Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Almanya, faşist örgütler, polis ve ordu

Almanya kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına faşist/neonazi örgüt ağlarıyla sarılmış durumda. Bu örgütlerin üye sayıları artık on binlerle ifade ediliyor. Köylere kadar indi bu örgütlenmeler. Kontrolden çıkmış bir sorun olduğu açıkça görülüyor. Almanya iç istihbarat örgütü, polisi ve yargısı ise konuya gerekli ilgiyi göstermiyor. 

Almanya'da siyasetin merkezinde yer alan partilerin yaşadığı politik demansın ve yıpranmanın yarattığı çatlaklardan sözde neoliberalizm karşıtı post-faşist politikalarla sızmaya çabalayan aşırı sağ, var oluşunu destekleyecek enstrümanları da çeşitlendirmeye çalışıyor.

Ordunun, polisin, istihbaratın hatta itfaiyenin içi neonazi kaynıyor ama nedense bu ağların kaynağına kadar inilemiyor. WhatsApp grupları üzerinde bir iki ufak tefek operasyon çekiliyor, bir iki asker, birkaç polis falan meslekten ihraç ediliyor o kadar. İhraç edilenler de açıkta kalmıyor. Ordudan neonazi faaliyetleri nedeniyle ihraç edilen bir asker neofaşist parti Almanya için Alternatif (AfD) listelerinden Federal Parlamento'ya girerek milletvekili koltuklarına oturdu bile. 

Alman Savunma Bakanlığı, MAD'in şu anda ordu içerisinde bine yakın şüpheli aşırı sağcılık vakasını incelemeye aldığını bildirdi. Yeni rakamlar, birkaç yıl içerisinde ordu içerisindeki neonazi askerlerin sayısının neredeyse yüzde 10 civarında arttığını gösteriyor. Korkutucu bir istatistik...

Peki, giderek daha fazla aşırı sağcı ideolojinin etki alanına giren poliste durum nasıl? Berlin polis teşkilatını kapsayan bir araştırma, çalışanlar içerisinde hiç de hafife alınmayacak miktarlarda aşırı sağcı görüşleri benimseyenlerin olduğunu ortaya koydu. Aslında temel sorun, ülke genelinde emniyet içerisindeki aşırı sağcı yapılanmalara ilişkin olarak üretilmiş sağlıklı rakamsal verilerin bulunmayışı. Polis neredeyse her ay düzenli olarak bir göçmeni sokak ortasında vurup öldürüyor. Geçenlerde evine girdiği mülteciye, "Burası benim ülkem ve sen misafirsin" diye bağıran polisin, sosyal medyada tebrik mesajları ve öpücüklere boğulması ırkçılığın geldiği noktayı tespit etmesi açısından çok önemliydi.

Bununla birlikte aşırı sağcı terör uzmanları, Alman ordusunda 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana sürdürülen aşırı sağcı örgütlenmelerin engellenmesine yönelik çalışmaların iyice gevşediğini öne sürüyor. Alman faşistlerin siyasi kanatta yer alan temsilcileri göz boyamak amacıyla daha ılımlı bir çizgi inşa etmeye çalışırken, ordu bünyesinde yuvalananların, siyasilerin bu çabalarına pek de destek vermedikleri görülüyor.

Ne oluyor Almanya'da söyleyeyim. Almanlar artık Nazi dedelerinin ve ninelerinin kendilerine bıraktığı soykırım utancını reddediyor, önemsemiyor, görmezden geliyor. Bu konuda ar damarları çatladı anlayacağınız. Ülkenin her kentindeki sokaklarda, çarşı merkezlerinde üzerinde nazi sembolü olan tişörtle gezen bir faşiste rastlamak artık olağan hale geldi. Bunlara kimse tepki göstermiyor belki korkudan belki de önemsemediği için bilemiyorum. 

Koronavirüs salgınıyla geçen 2 yılda iyice palazlanan neonazi hareketler, artık açıktan meydan okuyor. Parlamentoda milletvekilleri var. Örneğin, sosyal medya hesaplarından kendisini "Nazizmin gülen yüzü" olarak tanımlayan bir avukat artık parlamentoda. Muhafazakârlar şikayetçi değil bu durumdan. Neonazi partisi onların bazen gizli bazen de açık politika partneri. Bakınız son Thüringen eyalet parlamentosu seçimleri... Muhafazakârlar, seçimi kazanan Sol Parti adayının eyalet başbakanı olmasını engellemek için AfD ile ortaklaşa bir kumpas hazırlamakta bir saniye bile tereddüt etmediler. 

Bunların yanı sıra Almanya iç istihbarat birimi, ülkede geçen yıl günde ortalama 55 aşırı sağcı suç işlendiğini bildirdi. Rakama bakın. Birim, şiddete meyilli neonazi sayısının bir önceki yıla göre 200 kişi artarak 13 bin 500'e yükseldiğini belirtti. Görünen o ki neonaziler, hepsi azılı katillerden oluşan orta mini bir ordu oluşturmayı başarmışlar. 

O nedenle Türkiye'de her insan hakkı ihlâli yaşandığında kafanızı kaldırıp Avrupa'ya bakmayın. Avrupa'da da durum pek parlak değil. Örneğin, Polonya ve Macaristan yıllardır faşistler tarafından yönetiliyor. İtalya'da artık açıktan neonazi bir hükümet görev yapıyor. Öyle ki hükümet içerisinde Nazi üniformasıyla gezen bakan yardımcıları falan var. Avrupa Birliği, üye ülkeler tarafından salt bir para ağacı olarak görüldüğü için demokrasi, özgürlüklere atıfta bulunan ilkeleri kimse takmıyor. Takmayınca da ülkeler neofaşistlerin üzerinde tepindiği kum havuzlarına dönüşüyor.