Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

ALDATMANIN FARKINDA OLUNMAYAN TÜRLERİ

Sözlük anlamıyla aldatmak, birini beklenmedik bir davranışla yanıltmak, birine verilen sözü tutmamak; yalan söylemek demektir. Kadın-erkek ilişkisi söz konusu olduğunda bu tanıma güvenin ihlal edilmesini de ekleyebiliriz. İlişkilerde güvenin ihlal edilmesine yol açan her türlü tavır, davranış ve tutum da dolaylı yoldan aldatmadır. Diğer bir deyişle aldatma, yalnızca eşi dışında başka biriyle duygusal ya da cinsel ilişki kurmaktan ibaret değildir. Eşler birbirlerini doğrudan üçüncü bir kişi olmadan dolaylı olarak da aldatabilirler. Bir düşünün; eşiniz size nasıl davrandığında veya ne yaptığında kendinizi aldatılmış, kandırılmış ve hayal kırıklığına uğramış hissedersiniz? Çoğunlukla “şiddetli geçimsizlik” ana başlığı altında değerlendirilen, sonu gelmeyen tartışmalar, küçücük meselelerden çıkan büyük kavgalar ve eşler arasındaki diğer çatışmalar aslında eşlerin birbirlerini dolaylı yoldan aldatmalarının bir sonucudur. Eşinizi başka biriyle aynı yatakta görmek gibi, sizi hiç farkında olmadan can evinizden vuran bu aldatma türlerinin tek farkı üçüncü bir kişiyle cinsel ya da duygusal bir ilişkinin kurulmamış olmasıdır ama şimdilik… Çünkü dolaylı aldatmaların açtığı yoldan, doğrudan aldatmaya gidilebilir.

ALDATMANIN 10 TÜRÜ…

Paulo Coelho, "Aldatmak" adlı kitabında, diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor ve eşlerin birbirlerini dolaylı yoldan aldatmalarının nasıl gerçek bir aldatmaya dönüştüğünü yazıyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... "Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir" diyor ve şöyle devam ediyor: "Yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak, tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak; sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bilincinde. Yine de her sabah yeni bir güne açtığı gözlerini hemen kapayası geliyor. Arkadaşları ilaç kullanmasını öneriyor. Oysa Linda'nın istediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek. Çünkü yaşamak sevmektir..." Kadın-erkek ilişkilerine zarar veren, sevgiyi törpüleyen, saygıyı ve güveni yok eden ancak maruz kalan kişi tarafından da genellikle farkında olunmayan ya da önemsenmeyen aldatma türleri şunlardır:

1-BAĞLANMAMAK

Eşe bağlanmadan sürdürülen ilişkiler pamuk ipliğine bağlıdır. Bu kişiler eşlerine “daha iyi bir alternatif çıkana kadar seninleyim mesajını veren davranışlar” sergilerler. Bu tip ilişkilerde eşlerin ortak amaçları birbirinden farklıdır, biri ilişkisini bağlılıkla yaşarken diğeri, iyi bir fırsat çıkmasını bekleyen, bu ilişkide geçici olarak konaklayan bir yolcu gibidir. Bu tip kişiler önüne çıkan hiçbir fırsatı kaçırmaz. Bu nedenle arada güçlü bir bağ hiç oluşmaz. Eşine bağlanmayan kişiler ilişkiye kendileri tam anlamıyla vermeyerek aldattıkları eşlerine de değer ve önem vermezler.

2-YALAN SÖYLEMEK VE SIR SAKLAMAK

Yalan söylemek başlı başına bir aldatmadır. Eşlerin birbirlerinden gizledikleri sırlarının olması, söylenmesi gereken bir şeyin saklanması da bir tür yalandır. Bazı durumlarda eşler karşılaşacakları tepkiden rahatsızlık duyacakları için yalan söyler ya da sır saklarlar. Aslında böyle yaptıklarında eşlerini arkalarından iş çevirip kandırarak aldatmış olurlar.

3-KIYASLAMA YAPMAK

İlişkinin ilerleyen aşamalarında kişilerin eşini bir başkasıyla kıyaslaması sıkça yaşanan bir durumdur. Genellikle başkalarının eşleriyle kıyaslanan eşin ruhunda derin yaralar açılabilir. Kıyaslama sonucunda eşinden hoşnut olmayan kişilerin eşlerine karşı davranışları saygısızlık ve değer vermeme şeklinde olmaya başlar. Bu durumda da ilişkide sevgi, saygı ve güven bağı zedelenir.

4-KANKA FLÖRTÜ

Genellikle iş arkadaşları arasında başlayan arkadaşlıklar, açıkça adı konulmuş bir ilişkiye dönüşemediğinde dostluk kisvesi altında sürdürülür. “Kanka flörtü” olarak adlandırılabilecek bu tür durumlarda doğrudan cinsel ya da duygusal bir ilişki kurulmamıştır ama bu kişiler birbirlerinin yaşamları hakkında her şeyi bilirler. İtiraf edilememiş platonik bir aşkın yaşandığı kanka flörtü, genellikle eşlerden gizlenir; yani karılarının ya da kocalarının her şeyini bilen karşı cinsten bir arkadaşı olduğundan habersiz olan eşler aldatıldıklarının da farkında değildirler.

5-SÖZÜNÜ TUTMAMAK

Bir ilişkiye başlarken eşler birbirlerine güvenmek konusunda sözlü ya da yazılı olmayan bir taahhütte bulunurlar. Sonuçta kimse güvenmediği kimseyle bir ilişkiye başlamayı düşünmez. Eşler ortak bir gelecek için birbirlerine vaatlerde bulunur, sözler verirler. Ancak bu vaatlerin ve sözlerin yerine getirilmemesi güveni sarsar. Sözünü tutmayan kişi, aslında eşini bir anlamda enayi yerine koyarak aldatmış olur.

6-İFŞA ETMEK

Eşlerin birbirlerine yaptıkları olumlu eleştiriler, kötü yönlerini düzeltmeleri, ilişkiye zarar veren davranışlardan vazgeçmeleri için bir fırsat yaratır. Ancak bu eleştirilerin eşin ya da kendinin annesi gibi yakın çevreden de olsa başka biriyle paylaşılarak eşin ifşa edilmesi ya da ilişkiyle ilgili eşler arasındaki özel konuların ifşa edilmesi, ilişkiyi ayakta tutan en önemli unsurlardan biri olan güvenin sarsılmasına neden olur. İfşa edilen konunun ne olduğu, ne kadar büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz olduğu fark etmez. Burada önemli olan eşin ve ilişkinin mahremiyeti ihlal edilerek güvenin zedelenmiş olmasıdır.

7-BENCİLLİK

Kimi ilişkilerde bir taraf hep vermeden almayı ister, sürekli ben-merkezli davranışlar sergiler. Bu tip kişiler çoğunlukla narsisistik kişilik yapısına sahiptir, sadece kendileriyle ilgilenirler, kendilerini eşlerinden üstün görürler, eşlerine önem, değer vermezler, zaman ayırmazlar. Bu kişilerin ilişkilerinde güven kaygan bir zemin üzerine kurulmuştur; ilişkinin yürümesi için tek taraflı bir çaba söz konusudur çünkü böyle bir ilişki karşı taraf verici olabildiği sürece devam eder. Diğer taraf, istek ve beklentilerinin karşılanmaması sonucunda sürekli hayal kırıklıkları ve hüsran yaşar, kendine, eşine ve ilişkisine güveni yara alır.

8-ADALETSİZLİK

İlişkilerde adalet, ilişkinin temelini oluşturan en az güven kadar önemli bir kavramdır. Tüm duygular, sorumluluklar, cinsellik, yaşanan her şey adaletli bir şekilde paylaşılmalıdır. Eşlerden birinin yalnızca kendini düşünerek diğerini hiçe sayarak yaptığı tercihler, harcamalar, yerine getirmeyip diğerinin üzerine yıktığı sorumluluklar adaletsizliği doğurur. Kadınlar genellikle harcamalar konusunda adaletsizce davranırken, erkekler de sorumluluk üstlenme ve yapılacak işler konusunda adaletsizdir. Bunlar bir süre sonra ilişkide büyük bir gerilime yol açar. Önemli kararları kendi başına alıp diğerine kabul etmekten başka çare bırakmayan emrivakiler yapılması da adaletsizliktir ve adalet temeli sarsılan ilişkilerde güven temeli de aynı ölçüde sarsılır.

9-SAYGISIZLIK

Küçümseme, azarlama, hor görme, alay etme, aşağılama, başkalarının yanında küçük düşürme gibi davranışları içeren tavır ve tutumlar açık bir şekilde duygusal aldatmadır. Karşılıklı saygı ilişkinin vazgeçilmez unsurlarındandır, çünkü saygı ve sevgi bir paranın iki yüzü gibi birbirine sıkı sıkı bağlı kavramlardır. Saygı olmazsa sevgi, sevgi olmazsa saygı tam olarak olamaz. Dolayısıyla eşlerin birbirlerine saygılarının azalması ya da bitmesi, sevgilerini de kaçınılmaz bir sona sürükleyebilir.

10-SOĞUKLUK

Duygusal beklentilerin karşılanmaması, birbirlerinin yaptıkları ya da yapmadıkları nedeniyle çiftler arasında soğuk rüzgârlar esebilir. Eşine soğuk davranmaya başlayan, sırtını dönen taraf, eşiyle ilgilenmez, onu umursamaz olur. Genellikle bu soğukluk kendini cinsel yaşamlarında da gösterir. Ancak çoğunlukla diğer taraf bu soğukluğun kendisine doğrultulmuş bir silah olduğunu fark etmez. Böylece sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir şey yapılması olanağı ortadan kaldırılarak ilişki tehlikeye atılmış olur.