Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

İTALYA’DA FAŞİZMİN AYAK SESLERİ (Mİ?)

Nur Batur

Onu, Adolf Hitler hayranı olan Benito Mussolini’ye benzetenler var.

Giorgia Meloni de Mussolini gibi "Tanrı, vatan, aile" diyerek kitleleri ayağa kaldırdı.

O da mitinglere elinde bayrakla çıktı...

O da İtalya’nın son yıllarda yaşadığı siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunları küresel güçlere bağladı...

Yasal sorunları aşmak için parlamenter demokrasinin kalesi olan İtalya’da başkanlık sistemine geçmeyi de vadetti.

Sonunda 45 yaşındaki İtalya’nın Kardeşleri Partisi lideri Giorgia Meloni, sandıktan zaferle çıktı...

Belki Meloni’ye “İkinci Mussolini” demek biraz abartılı olabilir.

Ancak Meloni’nin İtalya ve Avrupa’daki demokratik güçlerin korkulu rüyası olduğuna hiç kuşku yok...

Gerçek olan şu ki tüm Avrupa’da yükselen aşırı sağ, İtalya’da da iyice güçlendi.


"KADINIM, ANNEYİM, İTALYANIM, HRİSTİYANIM"

Artık İtalya’nın ilk kadın Başbakanı olması kesinleşen Meloni, son derece karizmatik bir konuşmacı...

Anne-baba ile çocuklardan oluşan geleneksel aileyi, Hristiyanlığı ve ulusalcılığı savunuyor...

Küreselleşmeye karşı çıkıyor.

Avrupa’daki diğer aşırı sağcı partiler gibi, Avrupa’nın komployla karşı karşıya olduğunu, ağırlıkla Müslümanların, Avrupa nüfusunu değiştirmeye başladığını savunuyor.

Giorgia Meloni, Avrupa Birliği’ne (AB) de tepki gösteriyor.

AB ile yapılan tüm anlaşmaları yeniden tartışmaya açmayı vadediyor.

Aynen Fransa’daki aşırı sağcı Maria Le Pen ve Macaristan’daki Viktor Orban gibi…

Meloni; Orban, Donald Trump ve İspanya’daki aşırı sağcı Vox Partisi'ne yakınlığıyla da biliniyor


İTALYA’NIN İLK KADIN BAŞBAKANI KİM?

Meloni, garsonluk ve barmenlik yaparak üniversitede okuyan bir siyasetçi...

2006’da 31 yaşında Parlamento'ya girdiği zaman Silvio Berlusconi’nin yıldızıydı.

2018’de Berlusconi’nin “Forza İtalia Partisi'nden ayrılıp Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri) Partisi'ni kurduğu zaman fazla şans verilmiyordu... Ancak 4 yılda oy oranını neredeyse 6 katına çıkartıp, İtalya'nın en büyük partisi oldu.


"BARIŞ, İSTİKRAR VE KALKINMA" ÖYKÜSÜNÜ NASIL YAZDILAR?

Gerçek olan şu ki İtalya’da da aşırı sağcı ve popülist bir siyasetçinin zafer kazanmasıyla, Avrupa’daki popülizm rüzgârı daha da şiddetli esmeye başladı...

Avrupa’yı kana bulayan savaşın üstünden sadece 70 yıl geçtiği halde korkunç savaş nasıl da unutuldu, değil mi?

Adolf Hitler’in intihar etmek zorunda kaldığı, Mussolini’nin partizanlar tarafından idam edilip cesedinin bacağından asıldığının da unutulduğu gibi...

Ne yazık ki Avrupa’yı "başarı" hikâyesi yapan değerler sarsılıyor.

Savaşın ardından temelleri atılan "Avrupa Birliği", barış, istikrar ve kalkınma projesi olarak dünyada bir modeldi...

Projeyle, Avrupa’da ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirilip halklar arasında yeniden dostluklar kuruldu.

Böylece Almanlar, Fransızlar, İngilizler arasında yüz yıllardır süren kanlı savaşlar son buldu. Sınırlar kaldırıldı. Serbest dolaşım başladı.

"Yeni Avrupa" demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti temelleri üstünde kuruldu.

Faşizmin bir daha asla hortlamasına izin vermemek için yasalar çıkartıldı.

Hatta Almanya’da "faşist" partinin kurulması anayasal olarak yasaklandı.

Böylece başarı öyküsü yazıldı.

Milli kimlikler korunsa bile "Ben Avrupalıyım" derken artık gurur duyuyorlardı.


BÜYÜK AVRUPA RÜYASI NE ZAMAN SARSILMAYA BAŞLADI?

Doğu Bloku'nun çökmesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından yeni ülkeler birliğe katıldığı zaman, Avrupa’da adeta bayram havası yaşandı...

Amerika Birleşik Devletleri gibi sınırların kaldırıldığı, tek paranın kullanılacağı, Atlantik’ten Urallara kadar uzanan "Büyük Avrupa" rüyası gerçekleşiyordu.

Ancak genişlemeyle birlikte sancılı değişim de başladı.

Oy birliği gerektiği için 28 lider, AB çıkarları doğrultusunda kararlar almakta zorlanmaya başladı...

Birliğin yürütme organı olan Komisyon’da çalışan 2 binden fazla bürokrat iyice hantallaştı. Çarklar zor çalışır oldu.

Brüksel’de alınan kararlara tepkiler de giderek arttı...


AB’DE İLK BÜYÜK DEPREM

AB’deki en büyük deprem ise Büyük Avrupa hedefinin en büyük adımlarından biri olan “tek para “ yani euro krizinde yaşandı...

2007’de ABD’de mali ve finans krizinin AB’yi de etkilemesiyle, borç altındaki Yunanistan, Portekiz ve İspanya başta olmak üzere birçok ülkede mali ve ekonomik sorunlar patladı.

Finansal sorunlara, işsizlik ve savaşlardan kaçan Orta Doğu ve Afrikalı sığınmacılar da eklenince, Avrupa sokaklarındaki mutsuzluk arttı.

Bu arada İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa’yı ayağa kaldıran vizyoner liderler de yavaş yavaş tarihe karışıyordu. Sonuncusu Angela Merkel’di.

Zayıf liderler sorunlarla başa çıkmakta iyice zorlanmaya başladılar.

Halkların mutsuzluğu arttıkça da Avrupa’da “aşırı sağ-ırkçılık ve faşizm” yeniden hortladı.

Birçok AB ülkesinde olduğu gibi sonunda İtalya’da da korkulan oldu...

Sandıktan, Mussolini’nin ayak seslerini hatırlatan bir parti lideri çıktı.


EKONOMİYİ AYAĞA KALDIRACAKTI AMA…

Aslında 2 ay öncesine kadar, İtalya’da Avrupa’nın saygın ekonomisti 74 yaşındaki Mario Draghi Başbakanlık koltuğunda oturuyordu.

Gerçi Draghi seçimle değil, Cumhurbaşkanı Sergio Matarella’nın teklifiyle Başbakan olmuştu.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı olduğu sırada, izlediği politikayla euroyu kurtaran ekonomistti.

Ona Avrupa’da ve İtalya’da "Super Mario" diyorlardı.

Draghi’nin, Ukrayna’da savaş patladığı sırada Başbakan olması, en çok Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’u memnun etmişti.

Yaşanan krize karşı dayanışma mesajını vermek için üç lider birlikte Kiev’e gittiler.


SCHOLZ, MACRON VE DRAGHİ DAYANIŞMASI DA TARİH OLDU 

Trende çekilen fotoğrafları Avrupa’da heyecan ve umut da yarattı.

Onları, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa’yı ayağa kaldıran vizyoner liderlere benzetenler oldu...

"Super Mario" sarsılan Avrupa Birliği'nin yeniden güçlenmesinde de rol oynayacaktı...

Draghi de Rusya’nın gaz vanalarını kapatması tehlikesi altındaki Avrupa’nın enerji krizini aşması için hemen kolları sıvadı.

İsrail gazının Avrupa’ya nakledilmesi için Komisyon Başkanı Van der Leyen’le birlikte Kudüs’e gitti.

Hatta İsrail ve Mısır gazının, Türkiye üzerinden nakledilmesi en ucuz yol olduğu için, "diktatör" dediği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmek için Ankara’ya bile geldi...

Bu arada, İtalyan ekonomisini canlandırmak için de milyarlarca euroluk yeni reform paketini hazırladı. AB’den yeniden para akışını sağlayacak olan reform paketini Almanya ve Avrupa Birliği de destekliyordu.

Ancak, geniş tabanlı koalisyon hükümetini başlangıçta destekleyen Beş Yıldız Hareketi, reform paketine karşı çıkınca her şey altüst oldu.

"Süper Mario" istifa etmek zorunda kaldı.

Geride, Mussolini’nin ayak seslerinin duyulduğu İtalya’yı bırakarak!

Aşırı sağcı Giorgia Meloni’nin zaferi, hem İtalya’da hem de Avrupa’da yeni bir sarsıntı yaratmış gibi...

Mario Draghi istifaya zorlandığı günlerde Roma’daydım...

O sırada, eski İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, koalisyon partilerini İtalyan halkının geleceğiyle kumar oynamakla suçluyordu.

Bakalım İtalya oynanan tarihi kumardan nasıl çıkacak?