Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Adalet

Kişiler ve gruplar arasında bir hak paylaşımı söz konusu olduğunda veya başkalarını etkileyecek bir karar alınırken “adaletli olmak” gerektiğini düşünürüz.

Hukuki bir anlaşmazlık nedeniyle başvurulan mahkemede adil bir karar verilmesi gerektiğine inanırız.

Büyük bir suç işlendiğinde suçluların adaletin pençesinden kurtulamayacağından bahsedilir.

Hak edilen adalet yerine gelmediğinde “bunun sonrası da var, ilahi adalet yerini bulur,” diye umut edenlerimiz vardır.

Bunun dışında modern kapitalist toplumlarda “adalet mülkün temeli” olarak görülür.

Aziz Nesin’in kurttan korkusu olmayan Ölmüş Eşek'in Tahtalıköy'den yeryüzündeki arkadaşı Eşekarısı'na yazdığı mektupta ironik bir üslupla “adalet mülkün temeli, mülk de adaletin temelidir” diye yazar.

“Adalet” hepimizin en çok ihtiyacı olduğu şeydir, aslında.

*

Son günlerde en çok konuşulan konuların başında “adalet” konusu geliyor.

Adalete olan toplumsal güven tartışmaları malumun ilanı…

İş, aile ve eğitim yaşamımızın her kademesinde, ekonomik, siyasi ve toplumsal koşullar söz konusu olduğunda, birçok konuda adaletin yerine gelip gelmediğine ilişkin kafalar karışık, moraller bozuk, bir umutsuzluk olduğu açık…

İşe alımlarda, bir işte çalışırken, okulda, mahkemede lehimize ya da aleyhimize sonuçlanan durumlar düşünüldüğünde, adil yani adaletli kararlar alınıp veriliyor mu?

“Adalet”in egemen olduğu bir dünyada ve ülkede mi yaşıyoruz?

Adalet ve adaletli olmak konusunda gönlümüz ne kadar rahat?

Peki bizler ne kadar adaletliyiz ve adalet fikrine bağlıyız?

*

Dahası, nedir bu “adalet” denilen şey?

Anlamı ne? Hepimiz aynı şeyi mi söylüyoruz konuşurken?

Kelimenin kökenine, anlamına ve sonrasında kavramsal kapsamına daha yakından bakalım.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne göre, Arapça kökenli “adalet” kelimesinin anlamları şu şekilde:

1. Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe

2. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme

3. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları

4. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk

Nişanyan Sözlüğü’ne göre ise “adalet” Arapça ˁdl kökünden gelen ˁadāla(t) عدالة “adillik, hak gözetme” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ˁadala عَدَلَ “denk idi, oran ve ölçülü idi, adil idi” fiilinin faˁāla(t) vezninin mastarıdır.

İlk kullanımı için kaynaklar 1421 yıl önce yazılmış olan ve yazarının anonim olduğu belirtilen “Kitâb Fi'l-Fıkh Bi'l-Lisâni't-Türkî” eserine işaret ediyor.

*

Hukuk bir bilim dalı olarak, “adalet” nosyonunun kuramsal ve pratik araştırma ve fiili olarak da uygulama alanı.

Felsefede de “adalet” kavramı temel sorunsalların başında geliyor. Adaletin neliği, yapısı, mahiyeti ve anlamı filozofları çokça meşgul etmiştir ve etmeye de devam ediyor.

Toplum ve siyaset felsefesi, toplumdaki adalet meseleleriyle uğraşan ana disiplinlerin başında geliyor.

Hükümetlere neden ihtiyacımız var? Doğuştan gelen haklar nelerdir? Mallar nasıl paylaştırılmalıdır? Adil bir toplumsal sistemi nasıl kurabiliriz?

Kısaca, adalet nedir?

Yasalarda yazılı olan mı, yoksa toplumun fiilen geçerli sayıp uydurduğu mu? Yoksa her şeyin hakça yürüdüğü koşullarda, yasalarda yazılı olup olmadığına bakılmaksızın geçerli sayılması ve uyulması gereken şey mi?

Eski Yunanların temelde erdem olarak gördükleri on ana kavram var. Bunlardan biri de “adalet”tir. Diğerleri ise bilgelik, dürüstlük, alçakgönüllülük, minnettarlık, sabır, olumlu olma, kendine hâkim olma, çalışkan olma ve sevgidir.

Zaten, bilindiği gibi felsefe de “bilgelik sevgisi”dir.

Aristoteles, adaletli olmanın bilgelik tarafından yönlendirilen ölçülü olmakta yattığını öne sürer.

Montesquieu’ye göre, adalet iki nesne arasında gerçek anlamda var olan bir uyum ilişkisidir. Bu ilişkiyi inceleyen hangi varlık olursa olsun ister Tanrı ister melek, isterse bir insan olsun, söz konusu ilişki daima aynıdır.

Kant ise, “Fiat iustitia, pereat mundus” yani “Dünya batsa bile adalet sağlansın” fikrini öne sürer. Bunun her türlü kötü niyeti ve şiddeti azaltacak cesur bir hukuk prensibi olduğunu düşünür.

Proudhon’a göre, adalet, eşitliği formüle eden ahlaki, entelektüel ve maddi dünyanın yasasıdır.

Henry Thoreau, egemenliğin çoğunluğun elinde olduğu bir devlet de her insanlığın adalet üzerine inşa edilemeyeceğini ileri sürer. Neyin iyi neyin kötü olduğuna çoğunluğun değil vicdanların karar verdiği bir devletin olanaklılığını sorgular.

Blaise Pascal bir karşı pencere açarak, “kötülük hiçbir zaman adalet duygusuyla yapıldığı zamanki kadar eksiksiz biçimde ve sevinçle yapılamaz” diyerek “adalet” fikrinin kimler tarafından, ya da ne şekilde inşa edilmiş olduğuna göre değerlendirilebileceğine ilişkin olanaklılığa işaret eder.

Halil Cibran’a göre, kaynağı adalet olan bir dünya, kaynağı merhamet olan bir dünyadan daha büyüktür.

Thomas More “Ütopya”sında, “malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez” der.

Başa dönelim, adalet gerçekten mülkün temeli ise, mülk de adaletin temeli midir?

*

"Eğer bir ülkede adalet yozlaşırsa, memleketin dibi oyulmuş demektir. Adaleti çökmüş bir milleti yok olmaktan kimse kurtaramaz" diye yazar Yaşar Kemal, “İnce Mehmed” isimli muazzam romanında.

Atatürk de “Bir hükümet, ancak adalete dayanabilir. Bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey adaletle vardır” diyerek adaletin önemini vurgulamıştır.

“Adalet” kelimesinin anlamı, kavramsal derinliği ve fikri kapsayıcılığı üstüne düşünelim.

----------------------------------------------------------------------

Yazımı karıştırılan kelimeler:

Acente: Doğru

Acenta: Yanlış

Art arda: Doğru

Ardarda: Yanlış

Başhekim: Doğru

Baş hekim: Yanlış

Her şey: Doğru

Herşey: Yanlış

İçeride: Doğru

İçerde: Yanlış