Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

TESCİLLENEN İLK EŞCİNSEL EVLİLİK

Eşcinsellik "psikolojik bulaşıcı bir hastalıktır".

1960'ların Amerika'sında böyle görülüyor. Son derece tuhaf!

Bulaşıcı olduğu için sanırım psikiyatristler o yıllarda bu "hastaları" tedavi etmeyi kabul etmiyorlardır. Yani psikolojik bir hastalığın bulaşıcılığından nasıl korunulabilir ki?

Şu Amerikalılar enteresan insanlar.

1960'larda eşcinsellik "psikolojik bulaşıcı bir hastalık" olarak görülürken, 2004'te Massachusetts eşcinsel evliliği yasallaştıran ilk eyalet oldu. 26 Haziran 2015'te ise eşcinsel evlilik tüm eyaletlerde yasal bir hak olarak tanındı.

Nerdeeeeeennn nereyeeee!

Bizim Temel, işte tam da o yıllarda göçmen olarak yaşadığı Amerika'da göçmenlik bürosuna gitmiş.

Demiş ki: "Beni acilen sınır dışı edin. Hemen bir an önce."

Görevli de "Neden?" demiş. "Bu kadar acele sınır dışı edilme isteğinizin nedeni ne?"

Temel demiş ki: "Ben Amerika'ya geldiğimde eşcinsellik suçtu, sonra anlayışla karşılandı, derken eşcinsellik 3. cinsiyet olarak sayıldı, daha sonra eşcinsel evlilik yasal hale geldi, eşcinsel çiftler evlat edindi... Ben eşcinsellik zorunlu hale gelmeden acilen sınır dışı edilmek istiyorum."

Şaka bir yana herkesin cinsel kimliği kendine.

İster heteroseksüel olsun, ister lezbiyen olsun, ister gey olsun, ister biseksüel olsun, ister transseksüel olsun, ister androjen olsun, ister interseks olsun, ister alloseksüel olsun, ister queer olsun, ister aseksüel olsun ya da ne bileyim panseksüel veya poliseksüel yönelimleri olsun hatta heteroromantik olsun, demiseksüel olsun, dediğim gibi herkesin cinsel kimliği kendine (Bu arada saymayı unuttuğum ya da bilmediğim, duymadığım farklı kimlikler varsa muhatabı/muhatapları kusura bakmasınlar).

Dünyadaki bütün köfteler aşkına!

Bunları tek tek yazmak bir parça kolay da olsa "say hadi" deseler bir solukta sayılacak gibi değil.

LGBT Onur Yürüyüşü 28 Haziran'da gerçekleştiriliyor.

Tarih şu nedenle seçilmiş; Amerika'da eşcinsellere barlarda içki dahi verilmediği dönemde, birkaç bar gizli gizli eşcinsellere hizmet veriyor. Bu barlardan biri de Stonewall Inn. Polis bu barı 28 Haziran 1969'da basıyor. Polis baskını bir tür ayaklanmaya dönüşüyor. İşte bu ayaklanma bir onur mücadelesi olarak görülüyor. Tabii ki aynı zamanda bir milat da oluyor.

ABD başkanlarından Barack Obama'nın 2016 yılında Stonewall Inn barını restore ettirerek "ulusal anıt" statüsüne aldırdığını not edelim.

Haziran ayı eşcinseller için özel tarihleri içeriyor.

Bu tarihlerden biri de 8 Haziran 1901.

Marcela Gracia Ibeas ve Elisa Sánchez Loriga, İspanya'da evleniyorlar.



(Düğünden sonra Marcela ve Elisa)

İyi ama iki kadın bunu nasıl başarıyor?

Bu iki kadından biri "erkek kılığına" giriyor: Elisa.

Küçük bir oyunla kiliseyi de kandırarak evlenmeyi başarıyorlar.

Evlilik belgeleri Sicil Dairesi ve Kilise tarafından da iptal edilmemiş. Marcela ve Elisa, eşcinsel evliliğin öncüleri olarak görülüyor.

Büyük hikâye...

LGBT Onur Yürüyüşünün tarihsel sürecine dair "ekmek arası kültür" tadında bilgilendirme yapmak için bu yazıyı hazırladım.

Bizde ise eşcinsellere bakış dünyadaki gibi olmadı. Osmanlı'da seks işçisi olan eşcinseller esnaftan sayılır ve geçit törenlerinde padişahın önünden "gururla, onurla geçerlerdi." Sanat Güneşimiz Zeki Müren sesiyle, o özenli kıyafetleriyle hemen her eve konuk olmuştur.

Biz Türkler sahiden ruh asili bir milletiz.

Onur Yürüyüşü/Haftası ise ilk defa 1993 yılında gerçekleştirilmek istenmiş olsa da ancak AK Parti'nin Türkiye'de özgürlüklerin önünü açtığı ilk döneminde gerçekleşebilmiştir. İlk defa 2003 yılında... 14 yıldır da küçük, düşük profilli protestolara rağmen devam ediyor.

BİZDEKİ METOT İNGİLTERE'NİNKİNDEN DAHA SONUÇ ODAKLI



Dr. Javed Khan liderliğindeki bağımsız tütün incelemesi bir rapor hazırlamış ve İngiltere'de hükümetin 2030 yılına kadar "sigara içmeme" hedefi için bir teklifte bulunmuş. Dr. Khan'ın önerisi şöyle: "Hükümet gençlerin sigara içmeye başlamasını durdurmalı, bu yüzden kimse tütün ürünü alamayana kadar satış yaşını 18'den her yıl bir yıl arttırmayı öneriyorum."

Öneri enteresan ama 2030 yılına kadar kim öle kim kala.

Bence bizdeki gibi hemen her hafta sigara ve tütün ürünlerine kallavi zamlar yaparak hedeflerine daha kısa yoldan ulaşabilirler.

Sigara ve tütün ürünlerinin fiyatlarını kimse alamayacak kadar yükseltmek, hatta bunu "Bir paket sigara alacağına bir otomobil al" noktasına kadar ivedi olarak getirmek şahane olmaz mı?

Çözüm budur.

Ben uyandırayım da! Gerisi onlara kalmış.

SON ETÇİLLER

Southampton Üniversitesi'nden bilim adamları ve İngiliz "dinozor avcısı" Nick Chase, güneydeki bir ada olan Wight Adası yakınlarında Avrupa'da dolaşan en büyük yırtıcılardan birinin kalıntılarını keşfetmiş. On metre uzunluğunda, iki ayak üzerinde yürüyen, timsah benzeri bir kafaya sahip Avrupa'daki son etçil dinozor.



(Bulunan kemikler ve dinozorun vücudunda nerede oldukları. Görüntü Southampton Üniversitesi)

Düşündüm de... Et fiyatları çılgın yükselişini devam ettirirse, bizler de Türkiye'nin son etçilleri olabiliriz.