Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Pop yıldızı Gülşen "katil gibi" yargılanırken

 O gün, İstanbul Adliyesi'nde “katil” yargılanıyordu sanki...

 Pop yıldızı Gülşen'in hakim karşısına çıktığı 21 Ekim’de adliyeye güvenlik bariyerleri konuldu...

 Gülşen’i kimseye göstermeden mahkeme salonuna aldılar...

 Savcı, Gülşen’i "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" etmekle suçladı...

 3 yıl hapis cezası istedi. Neden mi?

 Konserde müzisyeniyle imam hatiplilerle ilgili şakalaştı da ondan!

 Gülşen’in 30 Nisan 2022'deki konseri sırasında müzisyeniyle şakalaşmasını kaydeden kimdi?

 Neden 4 ay bekledikten sonra sosyal medyaya sızdırdı, linç kampanyası başlattı?

 Gülşen, 25 Ağustos’ta evinden apar topar gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada isim vermedi ancak belli ki hedefinde Gülşen vardı.

 Erdoğan, “Ahlak bilmez, kutsal tanımaz edepsizlere rağmen milletimizi ayakta tutan sütunların yıkılmasına izin vermeyeceğiz. Milletimizin kutsal değerlerine dil uzatanlar, hem mahşeri nizamda hem de hukuk önünde hesap vermekten paçalarını kurtaramayacaklar" diyordu...

 Gerçi, Gülşen 5 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı ancak, ev hapsi kararı yüzünden 50 konseri iptal edildi. Bu yüzden milyonlarca lira tazminat ödemek zorunda kaldı...

 Gülşen mahkemedeki savunmasında isyan halindeydi adeta:

"Kadınlığım, bedenim, eşliğim, anneliğim üzerinden defalarca sözel olarak linç ve istismara uğradım hatta hedef gösterildim. Gülşen olarak var olduğum için cezalandırılıyorum.”

 Hakim yurt dışına çıkış yasağı kararı alıp davayı, 21 Aralık tarihine erteledi.

 Kısacası, milyonlarca gencin şarkılarını söylediği bir pop yıldızının hayatı karartılıyor... Adeta linç ediliyor...

 Gülşen davası basit bir olay değildir

 Sahne kıyafetleri yüzünden uzun süredir dinci grupların hedefinde olan Gülşen'in davası basit bir dava değildir.

 Aslında Türkiye’de yargılanan "Gülşen gibi var olmak" isteyenlerdir.

 Gülşen olayı, Türkiye’yi dönüştürme stratejisinin yeni aşamasıdır.

 Yıllardır kimleri yargılamadılar ki?

 Önce hedef, Atatürkçü subaylar, yargı mensupları, akademisyenler, gazeteciler, karikatüristler ve siyasetçilerdi.

 Birinci dönem 2004-2016 arasındaydı...

 Uygulanan yöntem hep aynı oldu.

 Cumhuriyetin temellerinin oturduğu kurumlardan birindeki en güçlü halkayı hedef aldılar.

 Adeta bir düğmeye basılmış gibi, yandaş medyada ve internette linç kampanyasını başlattılar.

 Sonra, AKP’li milletvekilleri ve bakanlar saldırıya geçti.

 Son noktayı her zaman Erdoğan koydu...

 Ve gözaltılar... "Kaçma tehlikesi var" diye tutuklama kararları!

 Birkaç gün, birkaç ve yıllarca hapis yatırdıktan sonra davalar açıldı.

 Sonra da yıllar süren davalar!

 Böylece tek tek halkalar kırıldı ve zincir kopartıldı...

 İlk dönemdeki en ilginci, karikatürist Musa Kart’ın tutuklanmasıydı.

 Cumhuriyet Gazetesi karikatüristi Kart, 9 Mayıs 2004’te çizdiği karikatürde, imam hatip liselerini ip yumağı, Erdoğan’ı da ip yumağına dolanmış kedi olarak tasvir ettiği için tutuklandı! Aylarca hapis yattı. Davası yıllarca sürdü.

 İkinci büyük linç kampanyası

 İkinci dönem 2013’te Gezi direnişiyle başladı.

 Gezi direnişi aslında, siyasi İslam'a karşı milyonların sokaklara çıkarak katıldığı toplumsal direnişti...

  Direnişe, Haldun Dormen, Tarkan, Kıvanç Tatlıtuğ, Mehmet Günsur, Halit Ergenç, Bergüzel Korel, Hümeyra, Demet Akdağ, Şevval Şam, Hande Yener ve ünlü dizi oyuncuları başta olmak üzere yüzlerce sanatçı da katıldı.

 Ancak herkesi hapse atamazlardı.

 Toplumsal direniş zincirini kırmak için en güçlü halkayı kırmak gerekiyordu.

 Yine aynı yöntem uygulandı.

 Sevilen oyuncu Memet Ali Alabora’yı seçtiler. “Darbeci” diye suçladılar onu.

 Ölüm tehditleriyle sosyal medyada linç kampanyası başladı.

 Aralık 2018'de "Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlamasıyla dava açıldı.

 Tutuklama ve yakalama kararı alındı!

 Alabora Türkiye’de yaşayamaz duruma gelince kaçtı.

 Böylece Alabora susturuldu.

 İkinci hedef de iş adamı Osman Kavala’ydı. O da hapse atıldı.

 Böylece liderlik yapan güçlü halkalar kırılmış oldu.

 Toplumsal direniş ne olursa olsun kırılmadı

 Milyonları korkutup sindirmeyi başarsalar da toplum ya Anıtkabir’e akın ederek ya da milli bayramlarda bayraklarla sokağa çıkarak direnmeye devam etti.

 İzmir Marşı, direnişin adeta sembolü oldu.

 Milyonlar, konserlerde ve futbol maçlarında statlarla “Yaşa Mustafa Kemal Paşa" diye şarkılar söylemeye başladılar.

 Erdoğan ve AKP zaman zaman geri çekilir gibi görünse de stratejik hedefinden hiç vazgeçmedi.

 2019’dan sonra hedef 16 milyon genç!

 Özellikle 2019’daki yerel seçimlerde korku duvarlarının yıkılmasından sonra, demokrasi ve özgürlük mücadelesi iyice güçlendi.

  Atatürk Cumhuriyeti'ni savunan ünlü sanatçılar seslerini daha fazla yükselttiler.

  Direnci kırmak için yine aynı yöntem uygulanmaya başlandı.

 Milyonların sevgilisi 80 yaşındaki Metin Akpınar’ı, Müjdat Gezen’i ve Genco Erkal’ı adliye koridorlarında süründürdüler.

 Trolller, Fazıl Say’ı, Cem Yılmaz’ı ve Athena gibi milyonları etkileyen sanatçıları sosyal medyada linç etmeye başladılar.

 Bu arada genç müzisyenler de mücadeleye girince dincilerin ve tarikatların hedefi oldular.

 Tarikatların şikayetiyle onlarca müzik festivali iptal edildi!

  Genç müzisyenler de gözaltına alınmaya ve yargılanmaya başlandı.

  2023’teki tarihi seçimlerde oy kullanması beklenen 16 milyon genci sindirmeye ve çaresizlik duygusu yaratmaya çalıştıklarına hiç kuşku yok...

 Peki yapabilecekler mi?

 Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşaa!

 Gülşen’in tutuklandığı saatlerde, 50 bin kişilik Fenerbahçe stadının “Türkiye laiktir. Laik kalacak! Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşaa” diye inlediğini unutmayalım.

  Youtube’da 20 milyon kişinin dinlediği, Gülşen’in, "Yurtta Aşk Cihanda aşk" şarkısını 50 bin genç o gün hep bir ağızdan söylüyordu...

  Gençler adeta Saray’a sesleniyorlardı o gün:

 "Elimi de kolumu da bağla hadi

  Bir odaya bir ömür hapset hadi

  Becerebilirsen zapt et hadi

  Yangınım çok büyük, of (of, of, of, of, of, of)"

   Hiç kuşku yok ki, artık sanatçılar da ağır bedeller ödemeye başladılar.

  Ancak, Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler rüzgârı öylesine güçlü esiyor ki, durdurmak isteyenleri de önüne katıp sürükleyecek gibi...