nasıl pay ediyorlar?

Aslında, insanlık adına yıllardır büyük bir utanç yaşanıyor...

Milyonlarca insan ölümü göze alıp ya Akdeniz ve Ege’nin sularına gömülüyorlar.

Ya da bir TIR kasalarına balık istifi gibi bindirilip, nefes alamayarak can veriyorlar...

Ancak yine de akın akın ülkelerinden kaçıyorlar.

Atina’da gazetecilik yaptığım yıllardan beri göçmenlerin dramını izlerim.

Ne yazık ki 1990’lardan itibaren insan kaçaklığının merkezlerinden biri İstanbul oldu.

Tabii ki merkez sadece İstanbul olamaz.

Ancak önemli bir merkez olduğuna da hiç kuşku yok!

Aslında ticareti uluslararası şebekeler yürütüyor.

2000’lerin başında insan tacirleri göçmen başına 4-5 bin dolar alıyordu.

Organizatörler, güvenli evler, lastik botlar, balıkçı tekneleri, TIR’lar, otobüsler, gözcüler ve sınırdaki görevliler…

O zaman şebeke elemanları arasında Türk-Yunan-Bulgar görevlilerinin de olduğu saptandı...

Tabii İran, Irak ve Suriye sınırında yaşananları da unutmayalım...

Kısacası paylaşılan milyonlarca dolardan söz ediyoruz...

İnsan ticaretinden, küçük ya da büyük paylar alan binlerce insan var...

30 yıldır Irak, Libya, Suriye ve Afganistan başta olmak üzere savaşa sürüklenen ülkelerden kaçan milyonlar milyonlar!

21. yüzyılın en büyük insanlık dramı savaşlar bitmeden önlenebilir mi?