En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
123456789
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
123456789

MİLYONLARCA HDP’Lİ SEÇMEN KİME OY VERECEK?

Ankara siyaset koridorlarında ince oy hesapları iyice arttı.
Ancak öylesine tarihi bir seçime gidiyoruz ki, sadece oy hesapları değil, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde izlenecek politikalar da seçimin kaderini çizecek.
Hiç kuşku yok ki, seçimin esas kaderini ekonomik kriz belirleyecek.
Son anketlerde AKP oyları yüzde 27.8’e indi.
MHP’nin oyları yüzde 7.5’le barajı zor geçecek gibi.
CHP yüzde 24,7’yle AKP’yle arasındaki farkı 4 puana indirdi.
İYİ Parti ise ilk kez yüzde 20’yi aştı... Oy oranı 21,7’ye çıktı.
HDP’nin oy oranı ise yüzde 12,2 olarak saptandı.
Hem de eski eş Başkanı Selahattin Demirtaş dahil, yüzlerce HDP’li siyasetçi hapiste olduğu halde!

HDP PKK’NIN SİYASİ KANADI MI?
Bu da gösteriyor ki, Türkiye, Erdoğan-Bahçeli ikilisinden çok yoruldu.
Halk, artık değişim istiyor.
Ve yaklaşık 6 milyon oyu olan HDP de seçimde anahtar rol oynayacak.
Seçime aylar kala, hâlâ yanıtsız yüzlerce soru var...
Millet ittifakının adayı kim olacak?
Cumhurbaşkanlığı sisteminden genişletilmiş parlamenter sisteme nasıl dönülecek?
Büyük yaralar alan devlet kurumları nasıl ayağa kaldırılacak?
Ve yeni Kürt açılımı olacak mı?
En hayati soruların başında da PKK’yı kınamadığı için yıllardır eleştirilen "HDP ne yapacak sorusu?" var...
Yani “PKK’nın gölgesinden kurtulabilecek mi?”
Bence, Selahattin Demirtaş, özellikle bir yıldır önemli açıklamalar yapmaya başladı.
Bakın 18 Kasım 2021’de neler dedi Demirtaş?
Aynen aktarıyorum:
“'PKK eşittir HDP' diyenler hem yanılıyorlar hem de yanıltıyorlar.
HDP, destek aldığı kitleler dışında hiç kimseyi temsil etmez, edemez.
Hele silahlı bir yapıyı hiç temsil etmez.
Onun siyasi kolu veya uzantısı da değildir.
HDP demokratik, siyasal mücadele yürüten anayasal bir partidir.
Bünyesinde de bütün halklar ve inançların temsiliyetini barındıran çoğulcu ve çok kültürlü bir siyasi yapıdır. HDP, Kürt sorununu ve PKK’yi en gerçekçi şekilde ve çözüme de katkı sunacak bir perspektifle tanımlarken, devletin resmi tanımıyla ters düştüğü için HDP’yi PKK ile eşitliyorlar. Ve kesinlikle yanlış yapıyorlar.
PKK bile HDP’yi hiçbir şekilde kendi sözcüsü veya temsilcisi olarak kabul etmezken (ki bunu çözüm sürecinde en üst düzey PKK yöneticilerinin ağzından bizzat duydum.
HDP’yi PKK’nın sözcüsü gibi gösterenlerden onlar bile rahatsız ve bunu kabul etmiyorlar) birileri ısrarla HDP’yi PKK’nin sözcüsü veya siyasi kanadı gibi göstermeye çalışıyor. Bu yanlış bir bakış açısıdır ve gerçeği yansıtmamaktadır."
“Demirtaş’ın PKK üstünde fazla etkisi yok.” diyenler olacaktır.
Ancak Demirtaş, yine de cesur bir adım attı... Atmaya da devam ediyor.
Öyle tarihi bir dönüm noktasındayız ki, Kürt siyasetçileri TBMM’ye taşımak için 30 yıldır izlenen politikalara bir şans daha vermek gerekmez mi?
Aynen İspanya’nın siyasette Bask milliyetçilerine şans verdiği gibi...
İspanya da Bask bölgesinin bağımsızlığı için silahlı eylemler yapan ETA’yla yıllarca savaştı...
Sonunda 2017’de ETA tamamen silah bıraktı.
Gerçi, ETA’nın siyasi kanadı olan Battasuna Partisi kapatıldı ancak örgütle bağı olmayan milliyetçiler siyaset zemininde kaldı. Ve yeni parti kurdular.
Bu arada, unutmayalım ki, 191 ETA teröristi de hâlâ hapiste...
Bazıları da ömür boyu hapis cezasıyla İspanya’nın 29 ayrı hapishanesinde yatıyor.

“BÜYÜK KÜRDİSTAN ŞİİRLERDEKİ RÜYASIDIR”
PKK’nın 15 Ağustos 1998’de, Siirt’in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerindeki saldırısının üstünden tam 38 yıl geçti...
Binlerce şehit verdik... Binlerce genç, dağlarda yok oldu...
Silahlara ve bombalara gömülen milyarlarca dolar!
Acı, gözyaşı ve hüzün dolu yıllar...
Aslında Türkiye, PKK’yla sadece askeri mücadele vermedi...
1990’lardan itibaren Ankara siyaseti ve Genelkurmay’ın zirvelerindeki değişimini yakından izledim.
Erbil, Süleymaniye, Washington ve Avrupa’nın da nabzını tuttum.
Ortadoğu’nun kurt siyasetçisi Celal Talabani’yle 2009’da Süleymaniye’de yaptığım uzun söyleşideki Talabani'nin sözleri her zaman kulaklarımdadır.
Talabani, o zaman Irak Cumhurbaşkanıydı.
“Büyük Kürdistan” hayalini sormuştum...
Talabani, "Büyük Kürdistan şiirlerdeki hayaldir. Biz Türkiye olmadan nefes alamayız." demişti...
Yani, Akdeniz’e açılmayan Kürt coğrafyasının nefes alamayacağını söylemişti aslında...
Sonra, Erbil’de de Mesut Barzani’yle görüşmüştüm.
“Büyük Kürdistan” hayali için yorum yapmadı.
Babası gibi Kürt devletini hayal ettiği bir gerçekti...
Ancak bağımsızlık kararı aldıkları zaman, ABD dahil hiçbir ülke tanımadı.
Suriye’de ABD’nin desteğiyle kurulan "de facto" Kürt Özerk Bölgesi'ne gelince; Türk ordusu, 2016’da Fırat Kalkanı harekatıyla Suriye’ye girdiği zaman Talabani’nin sözlerini hatırladım.
Türkiye, ne pahasına olursa olsun, Kürt coğrafyasının Akdeniz’e kadar uzanmasına izin vermemişti...
Hem de 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay sonra askeri harekat yaparak!

TÜRKİYE KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN DEVRİM YAPTI
Yine de Türkiye, sadece savaşarak PKK’yı saf dışı bırakamayacağını çoktan öğrendi.
Güneydoğu’daki sorunların çözümü için ilk adımı atan Bülent Ecevit’ti. "Toprak işleyenin, su kullananın" diyerek feodal yapıyı kırmaya başladı...
Süleyman Demirel, Keban ve Karakaya barajlarını kurup can suyunu verdi.
Turgut Özal ise Irak ve Suriye’nin engelleri yüzünden, Dünya Bankası kredi vermediği halde, Türkiye’nin kaynaklarıyla Atatürk Barajı ve Güneydoğu Anadolu Projesi'ni gerçekleştirdi.
1993’te "Kürt kimliği vardır" diyen de Süleyman Demirel’di...
Kürt kimliğiyle siyaset yapmak isteyenlere TBMM’nin kapısını açan ise Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü’ydü...
Unutmayalım ki, 1980’lerde, “Kürt yoktur, dağlarda karda yürüyenlerin çıkarttıkları Kart Kurt sesleri vardır" diyenleri acı bir gülümsemeyle hatırlıyoruz.
Erdoğan’a gelince, PKK’yı dağdan indirmek için gizli görüşmeler yaptı.
Ancak TSK fobisi yüzünden, adeta, askeri birlikleri kışlalarına hapsedince PKK, "Kürt açılımından" yararlanıp Güneydoğu’yu silah deposuna çevirdi.
Böylece açılım da fiyaskoyla sonuçlandı.
Sonuç yine acı... Yine hüzün... Yine kan... Yine gözyaşı...
Türkiye ağır bedeller ödese de 38 yılda büyük devrim yaptı aslında...
Bölgenin kalkınması için büyük yatırımlar gerçekleştirildi...
Kürtçe Rd TV’ler, Kürtçe dersler!.. Kürtçe şarkılarla konserler...
Parlamento'da "Kürt" kimliğini saklamadan siyaset yapan siyasetçiler!
HDP’nin kapatılması dosyası, Demokles'in kılıcı gibi asılı dursa bile, yaşanan devrimi görmezden gelmek tarihi hata olur.
6 milyon HDP’li seçmeni hiçe saymanın tarihi hata olacağı gibi...