Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Almanya'da yeni vatandaşlık yasası ve tartışmalar

Almanya'da koalisyon hükümetinin büyük ortağı Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD), vatandaşlığa kabulü kolaylaştıran yasa tasarısını hazırlayarak, incelenmesi için Federal Meclis'te grubu bulunan partilere ve ilgili kamu dairelerine gönderdi. Vatandaşlık yasa tasarısının en dikkat çeken maddelerinden biri, çifte vatandaşlığı engelleyici kanuni hükümleri ortadan kaldırması. Bu maddenin en çok, çifte vatandaşlık yasağı nedeniyle yıllardır Almanya'da oturum izniyle yaşamak ve çalışmak zorunda kalan gurbetçi vatandaşları sevindireceğini biliyoruz. 

SPD'li Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in en fazla rahatsızlık hissettiği ve bir an önce kaldırılmasını istediği mesele, işte bu çifte vatandaşlık yasağı. Faeser, daha önce yaptığı açıklamalarda, Almanya'da vatandaşlık almak isteyenlerin, doğduğu ve büyüdüğü ülkenin vatandaşlığından vazgeçmek zorunda kalmamaları gerektiğini söylemişti. 

Tasarıda başka ne gibi düzenlemeler var? Yeni ifadesiyle "Modern Vatandaşlık Yasası"nın getireceği önemli düzenlemelerden biri dil şartının gevşetilmesi. Vatandaşlığa kabul için gerekli kılınan B1 Almanca dil sertifikasına sahip olma şartının yumuşatılacağı belirtiliyor. Tartışmalardan anladığım kadarıyla, isteğini basit cümlelerle ifade edebilmek yeterli olacak. Ayrıca, vatandaşlık için başvuru yapılana kadar ülkede geçen sürenin kısaltılması da planlanıyor. Bu süre, 8 yıldan 5 yıla düşürülecek. Yine okulda ve iş yerinde olağanüstü başarılar, gönüllü çalışma veya özellikle iyi dil becerileri gibi özel entegrasyon getirileri söz konusu olduğunda, 3 yıllık ikamet yeterli olacak. Taslakta, 67 yaş üzeri yabancılar için vatandaşlık sınavına girme zorunluluğu tümüyle kaldırılıyor. Bu maddeyle ülkeye yıllardır "misafir işçi" sıfatıyla hizmet edenlerin onurlandırılmasının amaçlandığı belirtiliyor. Taslakta, ebeveynlerden birinin vatandaşlık için gerekli şartları karşılaması durumunda ülkede doğan çocuklara otomatik olarak vatandaşlık verileceği de ifade ediliyor. 

TASARI VE AŞIRI SAĞ 

Yasa tasarısı böyle. Göründüğü kadarıyla oldukça hümanist duygularla hazırlanmış bir taslak ancak burada bir parantez açmak ve o parantezin içine de tabii ki "aşırı sağ" yazmak gerekiyor. Almanya'nın politik dinamiklerini iyi takip eden, süreç okuma yeteneği olanlar için bu yasa tasarısı perspektifinde aşırı sağ fenomenin ne derece önemli olduğunu söylemeye gerek yok. 

Öncelikli olarak, Almanya'nın uzunca bir süredir merkez sağın ya da muhafazakâr sağın aşırı sağcılaştığı bir süreç içerisinde olduğunu vurgulamak lazım. Koalisyon yeni vatandaşlık yasa tasarısına ilişkin açıklamalara başladığında en sert tepki ana muhalefet partisi muhafazakâr Hristiyan Birlik'ten (CDU/CSU) gelmişti. Neonazi partisi Almanya için Alternatif'i (AfD) bile şaşkınlığa uğratacak bir sertlikte karşılık vermişlerdi hükümete. Şunu öncelikle belirtmek gerekiyor ki CDU'nun lideri Friedrich Merz, "partisinin tabanından AfD'ye çok oy kaydığını, bu oyları geri almak için AfD'den daha fazla sağcı olmak gerektiğine inanan ve partiyi böyle konumlandıran" bir aşırı sağcı. Hal böyle olunca, CDU faşistlikte AfD'den geri kalmamak üzerine bina ettiği yeni parti politikasının gereğini icra etmek için eline geçen fırsatların tümünü değerlendiriyor. Parti yetkilileri, bulundukları her platformda, söz konusu tasarıya ilişkin olarak, "Alman vatandaşlığı pazarlığı, entegrasyonu teşvik etmiyor ancak tam tersi bir amaca sahip ve yasa dışı göçü tetikleyecek" diye tepki gösteriyor. CDU, ülkenin yabancı emekçi ihtiyacı olduğunu kabul ediyor ama her fırsatta, "Alman pasaportunun değerini de düşürmemiz gerekmiyor" diye ekliyorlar. 

AfD'den bahsetmeye dahi gerek yok. Onlar Almanya'da yabancı bulunmasına kökten karşı oldukları için bu yasayı salt meydanları, sokakları ve caddeleri mobilize etmek için kullanacaklardır. Açın bakın web sitelerine baştan aşağıya konu "göçmenler"... Partinin önde gelen isimlerinden olan Alice Weidel, web sitesindeki yazısında, "Neden suç işleyen göçmenlerin kimlikleri açıklanmıyor" diye soruyor. Yani "Açıklayın ki biz insanları iyice nefrete yöneltelim, tahrik edelim, isyan çıkarıp, demokrasiyi başınıza yıkıp, yeni Nazi rejimini kuralım" demeye getitiyor. Ülkede, tüm suçların "göçmenler" tarafından işlendiğine yönelik bir algı yaratmaya çalışıyorlar ama polis tutanakları bunu desteklemiyor maalesef. Sabah akşam "göçmenler hırsız", "göçmenler katil", "göçmenler suçlu" diye yatıp kalkan bir neonazi oluşumu için bu türden taslaklar bulunmaz fırsatlar yaratıyor çünkü ellerinde politika yapmak için "yabancılar" dışında başka bir malzeme yok. Ek bilgi, anketler AfD'nin oy oranlarının yüzde 16 bandına kadar yükseldiğini gösteriyor. Faşist tehlike büyüyor. 

Sonuç olarak, tasarının Federal Meclis'e gelmesiyle birlikte tartışmaların sertleşmesini ve neonazi AfD'nin sokakları hareketlendirmesini bekliyorum ama zaten bu tasarıya ilişkin fazlaca umutlanmayı doğru bulmuyorum. Belki de birkaç seçim sonra ortaya çıkacak CDU'lu ve AfD'li bir koalisyonda bunların tümden hem de daha ağır hükümlerle tersine çevrileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. "AfD'li koalisyon" dediğimde çevremden bolca itiraza muhattap oluyorum ama o zaman sormak gerekiyor, "Yıllardır Meclis'te bulunan, protesto oylarının toplandığı bir yapıdan ideolojik bir yapıya doğru evrilmeyi başaran, faşist söylemleri siyasetin merkezine yerleşmiş olan ve oy oranları giderek yükselen -görünüşte- legal bir partinin iktidar ortağı olmasını engelleyen ne var"... Hiçbir şey elbette. Ülkede hızla devam eden sağcılaşma eğiliminin nereye varacağını zaman gösterecek elbette ama hani meşhur bir söz vardır ya "görünen köy de kılavuz istemiyor" hani.