Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Fahrenheit 451

Yirminci yüzyılın en ünlü romanlarından biri Fahrenheit 451. 1953 tarihinde yayınlanan distopik eserin sahibi ise bu türde özgün eserler vermiş olan Amerikalı yazar Ray Bradbury.

Bradbury'nin Fahrenheit 451'i, Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sı ve George Orwell'in 1984'ü ile birlikte bu türün klasikleri arasında yer alıyor.

Romanın ana teması, düşünce özgürlüğü ve sansür arasındaki çatışma.

Bradbury'nin romanda tasvir ettiği toplum, teknolojinin nimetlerine kendisini kaptırmış, gönüllü olarak kitap okumayı, araştırmayı ve sorgulamayı bırakmış bir toplum.

Eserde bilinmeyen bir gelecekteyiz. Kitapların toplumsal huzuru bozduğuna inanıldığı, kargaşaya yol açtığının düşünüldüğü, insanların yaşamlarının teknoloji ile kontrol altında tutulduğu bir ülkedeyiz.

İktidar, vatandaşlarının zihnini meşgul edecek her şeyden arınmalarını talep ediyor. Toplumsal huzuru bozacak her türlü bilgiden ve duygu durumundan uzak durulmasını, sadece kendi söylediklerine inanılmasını ve dediklerinin yapılmasını istiyor.

Bu ülkedeki yönetim için kitaplar tehlikelidir. Çünkü felsefe, bilim ve sanat içeren kitaplar sorgulamayı, hayal etmeyi ve “daha iyiyi” talep eder.

Roman, başta yaptığı işten memnun görünen ama giderek hükümetin kitap yakma politikasını sorgulayan ve bunun sonucunda olağanüstü bir iç çatışma ve dönüşüm yaşayan itfaiyeci Guy Montag'ın hikayesi üzerinden düşünce özgürlüğü, sansür ve yasakçı zihniyetin sonuçlarını anlatıyor.

Montag'ın yaşadığı dönüşümün ilk basamağı, komşusu Clarisse McClellan ile yaptığı ayaküstü sohbetler. Bu kısa sohbetlerde sisteme ilişkin ciddi sorular soruluyor. İkincisi, Montag'ın baskınlardan biri sırasında yaşlı bir kadının evinden ilk kitabını çalması. Bu eylemi ile geri dönüşü olmayan bir yola giriyor. Üçüncü ve son basamak ise, üstleri tarafından verilen emir doğrultusunda yaşlı bir kitap istifçisinin evini yok etmeleri görevi esnasında yaşlı kadının mevcut topluma isyan etmesi ve binayı terk etmeyerek kendini ateşe vermesi.

Bu olaylardan sonra Montag, inançlarını ve kendisini giderek daha fazla sorgulamaya başlıyor. Montag, daha fazla kitap çalmaya ve yakılmaktan kurtarmaya karar veriyor.

Kitabı okumadıysanız daha fazla anlatmayacağım. Ama okumanızı tavsiye ediyorum.

Sonuç itibarıyla baskı ve sansür kaybediyor, diyelim sadece.

*

Yüzyıllardır aynı döngü tekrar ediyor. Giriş ve gelişme benzeri durumlarda benzer sonuçlara doğru yol alıyor.

Kontrolsüz yönetme gücü tehlikelidir.

Önce nesnelere tahakküm etmek, nesnelerden sonra öznelere baskı kurmak ve sonunda tek teklerin zihinlerini ele geçirip yönlendirmek, denetimsiz iktidar zehrinin doğasında var.

Totaliterleşen tüm rejimlerin ortak özelliği, bu tür rejimlerde iktidar, kendisi için denetimsiz, sonsuz yetki ve güç arzu ederken kendi dışındaki her türlü araç, süreç ve yapıyı istisnasız kontrol ve denetim altında tutmak ister.

Fahrenheit 451, bunu anlatır.

*

Bu arada Fahrenheit 451'in iki sinema uyarlaması mevcut. En bilindik uyarlama orijinal adıyla Francois Truffaut tarafından çekildi ve 1966 yılında yayınlandı. Diğeri, 2018 yapımı bir Amerikan filmi.

İzlemediyseniz ilkini izlemenizi tavsiye ederim.