Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Türkiye, Avrupa'nın stratejik enerji partneri olabilir mi?

Rusya'nın doğal gaz arzını kesmesiyle birlikte Avrupa Birliği (AB) tüm enerjisini alternatif enerji kaynakları arama çalışmalarına yönlendirdi. Bu doğrultuda, ilk etapta ABD ve bazı Körfez ülkelerinden sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alınması için harekete geçildi. Yüksek miktarlarda alınan LNG ile depolar dolduruldu. 

Bunun yanı sıra AB, Azerbaycan gibi doğal gaz satıcısı diğer ülkelerle de temasa geçti. Azerbaycan gazının Avrupa'ya taşınması işinde Türkiye'nin önemli bir rol oynaması oldukça muhtemel. Sonuçta Avrupa'da bu kış evlerde insanların üşümemesi ve lambaların açık kalması gerekiyor. Aksi halde AB'nin yaşanabilecek sosyal patlamaların yaratacağı enkazı kaldıramayacağı konuşuluyor. Bir de ağızlarını açmış iştahla, "Sıkıntılar büyüse insanlar sersefil olsa da iktidara gelsek" diye bekleyen neofaşistleri bu tabloya eklersek meselenin pek de hayırlı bir noktaya gitmediğini söylemek yanlış olmaz sanıyorum. 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün Türkiye Yüzyılı Vizyon Belgesi Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Rusya doğal gazının dağıtımının Türkiye üzerinden TürkAkım ile Avrupa'ya yapılacağını söyledi. Bu hesaplar sanıyorum, "Avrupa bu kış tamamen doğal gazsız kalacak ve mecburen yeniden Rus gazına yönelecek ancak direkt oradan almak istemeyecekleri için bir aracı olması gerekiyor" düşüncesi üzerinden yapılıyor ancak bunun -en azından şu anki tabloda- pek de mümkün olamayacağını söylemeliyim. Rusya Ukrayna'ya saldırdığından ve sudan bahanelerle gaz arzını azaltmaya başladığından bu yana AB yetkilileri kesin bir dille, "Rusya'nın güvenilir bir partner olmadığını ve Avrupa'nın enerji geleceğinin Rusya'dan bağımsız hale getirilmesi gerektiğini" söylüyorlar. Bununla birlikte özellikle ABD, Fransa ve Almanya'da, Türkiye'nin yaptırımlarla izole edilmiş Rusya ile özellikle enerji alanındaki işbirliklerinin büyük sıkıntı kaynağı yarattığı görülüyor. Türkiye sürekli olarak, "Rusya'ya yönelik yaptırımları baltalamakla" suçlanıyor. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz ay bu konuya ilişkin bir yazılı açıklama yaparak eleştiride bulunmuştu. Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Daha fazla Rus gazının ithal edilebilmesine imkân tanıyan yeni altyapılar oluşturmanın hiçbir mantığı yok. Rusya ve Türkiye daha fazla gaz ihraç etmeye karar verebilirler. Ama bu, Avrupa Birliği'ne olamaz" denilmişti. Mesele bu kadar yalın. O nedenle Türkiye'nin Rus gazını AB'ye satma düşüncesi tatlı bir hülyadan ibaret olabilir. 

Azerbaycan gazı meselesinde durum farklı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in temmuz ayında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye yaptığı ziyarette, "Enerji zengini Azerbaycan, açığımızı kapatmaya yardımcı olabilecek bir ülke. AB bu nedenle Rusya'dan uzaklaşmaya ve daha güvenilir ortaklara yönelmeye karar verdi. Azerbaycan'ı da aralarında saymaktan mutluluk duyuyorum. Gerçekten bizim için çok önemli bir enerji ortağısınız ve her zaman güvenilir oldunuz" demişti. Bakın bu "güvenilir olma" meselesi çok önemli AB için. Bu bağlamda, Rusya'nın en azından uzunca bir süre AB'nin enerji portföyündeki eski yerini alamayacağı görülüyor. 

Bakü yaz aylarının sonundan itibaren Avrupa'ya olan gaz arzını yaklaşık üçte bir oranında artırdı. Gaz, Türkiye'den Yunanistan'a geçen ve Avrupa'nın boru hattı ağına bağlanan Tanap boru hattı aracılığıyla taşınıyor. Türkiye'nin değerini ve önemini artıran konu, enerji yolları üzerindeki geçiş ülkesi olması. Avrupa'nın yaşadığı bunca sıkıntıda Türkiye'nin bir transit geçiş noktası olarak önemi daha da artacaktır. 

Diğer taraftan enerji uzmanları, Türkmenistan'ın geniş gaz rezervlerinin de Avrupa için potansiyel bir kaynak olduğuna dikkati çekiyorlar ve Türkmen gazının da Azerbaycan-Türk Tanap boru hattı üzerinden batıya aktarılabileceğini ifade ediyorlar. 

Tüm bu gelişmelerin ışığında tablo şu, Avrupa gelecekte yaşanabilecek arz değişikliğine uyum sağlamak için kendisine yeni rotalar arıyor ve hatlar inşa etmeye çalışıyor. Yunanistan ile Bulgaristan arasındaki boru hattı bu çabanın bir parçası olarak görülebilir. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen, bu boru hattına ilişkin olarak, "Bu boru hattı bir oyun değiştirici. Bulgaristan ve Avrupa'nın enerji güvenliği için oyunun kurallarını değiştiriyor ve özgürlük demektir. Bu, Rus gazına bağımlılıktan kurtulmak anlamına geliyor" demişti. 

Türkiye, enerjide Rus hegemonyasından kurtulmak için yoğun efor sarf eden AB'yi yeniden Rus gazına bağımlı kılmaya çalışıyor gibi bir pozisyona düşüyor. Bunun AB ülkelerine hiç sevimli gelmediğini söylemek gerekiyor. AB'nin savaşla birlikte gaz konusunda verdiği taahhütlerin hiçbirini yerine getirmeyen Rusya'ya bir daha güvenebileceğini pek sanmıyorum. Ukrayna'nın yanında açık bir şekilde saf tutan AB, gaz alarak Rusya'nın kasasını doldurmak istemeyecektir. 

Avrupa'yı yakın zamanda bekleyen en büyük tehlike, enerji hatlarının geçiş güzergâhının en önemli parçası olan Türkiye ile olan ilişkinin tonunda yaşanacak spesifik değişiklikler olabilir. Görünen o ki Avrupa, Rus gazına bağımlı olmaktan kurtuldukça enerji yollarında transit ülke olarak Türkiye'ye giderek daha fazla bağımlı hale gelecektir. O nedenle Suriyeli göçmenlere yönelik olarak sürdürülen "Aman Türkiye'yi kızdırmayalım" tavrı gelecekte de belirleyici olacaktır. Avrupalılar ne de olsa "Açarım kapıları, salarım Suriyelileri" cümlelerinin yerini "Bak kapatırım vanaları" cümlesinin alabileceğini önceden tahmin edecek kadar Türkiye'nin dış politika pratikleri hakkında bilgi sahibi oldular.