Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, konser sezonunu açıyor
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, konser sezonunu açıyor
Devlet Tiyatroları sezonu tartışmalı açtı
Devlet Tiyatroları sezonu tartışmalı açtı
Pink Floyd müzik haklarını sattı
Pink Floyd müzik haklarını sattı
Bodrum, Kuşadası devri bitti
Bodrum, Kuşadası devri bitti
123456789
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, konser sezonunu açıyor
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, konser sezonunu açıyor
Devlet Tiyatroları sezonu tartışmalı açtı
Devlet Tiyatroları sezonu tartışmalı açtı
Pink Floyd müzik haklarını sattı
Pink Floyd müzik haklarını sattı
Bodrum, Kuşadası devri bitti
Bodrum, Kuşadası devri bitti
123456789

Erdoğan Milli Mutabakat Hükümeti mi kurmak İstiyor?

Erdoğan Milli Mutabakat Hükümeti mi kurmak İstiyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı Açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada "İsrail'in bir sonraki hedefinin Türkiye olacağını söyleyerek İsrail'in revizyonist politikalarına karşı Türkiye'nin uluslararası alanda daha güçlü bir duruş sergileyeceğini gösterdi.

Erdoğan yaptığı bu açıklama ile Türkiye İttifakının Milli Mutabakat Hükümetine dönüşmesi gerektiğini mi ifade etti ?

Gelin buna biraz kafa yoralım.

Türkiye, tarih boyunca siyasi istikrarsızlık ve krizlerle yüzleşmiş bir ülkedir. Bu doğrultuda milli mutabakat hükümeti, farklı siyasi bölümlerden oluşan bir dizi ülke meselelerine ortak bir çözüm üretme çabası olarak öne çıktı. 1970'li yıllarda bu yana bu tür girişimlerin varlığı, Türk siyasi değerlerinin dinamiklerini anlamamız açısından önemlidir. Ancak bu girişimlerin çoğunda, derin ideolojik farklılıklar ve siyasi kutuplaşma nedeniyle başarı sağlanamadı.

1970'lerin hükümetleri, sağ ve sol partilerin kısa süreli bir araya gelmelerine tanıklık etti. Milliyetçi Cephe Hükümetleri, sağ partiler arasında köklü bir iş birliği olarak görülse de, bu yapı toplumun geniş kesimlerini kucaklayamamış ve kalıcı çözümler üretememiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Türkiye'deki siyasi yapı, milli mutabakat fikrinin arka planda kalmasının nedeni oldu. Darbenin ardından kurulan hükümetler, askeri yönetimin izlediği yolda biçimlendirildiği için uzlaşı arayışları sınırlı kaldı. 1990'larda ise merkezi hükümetler kısa ömürlü oldu ve siyasi istikrarsızlık, toplumda güvensizliğin oluşmasına neden oldu.

Bugün Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetiliyor ve bu yönetim biçimi milli mutabakat hükümetinin geliştirilmesini daha da zorlaştırıyor. Ancak Türkiye'nin dış politikada karşılaşılan zorluklar karşısında özellikle İsrail'in revizyonist politikalarına karşı, geniş bir uzlaşı arayışını gündeme getirmek mümkün. 

Erdoğan, ulusal ve uluslararası sorunlara karşı muhalefetle iş birliği yaparak milli bir duruş sergileme fırsatı yakalayabilir. Bu tür bir uzlaşı, iç politikadaki kutuplaşmayı ortadan kaldırarak Türkiye'nin uluslararası arenada daha güçlü bir konum elde etmesine katkı sağlar. Ancak bu yaklaşımın başarılı olması için iç politikada daha kapsayıcı adımların atılması gerekli.

Erdoğan'ın, Filistin meselesine karşı hassasiyeti ve İsrail'in sert politikalarına karşı yürüttüğü muhalefet, Türk toplumunda geniş bir destek buluyor. Bu noktada, CHP, İYİ Parti gibi muhalefet partilerinin de benzer şekilde politika izlediğini söyleyebiliriz . Dış politikada ortak bir duruş sergilemek, Erdoğan'a muhalefetle diyalog kurma fırsatı sunacaktır. Ancak Erdoğan, dış politikada iş birliği arayışlarını sürdürürken, iç politikada da uzlaşmayı sağlayacak adımlar atmasına gereklidir. Sadece dış politik meseleler üzerinden toplumsal bir mutabakat sağlaması ile toplumsal barışı yaratmak mümkün olamaz.

İç politikadaki sorunlar, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu büyük dış tehditlerin daha fazla etkili olmasının yolunu açıyor. Ekonomik sistemler, insan hakları ihlalleri ve yargı bağımsızlığı gibi konular, siyasi uzlaşma iklimini zora sokuyor. Erdoğan, milli mütabakat hükümeti kurma amacı yalnızca dış politikayla sınırlı kalmamalı; iç politikada da daha kapsayıcı bir stratejiyi benimsemelidir. 

Erdoğan, İsrail'e karşı güçlü bir muhalefet yürütürken, bu durumu iç politikada da fırsata çevirebilir. Türkiye'nin ulusal çıkarlarını savunmak, tüm siyasi partilerin ortak bir hedefi olmalıdır. Türkiye'nin güçlü bir uluslararası aktör olması için, içerideki siyasi aktörlerin de bir araya gelmesi gerekiyor. Dış politika konusunda ortak bir duruş sergilemek, Türkiye'nin uluslararası arenada daha etkili olmasına yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, milli mutabakat hükümeti fikri, Cumhurbaşkanlığı başkanlık sisteminin getirdiği zorluklara rağmen Türkiye'nin içinde yer alan kritik dönemlerde uygulanabilir bir model olabilir. Özellikle dış politikadaki değişiklikler büyük krizler, farklı siyasi partilerin bir araya gelmesini zorunlu hale getirebilir. Erdoğan'ın, İsrail gibi yayılmacı bir ülkeye karşı muhalefetle diyalog kurarak milli bir duruş sergilemesi Türkiye'nin çıkarına olacaktır.

İç siyasetteki kutuplaşmayı azaltmak farklı siyasi aktörlerle diyalog oluşturmak, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını koruma ve güçlendirme amacına hizmet eder. İki taraf arasında sağlanacak bir uzlaşma, hem toplumsal barışı desteklemeyi hem de uluslararası alanda Türkiye'nin daha etkili bir duruş göstermesini sağlar

Bu bağlamda, milli mutabakat hükümetinin kurulması, Türk milletinin ortak çıkarlarını savunmak için bir fırsat olabilir. Geçmişte yaşananlardan dersler çıkararak, içerdeki sorunları çözerek ve dış politikada güçlü bir duruş sergilemek, Türkiye'nin geleceği için büyük önem taşıyor. Başarıya ulaşmak için, siyasi aktörlerin ideolojik farklılıkları bir kenara bırakarak, ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket etmesi önemlidir.