Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Ukrayna referandumu: Silah ya da diplomasi

Rusya'nın kontrolü altındaki Doğu Ukrayna'da bulunan Zaporijya, Donetsk, Luhansk ve Kherson bölgelerinde, dün sona eren referandumlarda halkın yüzde 90'ın üzerinde bir oranla, "Rusya katılalım" dediği duyuruldu. "Duyuruldu" diyorum çünkü uluslararası hiçbir kriter dikkate alınmadan ve yüzde 100 Rusya'nın kontrolünde gerçekleştirilen bir oylama hakkında şüphe duymak doğal hakkımız diye düşünüyorum. 

Rusya, referandumları, uluslararası hukukun bir ilkesi olan "halkların kendi kaderini tayin hakkı"nı savunarak düzenletti ancak bu ilkenin özünde, "halkların kendi ülkelerinde bağımsız bir şekilde yaşamalarının sağlanması" olduğunun dikkate alınmadığını görüyoruz. Uluslararası hukukun bir ayrılma referandumunu tanıyabilmesinin temel koşulu budur. Ayrılmanın en temel gerekçesi ise "insan hakları ihlâli"dir. Uluslararası hukuk, bu ayrılma talebini "istisnai durum" statüsünde kabul ediyor. Örneğin, Kosova 2008'de Sırbistan'dan ayrıldığında, uluslararası hukuk, bunu "Arnavut azınlığa karşı yıllarca süren zulüm ve baskıya bir yanıt" olarak kabul etmişti. 

Batılı siyaset uzmanları, Ukrayna'nın doğusundaki Rus kontrolü altındaki bölgelerde düzenlenen "sahte referandumlar"ın, ayrılma koşullarının mevcut olmaması bir yana, halkın kendi kaderini tayin hakkıyla kesinlikle hiçbir ilgisi olmadığını öne sürüyor. Uzmanlar, "işgal altındaki topraklarda insanları oy kullanmaya zorlamak ne derece objektif bir sonuç verebilir" diye soruyorlar. 

Bu ifadelerde haklılık payı olduğunu herkes biliyor. O nedenle Doğu Ukrayna'da aşırı sağcı Putin tarafından organize edilen referandumları, "halkların kendi kaderlerini tayin hakkı" ile örtüştürmeye çalışmak yanlış bir yaklaşım. Burada olan heterenom bir eylemdir ve baskı altındaki insanların gerçek niyetlerini hiçbir zaman öğrenme şansımız olmayabilir. 

Bu referandumun bu haliyle uluslararası hukuk tarafından tanınması söz konusu olamaz, kaldı ki dünya devletleri de tanımayacaktır. Bakın, Rusya'nın en yakın müttefiki Çin dahi, referandumların sonuçlarını tanımayacağını açıklayarak, "tüm ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi" çağrısında bulundu. 

Avrupalı neofaşistlerin hamisi Putin'in, ülkeyi "al gülüm ver gülüm" şeklinde birlikte yönettiği adamı Medvedev'e birkaç gün önce boşuna, "Nükleer silahları kullanma hakkımız" var diye açıklama yaptırmadı. Putin, burada Batı'ya dedi ki "Bu Doğu Ukrayna'daki referandum işine karışmayın, susun. Başınıza bela açarım..." Mesaj bu denli açık bence. 

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de referandumlara ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "referandumların sonuçlarını tanıması halinde Vladimir Putin ile konuşacak hiçbir şeyinin kalmayacağını" söyledi. Zelenski, "Rusya'nın bu sözde referandumları normal olarak tanıması, sözde Kırım senaryosunun şimdi uygulanması, Ukrayna topraklarını ilhak etmeye yönelik başka bir girişim. Bu, Rusya Devlet Başkanı ile konuşacak hiçbir şeyimiz olmadığı anlamına gelecektir. İlhak, onu tüm insanlıkla karşı karşıya getiren adımdır" diye konuştu. Zelenski, bu açıklamasıyla, Batı'ya, "işler iyice kötüleşiyor, artık tüm gücünüzle yanımızda olmanız gerekiyor" mesajı veriyor. Putin "Nükleer silah kullanırım", Zelenski "Herkes Rusya'ya saldırsın" diyor... Ne harika bir denklem değil mi? 

Mesele nedir biliyor musunuz? Mesele, daha doğrusu talihsizlik kafaları savaş, kan, barut ve ölümden başka bir şeye çalışmayan faşistlerin dünyanın iplerini eline almış olması. İçinden geçmekte olduğumuz korku tüneli, zamane faşistleri tarafından inşa edildi. Dünya bu derece kaosa sürüklenirken, bu kaosu aklı selim ile çözecek yöneticilerden mahrum olması bir felaketin yaklaştığını gösteriyor. Kimileri buna "3. Dünya Savaşı" diyor. 

Heidelberg Üniversitesi'nden uluslararası hukuk uzmanı Profesör Bernd Grzeszick, referandumlara ilişkin olarak, "Düzmece referandumlara karşı yasal işlem başlatmanın bir anlamı yok. Uluslararası Adalet Divanı, Kırım'ın ilhakında olduğu gibi yalnızca hukuka aykırılık tespitinde bulunur. O kadar" diyor. Anlaşılan o ki Putin'in Doğu Ukrayna'yı başka bir deyişle Ukrayna'nın yüzde 15'ini Rusya'ya katmasına uluslararası hukuk engel olamayacak. Bu kördüğümün nasıl açılacağına siyasetçiler karar verecek silahla mı diplomasiyle mi? Dediğim gibi diplomasiye önem atfeden siyasetçilerin bir hayli az olması en büyük sorun.