Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

CHP Kurultayı: Demokrasi, Hukuk Devleti ve Türkiye’nin Geleceği İçin Kritik Bir Dönüm Noktası

Gazete Durum Günce

CHP Kurultayı: Demokrasi, Hukuk Devleti ve Türkiye’nin Geleceği İçin Kritik Bir Dönüm Noktası

Türkiye’de siyaset arenasında yaşanan gelişmeler, yalnızca parti içi çekişmeler ve liderlik mücadeleleri ile sınırlı değil; aynı zamanda ülkenin hukuk devleti, demokratik değerler, insan hakları ve jeopolitik konumuyla da doğrudan bağlantılıdır. Bu unsurlar, Türkiye’nin ekonomik sorunları, özellikle de yüksek enflasyon ile iç içe geçmiş durumda. Eylül ayında gerçekleşecek CHP kurultayı, yalnızca partinin değil, ülkenin geleceği açısından da kritik bir öneme sahip. Bu bağlamda, Türkiye’nin geleceği üzerine derin bir değerlendirme yapmak, hepimize düşen bir sorumluluktur.

Demokrasi ve hukuk devleti, bir ülkenin iç huzurunu ve uluslararası saygınlığını belirleyen en temel unsurlardır. Bu değerler, yalnızca seçimden seçime yada kurultay zamanlarında hatırlanan kavramlar olmamalıdır. Hukukun üstünlüğü, herkesin kanun önünde eşit olduğu, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu bir sistemi gerektirir. Ancak son yıllarda, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinin giderek aşındığını görmekteyiz. Yargı bağımsızlığının zedelendiği, basın özgürlüğünün kısıtlandığı, sivil toplumun baskı altına alındığı bir ortamda, demokrasiden söz etmek giderek zorlaşıyor.

Bu bağlamda, CHP’nin iç çekişmeleri ve liderlik mücadelesi, yalnızca CHP'nin kaderini değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini de yakından ilgilendiriyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun uzun süreli liderliği, birçok kesim tarafından sorgulandı. Özgür Özelin'in beklentiyi karşılayıp karışılamadığı ise CHP tabanında bir soru işareti.Haliyle CHP tabanında bir vizyon beklentisi var.Yeni vizyon beklentisi nasıl olmalıdır sorusuna buradan vereceğimiz bir cevap var elbette.Bu cevap olmaktan öte bir beklenti.Milletin beklentisi kurultayda CHP' Türkiye’nin yeniden bir hukuk devleti olma yolunda atacağı adımları tabanına ve halka iyi anlatabilmesidir.Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi isimler, parti içinde bir değişim rüzgarı estirmeye çalışıyor.Fakat Eylül ayında yapılacak CHP kurultayı, parti için olduğu kadar Türkiye ve Türkiye' nin geleceğine yönelik kritik bir dönemeçtir.

Kemal Kılıçdaroğlu, seçim yenilgisi sonrasında artan eleştirilerle karşı karşıya olmasına rağmen yola devam etmek istiyor, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel reformcu kanadının önde gelen isimleri olarak liderlik için mücadele ederken liderliklerini güçlendirmek istiyor. Özgür Özel bir adaylık partisi içinde yeni bir enerji yaratabilir mi bunu zaman gösterecek ancak bu durum 2028'e kadar bölünmelere de yol açabilir. Mansur Yavaş, farklı kanatlar arasında birleştirici bir figür olarak öne çıkıyor.

CHP içindeki bu durumunun yalnızca parti içi dengeleri değil, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşme sürecini de etkileyeceği ortadadır.

Jeopolitik Açıdan Kurultayın Önemi:

Hukuk devleti ve demokratik değerler, insan hakları ile doğrudan bağlantılıdır. Türkiye, insan hakları ihlalleri konusunda uluslararası alanda sıklıkla eleştirilmektedir. Bu eleştiriler, ülkenin jeopolitik konumunu da olumsuz etkiliyor. Stratejik bir bölgede yer alan Türkiye, hem doğu ile batı arasındaki köprü konumu hem de komşularıyla olan ilişkileri nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Ancak insan hakları ve demokrasi konusundaki sorunlar, Türkiye’nin bu avantajlarını zayıflatıyor. Batı dünyası ile ilişkilerde yaşanan gerilimler, ülkenin jeopolitik konumunu daha da zorlaştırıyor.

Bu noktada, enflasyonun da Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları karnesi ile doğrudan bağlantılı olduğunu unutmamalıyız. Yüksek enflasyon, halkın alım gücünü düşürüyor, yoksulluğu artırıyor ve toplumsal huzursuzluklara zemin hazırlıyor. Ekonomik kriz, toplumsal barışı tehdit eden bir unsur haline geliyor. Demokrasiye olan güvenin sarsıldığı, hukukun üstünlüğünün zayıfladığı bir ortamda, ekonomik sorunların çözümü de zorlaşıyor. Enflasyonla mücadele, yalnızca ekonomik önlemlerle değil, aynı zamanda demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerlerin güçlendirilmesiyle mümkün olacaktır.

Sonuç olarak, CHP kurultayı gibi siyasi gelişmeler, yalnızca bir partinin değil, tüm ülkenin geleceğini etkileyen süreçlerdir. Demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve ekonomi arasındaki bu karmaşık ilişkiyi doğru bir şekilde anlamak ve bu doğrultuda adımlar atmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Türkiye’nin jeopolitik konumunu koruyabilmesi, uluslararası alanda saygın bir ülke olarak varlığını sürdürebilmesi, bu temel değerlere ne kadar bağlı kalacağına bağlıdır. CHP kurultayı, bu doğrultuda bir dönüm noktası olabilir. Ancak bu sadece bir başlangıç olmalı; asıl mücadele, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti yolunda atacağı adımlarda yatmaktadır. Bizler, bu süreçte yalnızca birer izleyici değil, aktif birer katılımcı olmalıyız.Aksi takdirde parti içinde oligarsinin tunç kanunu galip gelecek, iktidarlar ise yozlaşmaya devam edecektir.