Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

ERDOĞAN, PUTİN’İ NEDEN 50 SANİYE BEKLETTİ?

Tarihin cilvesi olsa gerek!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran’a ayak bastığı saatlerde, İranlı kadınlar, başörtülerini çıkartıp yere atarak videolar çekiyor ve sosyal medyada paylaşıyorlardı.

Aslında 42 yıllık İslam rejimine karşı protestolar 13 yıl önce başladı.

Rejim, 2009’daki sokak eylemlerini şiddetle bastırdı.

İnsan hakları örgütlerine göre de aşırı muhafazakar din adamı İbrahim Reisi’nin geçen yıl Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra idamlar 5 kat arttı.

Sadece 2021’de en az 333 kişi idam edildi.

Ancak ne idamlar ne de baskılar, İran’daki özgürlük rüzgârlarını durdurmadı.

Gerçi mollalar rejiminin kısa sürede devrilmesini beklemek iyimserlik olur...

Ancak yine de İranlı kadınların gözü öylesine kara ki!

Başörtüsüne karşı başlayan protestolarda, bazı kadınların şort ve tişört giydikleri bile görüldü.

Herhalde sonunda İran’daki büyük değişimi kadınlar yapacak...

Kuşkusuz, Tahran Zirvesi'nde ne başörtüsü takmak istemeyen İranlı kadınları konuştular ne Ukrayna Savaşı'na karşı Rusya’da güçlenen protestoları!

Ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini çizecek olan seçimleri!

Zirvenin öncelikli gündemi, Suriye’de 11 yıldır süren kanlı savaş ve Türkiye’nin, PKK bağlantılı olan PYD/YPG'ye karşı yapmak istediği askeri harekâttı.

Sonuç mu ?

Erdoğan’ın dışında, "PKK/PYD/YPG" diyen olmadı.

Suriye’nin toprak bütünlüğü korunarak, “siyasi çözüm” çağrısı yaptılar.

Yani Türkiye’nin yeni askeri harekâtına yeşil ışık yanmadı...

Erdoğan’ın Putin’i 50 saniye kapıda ayakta bekletmesi ise çokça tartışıldı.

Acaba Erdoğan, birkaç yıl önce kendisini uzun süre kapıda bekleten Putin’e misilleme mi yaptı?

Yoksa askeri harekata yeşil ışık yakmadığı için sitem mi etmiş oldu?

Malum diplomaside her zaman ince hesaplar vardır.


SURİYE’DE HARİTA ÇOKTAN ÇİZİLDİ

Aslında, Suriye’de 11 yıldır süren kanlı savaşta fiili harita çoktan çizildi...

Putin, Beşar Esat’ı destekleyerek Suriye’de iki kalıcı üs aldı.

Esat da Putin’in desteğiyle Suriye’nin yüzde 60’nı kontrol etmeyi başardı.

ABD ise IŞİD’i temizlemek için girdiği savaşta, Kürtlerle ittifak yapıp petrol bölgesini ele geçirdi.

ABD’nin desteğiyle de Fırat’ın doğusunda Fiili Kürt Özerk Yönetimi kuruldu.

“Emevi camiinde namaz” kılma hayalleriyle Suriye iç savaşına bulaşan Türkiye ise 5 milyon Suriyeli mülteciye kucak açmak zorunda kaldı.

Az kalsın “Büyük Kürdistan” hayali kuranlar için de büyük fırsat doğuyordu.

Irak ve Suriye’deki Kürt bölgelerinin birleşip Akdeniz’e ulaşması an meselesiydi.

2016’da Türk ordusu Fırat Kalkan operasyonuyla Suriye’ye girip, Kürt yönetimlerinin Akdeniz’e ulaşmasını önledi.

Hem de 15 Temmuz darbe girişiminde büyük yara aldığı halde...

Böylece TSK, sonu hâlâ görünmeyen bir iç savaşın içine de girmiş oldu.


TÜRKİYE-RUSYA İRAN İTTİFAKI BAŞARILI MI?

Daha sonra Türkiye, Rusya ve İran’la ittifak kurup önemli bir hamle yaptı...

Astana Anlaşması'yla, Suriye’nin kuzeyine iki askeri harekât daha gerçekleştirdi.

Böylece, PKK olarak tanımladığı PYD, YPG güçlerine karşı Suriye topraklarında güvenlik bölgesi oluşturmuş oldu...

11 yılın sonunda ateşkes sağlanmış gibi görünse bile savaş bitmedi.

Bu arada “fiilen kurulan” Kürt özerk (YPG/PYD/SDK) yönetiminin yerleştiğini unutmayalım.

Öyle anlaşılıyor ki TSK yapmak istediği yeni harekâtla, sınır boyundaki güvenlik bölgesi tamamlanmayı hedefliyordu.

Yani harekât, ABD’nin şemsiyesi altındaki “de facto” Kürt bölgesine olmayacak.

Zaten o bölgeye girmeye kalksa, karşısında Amerikan askerlerini bulur.

Harekâtın odağında, Menbiç ve Tel Rıfat’taki PKK/YPG olacak.


ERDOĞAN’A NE DEDİLER?

"Erdoğan, askeri harekât için Putin ve Reisi’yi ikna edebildi mi?" derseniz.

Yapılan açıklamalar ikna olmadıklarını gösterdi.

Reisi, ABD’nin Fırat’ın doğusundaki petrol yataklarını yağmaladığını ve derhal çekilmesi gerektiğini açık açık söyledi.

Putin ise "DEAŞ ve diğer aşırılıkçı grupların Suriye'deki varlığına kalıcı olarak son vermeliyiz" dedi.

Ve Fırat'ın doğusunda batılı ülkeler tarafından bölücülüğün kışkırtılması çabaları olduğunu, bölgenin Şam hükümetinin kontrolüne geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ancak ne savaşmaktan söz ettiler ne de “PKK/YPG/PYD” dediler.

Sürpriz miydi? Bence hayır...

Neden mi?

Moskova, filli Kürt özerk yönetimiyle görüşüyor da ondan...


PUTİN FİİLİ KÜRT ÖZERK YÖNETİMİNE KAPIYI ARALADI

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, iki yıl içinde Suriye Demokratik Konseyin İcra kurulu Eş Başkanı İlhan Ahmed’le Moskova’da birkaç kez görüştü.

Ahmed, YPG’nin başını çektiği askeri örgütlenme olan Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) siyasi kanattaki yapılanmasının başındaki kişi!

Ahmed, hem Moskova hem de Washington’da birçok kez görüşmeler yaptı.

Yani Putin, ABD’nin YPG/PYD üzerinden kurulmasını sağladığı, fiili Kürt özerk yönetimine kapıyı araladı bile...

Sadece yeni Suriye Anayasası pazarlığının noktalanması gerekiyor.

Suriye’deki pazarlık Putin, Ukrayna’da savaşa girince dondu.


BİDEN’A MESAJ VE GERÇEK

"Peki Tahran Zirvesi'nden ayrıca ne çıktı?" derseniz.

Her şeyden önce, ABD’nin baskısı altındaki üç lider ele ele tutuşarak Biden’a "Birlikteyiz" mesajını göndermiş oldular...

Ekonomik iş birliğini ve ticareti de arttırmaya karar verdiler.

Peki, Putin ve Reisi, Erdoğan’ın “yerli parayla ticaret yapalım" teklifini kabul ettiler mi? Henüz bilmiyoruz.

Ancak kısa süreli bile kabul etseler, ekonomik krizdeki Türkiye belki biraz nefes alacak.

Çünkü Rusya ve İran’dan alınan gaz ve petrol TL olarak ödenebilecek.

Türkiye’ye tatile gelen milyonlarca Rus ve İranlı turist de milli paralarını kullanabilecek...

Şimdilik hayal!

Ancak gerçek olan bir şey var.

Erdoğan, tarihi seçime giderken Ukrayna Savaşı'ndan sonra ön plana çıkan Türkiye’nin jeo-stratejik önemini kullanacak.

Buna hiç kuşku yok...