Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

BİDEN ERDOĞAN’I ÇİZDİ Mİ?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerden yere vurduğu Birleşik Arap Emirlikleri’yle neden barıştı?

Neden, Filistinlileri katletmekle suçladığı İsrail’in Cumhurbaşkanı’nı Ankara’da ağırladı.

Ve neden Gazeteci Cemal Kaçıkçı cinayetiyle suçladığı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Salman’ı Ankara’da Kral gibi karşıladı?

Bence, Erdoğan’daki büyük değişimi, sadece, Türkiye’ye sıcak para çekerek, seçimi kazanma taktiğine bağlamak eksik olur. Neden mi?

Çünkü, Erdoğan, "Eyy ABD. Eyy NATO" diye meydan okuyor gibi görünse de özellikle, Ortadoğu’da, ABD’yle uyumlu politikalar izler de ondan.

Son manevrasının da, ABD’yle uyumlu olduğuna hiç kuşkum yok.

Nedenlerini anlatayım.


ABD’NİN ORTADOĞU’DAKİ İLK HEDEFİ NE?

ABD, tüm dünyada, 50-100 yıllık stratejiler uygular.

Siyasal gelişmelere göre sadece revize eder.

Ortadoğu’da da iki temel stratejik hedefi vardır.

İlki, İsrail’in, Arap dünyasında kabul edilmesini sağlamaktır ki, 70 yılda, büyük ölçüde, hedefine ulaşmış oldu.

Arap dünyası değişti.

Filistin bayrağıyla ABD’ye ve İsrail’e kafa tutan tek lider bile yok artık.

Erdoğan’ın da, eskisi gibi, Filistin davasına sarılıp, İsrail’e kafa tutarak kitleleri peşinde sürükleme şansı kalmadı. Tek çaresi İsrail’le barışmaktı.


ABD’NİN İKİNCİ HEDEFİ NE?

ABD’nin ikinci hedefi petrol rezervlerini güvence altına almaktır.

Saddam Hüseyin’i devirince, Irak petrollerini kontrol altına aldı.

Zaten petrol zengini olan Körfez ülkeleriyle yakın ilişkiler vardı.

Aslında, dünyaya demokrasi dersi veren ABD için, Suudilerin katı şeriatçı rejimi bile, hiçbir zaman yakın ilişki kurmasını engellemedi ki.

Gerçi, 2018’deki Kaşıkçı cinayetinden sonra, Suudi Hanedanı’yla ilişkileri biraz sorgulandı.

Ancak o günlerdeki, ABD Başkanı Trump, ulusal çıkarları olduğu için ilişkileri bozmayacaklarını açıklamaktan çekinmedi.

Hatta, Suudi Arabistan’a 110 milyar dolarlık silah sattığını bile söyledi.

Biden’a gelince, “Demokrasi ve İnsan Hakları” savunucusu olduğu için Veliaht Prense biraz mesafe koysa da, Ukrayna Savaşı'yla her şey değişti.

Savaşla patlayan enerji kriziyle Suudi Arabistan’ın yıldızı patladı.

Hem bu yılki petrol gelirleri de 400 milyar dolara fırladı. Hem de ABD Başkanı Biden, Veliaht Prens'e uyguladığı ambargoyu kaldırıldı. Temmuz’da Suudi Arabistan’a gitmeye karar verdi..

Böylece, 1 trilyon dolarlık servetiyle, İngiliz Kraliyet ailesinden 16 kat daha zengin olan, Suud hanedanının en güçlü adamı olan Veliaht Prens Ortadoğu turuna çıktı.

Önce Mısır Devlet Başkanı Sisi ve Ürdün Kralı Abdullah’la ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kucaklaştı.


ABD, MÜSLÜMAN KARDEŞLERE ÖNCE NEDEN YEŞİL IŞIK YAKTI 

Gelelim, ABD’nin, El Kaide, Taliban gibi radikal Şeriatçı örgütlere karşı uygulamaya çalıştığı "Demokratik Ilımlı İslam” projesine.

Baştan itibaren, proje için en ideal lider Erdoğan’dı.

2002’de, milletvekili bile değilken, Beyaz Saray’da, kırmızı halıyla ağırlanmasının nedeni de buydu.

Ben, Arap ayaklanmalarından bir yıl sonra Tunus, Mısır ve Libya’ya gidip Muhammed Mursi dahil bütün liderlerle konuştum..

ABD, 40 yıllık diktatörlerin kalamayacağını, Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesini önleyemeyeceğini görmüştü aslında..

Bu nedenle başlangıçta Müslüman Kardeşlere yeşil ışık yaktı.

Müslüman Kardeşler de başlangıçta ABD’yle çatışmaktan kaçındı.

Eğer, Müslüman Kardeşlerin radikal kanadı, katı şeriat uygulamaya kalkmasaydı belki de Mısır ordusu darbe yapamazdı.

Başka bir deyişle, Müslüman Kardeşleri sahneden silen ABD’ye yakın olan ordu oldu.

Yani, ABD, Mısır’da her halükârda kazanacağı bir oyun kurmuştu sanki.


ERDOĞAN’IN ALTINDAKİ HALI NASIL ÇEKİLDİ?

Mısır’daki darbeyle, Erdoğan’ın altındaki halı da çekilmiş oldu.

Neden mi?

Çünkü hem Mısır hem de Tunus ve Libya’da, AKP’nin Müslüman Kardeşlerle yakın ilişkisine tanık oldum da ondan.

Erdoğan, Arap sokağındaki popülaritesine güvenip, oyunu kendi kurallarına göre oynamaya kalktı. Ancak başarı şansı yoktu.

Ayrıca kardeşleri tehdit olarak gören Arap liderleri de Erdoğan’a düşman oldular. Bunların başında de Suud Hanedanı, BA Emirleri vardı.

Sonuçta, Erdoğan’ın hem liderlik hayalleri suya düştü.

Hem de Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi, D. Akdeniz’deki gazın çıkartılması projesinde, Mısır, İsrail, Ürdün Suriye ve hatta Filistinlilerle anlaşıp, Türkiye’yi dışlamayı başardı...

ABD ve AB yaptırımları başlayınca, Erdoğan daha da sıkıştı.

Ekonomik krizle birlikte de Erdoğan iktidarını kaybetme noktasına geldi.

Ve çok yönlü manevra yapmaktan başka çaresi kalmadı.

Türkiye’nin iç kavgaları arasında atladığımız önemli bir gelişme de var..

Batı’daki enerji krizini aşmak için, ABD ve Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz’deki gazın Avrupa’ya nakli için yeniden harekete geçti.

Hem de yine Türkiye’yi dışlayarak!

Nisan’da Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, Suriye ve Filistin Forumu Kahire’de toplandı. Toplantıya, ABD ve AB de gözlemci olarak katıldı

Türkiye yine davet edilmedi.


BİDEN ERDOĞAN’I ÇİZDİ Mİ?

Kısacası, Erdoğan’ın, Ortadoğu’daki manevrasının ardında, seçimi kazanma taktiğinin yanı sıra, ABD’yle uyumlu politika uygulayarak, daralan çemberi kırma hedefi de var..

Peki, Ukrayna Savaşı sırasında, bir kez bile aramayan ABD Başkanı Biden, Erdoğan’ı çoktan çizmedi mi? derseniz.

ABD ve Avrupa’da Erdoğan’ın E’si bile duymak istemedikleri bir gerçek ama bence Biden, Erdoğan’ı hala çizmedi.

Eğer Erdoğan, Suudi Arabistan’dan da sıcak para akışını sağlarsa, yeni bir oyun da kurabilir.

Yine de ABD ilk seçimde, değişiminin kaçınılmaz olduğunu görürse, yeni iktidarla iş birliği yapmaktan mutlu olacaktır.

Çünkü ABD için Türkiye önemlidir. Türkiye’den vazgeçmez.