Dış dünyanın gerçekliği sorunu insanın anlam arayışındaki en büyük açmazlarından biri ve başta felsefenin, psikolojinin ve sanatın işlediği en derin konuların başında geliyor.
İnsan zaman ve mekân zemininde kavrayabilen bir varlık olarak tanımlanır.
Uyku hali ise zamanın ve mekânın, gerçek ile kurgunun berraklığını yitirdiği, bulanıklaşarak yer değiştirip iç içe geçebildiği başka bir evreni tasvir ediyor.
Maddi yaşamın tüm dayatmaları ve bize sunulan verili “hakikatin” dışına çıkarak bir dakikalığına düşünelim:
“Gerçekten, bütün yaşamın bir rüya olmadığından nasıl emin olabilirsiniz?”
Ya gerçekten tıpkı Matrix filminde olduğu gibi her şey dekorlardan ibaretse ve hepimiz sonsuz bir uykuda bir simülasyonun içinde yaşıyorsak?
Filozoflar ve psikologlar uyku ve rüya hakkında çalışırlar, aklın ve zihnin oyunlara karşı çoğunlukla savunmasız olduğu ve yanılsamalar yoluyla kandırılabildiği artık bilinen bilimsel bir gerçek.
Saçma mı?
Gülmeyin lütfen.
Anlık da olsa düşünün.
*
Batıda, “rüya” kelimesi 13. yüzyıla kadar "uyku sırasında ortaya çıkan bir dizi düşünce, görüntü veya duygu" anlamında kullanılmamıştır. Kelimenin kendisi oldukça eskidir. Eski İngilizce'de rüya "neşe", "gürültü" veya "müzik" anlamına gelir.
Yine de anlamdaki değişiklik daha özel bir anlamın gelişmesinden kaynaklanmamıştır. Daha ziyade, Britanya'daki birçok İskandinav çatışması, fethi ve yerleşiminden sonra, "uyku sırasında görülen rüya" anlamına gelen Eski İskandinav draumr'unun, etimolojik olarak ilişkili İngilizce kelimenin anlamını etkilediği görülmektedir.
"Uyuyan bir kişinin zihninden geçen hisler veya görüntüler dizisi", 13. yüzyılın ortaları, muhtemelen Eski İskandinav draumr, Danca drøm, İsveççe dröm, Eski Sakson drom "neşe, gürültü", Eski Frizce dram "rüya", Hollandaca droom, Eski Yüksek Almanca troum, Almanca Traum "rüya" ile ilgilidir.
Bunların hepsi belki de Proto-Germence “draugmas” yani "aldatma, yanılsama, hayal" (Eski Saksonca bidriogan, Eski Yüksek Almanca triogan, Almanca trügen "aldatmak, kandırmak", Eski İskandinavca draugr "hayalet, görüntü") kökenlidir. Germence dışındaki olası akrabalar Sanskritçe druh- "zarar vermeye çalışmak, yaralamak", Avestanca druz- "yalan söylemek, aldatmak "tır.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre Türkçe kökenli “uyku”, “dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlanır.
Mecazi olarak, “çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık, gerçeği göremem durumu” olarak ifade edilir.
Rüya ise, Arapça rAy kökünden gelen ruˀyāˀ رؤيا “görüngü, düş” sözcüğünden alıntıdır. Mecaz olarak, gerçekleşmesi beklenilen ya da imkânsız durum, hayal, umut anlamında kullanılır.
*
Ünlü Amerikalı yazar Oscar Wilde, Mutlu Prens’te “Ölüm, Uyku'nun kardeşidir,” der.
Uyku, ölüm halinin ön gösterimi gibidir.
Franz Kafka, “uyandım, ama ne uyku uykuya benziyordu, ne uyanışım,” diye seslenir Milena’ya. Her uyanış yeni ve farklı bir evrene doğru açılır belki de.
En çok da filozoflar uyku ve rüyanın peşinden gitmişlerdir İnsanların rüyaları yoluyla her gece kendi çapında felsefe yaptığını düşünen filozoflar vardır.
Aristoteles, yorulmak bilmeyen deneysel çalışmalarına dayanarak küçük damarlı insanların, cücelerin ve büyük kafalı insanların çok uyuduğu sonucuna varmıştır. Bu ilginç bir saptamadır ama onun için asıl gizem ruhun uykuda iddialarda bulunduğuna ilişkindir.
“Yöntem Üzerine Konuşma” isimli eserinde Rene Descartes, "uyurken kendimizi başka bir bedene sahipmişiz gibi hayal edebiliriz, başka yıldızlar ve başka bir dünya gördüğümüzü düşünebiliriz, oysa böyle bir şey yoktur," der ve Meditasyonlar’da "uyanıklığı uykudan net bir şekilde ayırt edebileceğim kesin göstergeler yoktur," diyerek bilgimizin sınırları hakkındaki şüphesini harekete geçirir.
"İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme"de Hume, “uykudaki bir adam, zamandan habersizdir," diye yazar.
Sevincin ve erdemin filozofu Spinoza meşhur “Etika”sında insanların zihinlerindeki özgür fikirler yoluyla konuştuklarını ya da sessiz kaldıklarını, yani eylemsizliği seçtiklerini sanmalarının bir yanılsama, gözü açık rüya görme olarak yorumlar.
Ve tabi ki, uyku ve rüya denince Psikanalizin kurucusu Freud’dan bahsetmeden olmaz. Ona göre uyku, uyuyan kişinin dış dünyada neler olup bittiğini bilmek istemediği, bütün ilgisini bu dünyadan kopardığı bir durum olarak algılanmalıdır.
Dolayısıyla, her rüya gerçekleşmiş haliyle temsil edilen bir istektir.
"Uyandığınız sırada hafızanızda yer ettiği haliyle açık rüya, ancak itilmiş arzuların maskelenmiş tatmini olarak tanımlanabilir," der Freud.
Bireysel psikolojinin kurucusu ve Freud’un hem takipçisi hem de meslektaşı olan Adler, “Freud, rüya görenin geriye doğru bakmak istediğini varsaymaktadır. Bense rüya görenin ileriye doğru baktığını, bir sorunun çözümünü amaçladığını söyledim,” diye yazar.
*
Ve tabi mitolojiyi, tasavvufu da göz ardı etmemek gerek. Uykudan uyanma, rüya hali, bu dünyanın gelip geçiciliği ve insanın bir sınavdan geçtiği gibi temel inançların merkezini oluşturur.
Pir Sultan Abdal’ın deyişiyle “Uyur idik uyardılar/diriye saydılar bizi/koyun olduk, ses anladık/sürüye saydılar bizi” dizeleriyle taçlanan derin tasavvuf düşüncesini hatırlamakta fayda var.
Savunmasız, saf, uyuyan benliklerimizde ve dünyadan neredeyse tamamen kopukken beyinlerimizde ve bedenlerimizde olup bitenleri uhrevi olarak anlamlandırmak için kendimiz olan ama yine de kendimiz olmayan bir şeyin bir araya getirdiği rüyalarda erdemli bir yan olduğunu söyleyebiliriz.
Algılanan dünyadan koparak serbestçe hareket etmesine izin verilen bir bilinçten doğan gece maceralarımız hakkında düşünelim.
Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt'te yazdığı gibi, "Ne mutlu uykusu olanlara: çünkü yakında uyuyacaklar."
*
1976 doğumlu Belçikalı yazar Annelies Verbeke “Uyku” isimli romanında “Herkes uyur. Uyku, geçmişle bugünü birbirine bağlar. Uyku sindirir, yaraları sarar. Uyku, zenginle fakiri, kadınla erkeği, insanla hayvanı eşitler. Benden başka herkesi” diye yazıyor.
Sadece bir uykusuzla anlaşabileceğini düşünen ve uykusuzluk problemi yaşayan kadın kahraman Maya ve ruhdaşı Benoit’in hikayesini de önermiş olalım.
----------------------------------------------------------------------
Yazımı karıştırılan kelimeler:
Hoş geldin: Doğru
Hoşgeldin: Yanlış
Hoşça kal: Doğru
Hoşçakal: Yanlış
Sağ ol: Doğru
Sağol: Yanlış
Tabii ki: Doğru
Tabiki: Yanlış
Yalnız: Doğru
Yanlız: Yanlış
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply