Demokrasiye Sıkılan Kurşun

Birkaç gündür Türkiye'nin gündemini meşgul eden İYİ Parti il başkanlığına atılan kurşun, siyasi arenada büyük bir endişe yarattı. 

Konuyla ilgili; "Bunca ahlaksızlığa göğüs gerdikten sonra şimdi bizi bu kurşun mu sindirecek?” diyen Meral Akşener, kürsüden yere mermi fırlatarak partililerden söz vermelerini istedi.

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; "15 Mayıs'ta bu ülkeye baharı getireceğiz. Bu tür olaylar olmayacak. Yapanlar da hemen yakalanacak. Böyle olayların olmaması en büyük arzularımızdan birisi" diyerek olaya tepkisini gösterdi. 

Muhalefet partilerine yönelik bu saldırılar genel seçimleri için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, siyasi partilerin il başkanlıklarına yönelik bu tarz saldırılar, demokratik sürecin işleyişine zarar vermektedir. Siyasi partilerin temsilcilerine karşı yapılan herhangi bir şiddet eylemi, demokratik değerlerimizin çiğnenmesine ve insan haklarının ihlal edilmesine neden oluyor.

Maalesef, son yıllarda ülkemizde siyasi şiddet olayları artış göstermekte.

Ayrıştırıcı ve nefret dili toplumsal huzursuzluğu artırıyor.

Bu nedenle, siyasi partilerin liderleri ve temsilcilerine, ülkemizde barış, huzur ve demokratik değerlerin korunması adına büyük bir sorumluluk düşmekte.

Önümüzdeki seçimler, ülkemiz için son derece önemli bir dönüm noktasıdır. Siyasi şiddetin artması ve bu tarz saldırıların yaşanması, toplum içinde seçimler adil ve özgür bir ortamda yapılacak mı endişesinin yerleşmesine neden olacak.

CHP ve İYİ Parti il başkanlıklarına yönelik yapılan saldırı, Türkiye'nin demokratik sürecine ve 2023 genel seçimleri için oluşturduğu tehlikeye işaret etmektedir. Siyasi partilerin liderleri ve temsilcileri, bu tarz saldırıların önlenmesi için ellerinden geleni yapmalı ve ülkemizin geleceğini şekillendirecek olan seçimlerin adil ve özgür bir şekilde yapılmasını sağlamalıdır. Siyasi şiddet, ülkemizdeki kutuplaşmayı artırarak toplumsal huzursuzluğu artırır ve demokratik değerlerimizi tehlikeye sokar. Bu nedenle, siyasi partiler ve liderleri, barışçıl ve demokratik bir süreç izleyerek, toplumsal huzurun korunmasına ve ülkemizin demokratik değerlerinin savunulmasına katkıda bulunmalıdır.

Medyanın da bu konuda sorumluluğunu artmaktadır. Medya organları, siyasi şiddet olaylarını objektif bir şekilde ele almalı ve bu tarz eylemlere karşı sıfır tolerans politikası izlemelidir. Medyanın doğru ve tarafsız haberler yaparak, toplumsal huzuru koruma ve siyasi şiddeti engelleme konusunda büyük bir etkisi olduğu unutulmamalıdır.

Sonuç olarak, 

Ülkemizin geleceği için, siyasi şiddet olaylarına karşı sandığa yansıttığımız iradenin milletin iradesi olduğunu ve milletin iradesinin en büyük güç olduğunu göstermeliyiz.