Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Almanya'nın doğusu, faşizm sorunu ve ikinci sınıf vatandaşlık

Bugün, 32 yıl önce Alman Demokratik Cumhuriyeti toprakları Almanya Federal Cumhuriyeti'ne katıldı. Berlin Duvarı yıkıldı ama doğu-batı arasında psikolojik ve ekonomik gerekçelerden müteşekkil modern duvarlar yükseliyor bugünlerde. Bu yeni duvarlar daha güçlü ve daha yüksek. 

Sosyal araştırmalar, Doğu Almanya'da, siyasete ve devlete olan güvenin giderek azaldığına işaret ediyor. Buna ek olarak, Almanya’nın doğusunda ortaya çıkan faşizm bataklığının giderek büyüdüğü ve batıya doğru yayıldığına dair güçlü emareler bulunuyor. Demokrasi, vatandaşla karşılıklı olarak tesis edilen güven üzerinde yükselen bir yönetim şeklidir. Bahse konu bu "güven"in Doğu Almanya'da tükenme noktasına doğru gerilediği uzun zamandır bilinen bir sosyolojik fenomen. Bu bağlamda, koronavirüs salgını sırasında alınan önlemlere ve şimdi de enerji krizi nedeniyle yaşanan hayat pahalılığına yönelik protesto gösterilerinin en ateşlisinin hep Doğu Almanya eyaletlerinde organize edildiğini göz ardı etmemek gerekiyor.  

Genellikle sosyal araştırmaların sonuçlarına yer verilen Germany Monitor'de yer alan son hükümetin yıllık raporu da bu durumu doğruluyor. Buna göre, Doğu Almanların sadece yüzde 39'u ülkede demokrasinin işleyişinden memnun. Batıda ise bu oran yüzde 60'a kadar yükseliyor. Doğu'da halkın sadece yaklaşık yüzde 32'si ülkenin refahı için politikacıların önemli olduğuna inanırken batıda vatandaşın yüzde 42'si "politikacılar önemli" diyor. Daha önemli bir veri, Doğu'daki insanların neredeyse tümü yaşam koşullarının Batı'dakinden daha kötü olduğunu ifade ediyor. Raporun sonuç bölümünde, "Politikaya yönelik tutumları; kişinin kendi sosyal durumu, sosyal statüsü ve aynı zamanda yaşadığı yerin bölgesel özellikleri beliriyor" deniliyor. Buna rağmen başka araştırmalar, Doğu ve Batı'daki yaşam koşullarının yavaş yavaş eşitlendiğini gösteriyor. Öyle görünüyor ki yaşam koşulları yoksullukta eşitleniyor. 

Bana göre, demokrasiye olan güven eksikliği ve ekonomik bozulma, batı ile doğu arasındaki duygusal engelleri tahkim ediyor ve bu engellerin daha da belirginleşmesine neden oluyor. Doğu Almanların bütünleşmiş Almanya içerisinde kendilerini "ikinci sınıf" vatandaş olarak hissettikleri bir sır değil. İki Almanya'nın birleşmesinin ardından doğuda yaşanan sevincin yerini zamanla giderek büyüyen refah düzeyi arasındaki uçurumun yarattığı hayâl kırıklığı almış durumda. Örneğin, doğu eyaletlerindeki ücretler batıya nazaran hâlâ düşük. Almanya’nın en büyük 500 şirketinden sadece 36’sı Doğu Almanya topraklarında bulunuyor. Bunların yanı sıra Doğu Alman sanayisi birleşmeyle birlikte yıkıldı. Ülkenin en önemli üretim merkezleri Batı Alman kapitalizmi tarafından yok edildi. Bu, Doğu Almanya’nın yetişmiş ve entelektüel kuşağının yaşadıkları yeri terk etmesiyle sonuçlandı. Böylece doğu eyaletlerinde politika yapma işi daha muhafazakâr ve milliyetçi “ihtiyarlara” kaldı.

Özellikle hoşnutsuz ve dışlandığını düşünen kişilerin topluma duydukları güvensizlik salt onlar için hayatı zorlaştırmıyor, demokrasiyi de tehlikeye atıyor. Yukarıda detaylarına değindiğim raporda doğudaki Almanlara ilişkin şu çarpıcı tespit yer alıyor: "Siyasi iletişim yoluyla onlara tekrar ulaşmak ve demokrasiyi güçlendirmek için Almanya'nın her yerinde eşit yaşam koşulları hedefine yeniden, daha fazla dikkat edilmelidir." Bunun için ilk etapta güçlü bir sivil toplum yapısı oluşturulması, yüksek asgari ücret ve ulusal gelirin eşit pay edilmesi gerekiyor. 

Bununla birlikte birleşmenin ardından Doğu’nun tüm kültürel birikimi neredeyse yok edildi ve Batı’nın kültürel kodları dayatıldı. Hatta bazı Doğu Alman eğitim kurumları tarafından verilen diplomalar geçersiz sayıldı ve sahiplerinin yeniden eğitim almaları talep edildi. Doğu Alman akademik camiası işsiz bırakıldı. Bu tip durumlar saymakla bitmez. Kısaca, onlarca yıllık sosyalist birikim bütünüyle yok edilmek istendi. Bu yaşananlar, Doğu Almanlarda nefret, öfke ve dikkate alınma eksenlerinde yükselen bir “aşağılık kompleksi”nin ortaya çıkmasına neden oldu.

Almanya Demokratik Cumhuriyeti Başbakanı Otto Grothewohl’un, Nazilerin 58 bin kişiyi katlettiği Buchenwald Toplama Kampı’nın 1958 yılında bir anıt olarak yeniden açılması nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada sarf ettiği, “Hitler faşizmi, 1945’te askeri olarak yenilgiye uğratıldı; fakat yalnızca Almanya’nın bir bölümünde, Doğu Almanya Cumhuriyeti’nde, köklerine varana değin yok edildi” cümlesi üzerinde maalesef bugün Nazilerin ardılı olarak niteleyebileceğimiz neofaşist politikacılar arsızca tepiniyor.