Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Bir sempatik kurnaz portresi: Selahattin Demirtaş






HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “HDP, PKK’nın uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir. PKK ile bir bağı yoktur. Bunu Türkiye kamuoyuna anlatabilmemiz gerekir” demiş.

Ne kadar sempatik sözler, sempatik siyasetçiden...

Tamam. Bana uyar. Anlatsın.

"PKK'lı gençler onurumuzdur, sahipleneceğiz" demişti.

Evlatlarımızı, analarımızı, babalarımızı ve bebeklerimizi katleden eli kanlı terör örgütünün cinayetlerinden “onur” çıkarmak nasıl bir düşmüşlük, nasıl bir cinnet halidir?

Ve bu cinayetleri, vahşilikleri “sahiplenmek” nasıl bir insanın insana ve hayata karşı küçültücü kurnazlığıdır?

Bunları söylemek “HDP, PKK, PKK da HDP demektir” anlamına gelmiyor mu?

“Bedenlerimiz ayrı, siyaset yapma biçimlerimiz ayrı olsa da biz tek yumurta ikizleriyiz” demek değil mi?

Anlatmaya buradan başlayabilir.

Sonra "PKK'lı cenazesine gitmeyen vekile soruşturma açarım" demişti.

Bu cümleden net olarak HDP'nin PKK’nın uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi olmadığını ve PKK ile bir bağı olmadığını anlıyoruz. Çok daha ilerisinde bir şey bu... Bu cümle HDP'nin PKK ile aşk düzeyinde “tapma boyutunda” bir ilişkisi olduğunu gösteriyor.

Zaten kendisi “Apo'nun heykelini dikeceğiz” de demişti. Demek heykelden kast ettiği Apo'nun putuymuş.

Anlatmaya buradan devam edebilir.

Dediğim gibi bana uyar.

Anlat bakalım Demirtaş.

Yazdığın kitaplarla Türkçeye yaptığın hizmetler için seni dinlemeye hazırız.

Hadi... Başla anlatmaya...

Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözünü de ezberle: “Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim bir parçamsınız ve ben de sizin.”

Seni onun kulaklarıyla, onun aklıyla dinleyeceğiz.

Sayın Ömer Lütfü Avşar'ın ifadesiyle “Türk aklıyla”.

Sana cevabımız da onun senin gibilere verdiği cevaplarla aynı olacak.





OTOMOBİLLER ÇİFT ŞERİT PARK ETTİYSE İŞLER YOLUNDA DEMEKTİR

Sokaklarda, caddelerde çift park sorunu yaşanıyor.

İki şerit otomobil park etmiş.

Bu "antisosyal” bir davranış.

İkinci şeride park eden sürücü trafiği engellediğini ve yanına park ettiği aracın oradan çıkamayacağını biliyor.

Peki bunu neden yapıyor? Hiçbir şeyi önemsemiyor, park etme kurallarına uymuyor, bir otopark bulup park ücreti ödemek istemiyor. Tembellik yapıyor bir yandan da.

Birbirimize karşı daha az anlayışlı hale geldik. Bu da park etme davranışımıza yansıyor.

Yukarıda anlattığım sorun ve bunun analizi trafik psikoloğu Gerard Tertoolen'e ait.

Sorunun yoğun olarak yaşandığı Avrupa şehri ise Rotterdam.





Bence şahane.

Güzel haber.

Biz Avrupa'ya benzeyelim derken Avrupa giderek bize benziyor.

Bana şahane, güzel haber dedirten şey de bu.

Belki de bu şekilde hiçbir şeyimizi değiştirmeden zaten Avrupa standartlarına uygun bir ülke oluvereceğiz.

Şahane ya!

Vallahi şahane!

Ben de artık aracımı kafama göre istediğim biçimde park edeceğim.

Amacım Avrupa Birliği'ne girmemize katkı sunmak.

Gerekirse bunun için trafik cezaları ile bedel ödemeye hazırım!





AH BU AK PARTİ YOK MU!

Almanya'da yılın başından bu yana ücretsiz gıda veren Tafel kuruluşlarından yardım alanların sayısı iki kat artmış.

Almanya'da yoksul sayısı 13,8 milyona ulaşmış.

Ah bu Ak Parti yok mu! Bunlar hep Ak Parti'nin işleri. Mahvettiler Almanya'yı!





ŞUNUN ŞURASINDA NE KALDI?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “İnsanların 12 saat, 14 saat zorla çalıştırıldığı günler geride kalmıştır. Muhtemelen 25 yıl sonra 6 veya daha az saat fiziki çalışmanın dışında uzaktan çalışmanın da olduğu çalışma biçimleri devreye girecek” demiş.

Heyecan yaptım ben şimdi.

Günde 6 saat çalışma. Şahane müjde.

Şunun şurasında 25 yıl kalmış.

Hadi inşallah.

Hadi hayırlısı.

Cumhuriyetimizin 125. yılına sağ salim çıkmaya bakalım biz.