Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789

"Gönülsüz" göçmen ülkesi Almanya

"Almanya gerçekten bir göç ülkesi mi?" sorusuna sosyal demokrat İçişleri Bakanı Nancy Faeser, "Evet" yanıtını veriyor. Faeser, geçenlerde vatandaşlığa geçişi kolaylaştıran ve çifte vatandaşlık uygulamasını genişleten yasa tasarısına ilişkin olarak "deutschlandfunk.de" haber portalına bir röportaj verdi. 

Faeser, bütününde tasarıyı savunduğu röportajda, "Bu tasarı, modern bir göç ülkesi olmamızla ilgili. Bu sürecin sonunda Almanya'daki insanlara bakış açısı kazandırmalıyız. 1960'lardan beri göç alan bir ülkeyiz. 1960'larda başka ülkelerden buraya gelen insanlar ülkemizin inşasına yardım ettiler, çocuklarını okullarda okuttular, çocuklar burada doğdu. Şimdi onların bu ülkede oy kullanmalarına ve söz sahibi olmalarına izin vermemiz, bence bu herkesin desteklediği bir şey" dedi. Aslında oldukça iyi niyet içeren bu sözlerin alt metinine inildiğinde esasında sosyal demokrat Faeser'in dahi "onlar ve biz" çerçevesinden kurtulamadığını gösteriyor. 

Diğer yandan, kıtanın en azılı ve kana susamış neonazilerinin faaliyet gösterdiği ve sayılarının hızla arttığı, insanlar arasında yabancı düşmanı fikirlerin giderek zemin kazandığı, neonazi kökleri olan bir partinin federal mecliste bulunduğu, 2-3 yılda bir yabancılara yönelik toplu katliamlar düzenlenen bir ülke için "evet, göçmen ülkesiyiz" ifadesini kullanmanın oldukça iddialı olduğunu düşünüyorum. Berlin'de bir alt geçidin duvarına sprey boyalarla nakşedilmiş, "İslam mı? Nazileri tercih ederim" yazısı meseleyi oldukça güzel özetliyor kanımca. 

Almanya 2015 yılı sonbaharında Suriye ve Irak'tan kaçan yüz binlerce sığınmacıya kapılarını açarak, tüm dünyaya yabancı ve göçmen dostu bir ülke olduğunu göstermeye çalıştı. Hesapsızca uygulanan bu politika ülkenin başına neonazi partisi Almanya için Alternatif'i (AfD) bela etti örneğin. Bu parti, göçmen kafilelerinin oluk oluk ülkeye akmasıyla birlikte parlamentoya yerleşti. Bir anda etraflarında binlerce türbanlı kadın ve sakallı erkek gören Almanlar koştura koştura yabancı düşmanı/ırkçı bu partiye oy verdiler. İlk başlarda herkes partinin oylarının tepki nedeniyle yükseldiğini düşünüyordu ancak son araştırmalar gösteriyor ki seçmenlerinin yüzde 80'ini parti ile aşırı sağcı diskur üzerinden ideolojik bağlar kuruyor. "Göçmen ülkesi" Almanya'da durum bu. Ayrıca, dünyanın hiçbir yerinde milyonlarca göçmen kökenli insanla bir arada yaşayıp, onları görmezden gelen ve teması reddeden başka bir millet bulamazsınız. Birçoğuna göre Türkler ya da Araplar sadece "daha fazla kebap dükkanı" demek o kadar. O nedenle koronavirüse karşı onaylanan ilk aşının geliştiricileri olan bilim insanları Özlem Türeci ve eşi Uğur Şahin'in göçmen kökenli olması beyinlerini tokatladı adeta. Uzun süre yaşadıkları şaşkınlığı atamadılar üzerlerinden. Sonra bir anda baktık ki Türeci ve Şahin'den "Alman bilim insanları" diye bahsetmeye başlamışlar. Kebap dükkanları ile Türeci ve Şahin benzeri şahanelikler... Göçmenlik olgusu iki ekstrem uç arasında gidip geliyor Almanlarda yani..

Diğre yandan Almanya'nın hiç bitmeyen tartışmasıdır "göç" meselesi. Ülkedeki nüfus portföyünün değişiminden yola çıkarak, sosyal demokrat SPD ve Yeşiller'in sürekli olarak ifade ettiği "Almanya bir göç ülkesidir" cümlesi, eski Başbakan muhafazakâr Angela Merkel tarafından da Suriyeli göçü başladığında ilk kez telaffuz edilmişti. Konuyu şöyle açayım, Almanya Federal İstatistik Dairesi‘nin verilerine göre, 22 milyon 300 bin göç kökenli insan yaşıyor. Buna göre, Almanya'da nüfusun dörtte biri, yani yüzde 27,2'si göç kökenli. Göç kökenlilerin sayılarında 2020'ye oranla geçen yıl yüzde 2 oranında artış kaydedilmiş. Göç kökenlilerin yüzde 53'ü Alman vatandaşı. Göç kökenliler arasında en kalabalık grubu Türkiyeliler oluşturuyor. 

Doğrudur, rakamlar Almanya'nın bir göçmen ülkesi olduğuna işaret ediyor ancak paralelinde neonazi hareketlerin büyümesi ve yabancı düşmanlığının artması bu "göçmen ülkesi" meselesinde Almanların bir kısmının oldukça "gönülsüz" olduğunu gösteriyor. Anketler, göç kökenlilerin yaklaşık yüzde 40'ının "ırkçılık artarsa Almanya'yı terk edeceğini" gösteriyor. Bu kapsamda, Almanya'da ırkçılık artıyor ve bazı siyaset uzmanlarının ifade ettiği "ırkçılık-tersine göç" kontekstinin muhatapları tarafından daha dikkatli ve kapsamlı bir şekilde ele alınması gerekiyor.