Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
123456789
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
123456789

İtalya: Avrupa'da 77 yıl sonra Nazi iktidarı

Avrupa'da, 2. Dünya Savaşı'nın ardından nazizm/faşizm ilk iktidar deneyimine büyük bir heyecanla başlıyor. Neonazi İtalya'nın Kardeşleri'nin lideri Giorgia Meloni ve faşist kabinesi, geçtiğimiz Cumartesi günü yemin ederek göreve başladı. İtalya fiilen bugünden itibaren faşist diktatör Benito Mussolini'nin mirasçıları tarafından yönetilecek. 

İtalyan faşistler, bu seçim başarısıyla Roma'ya Yürüyüş'ün (Marcia su Roma), 100. yılını yeni bir iktidarla taçlandırmış oldular. 28 Ekim 1922 tarihinde İtalya'da Benito Mussolini önderliğinde Kara Gömlekliler'in Napoli'den başkent Roma'ya düzenlediği yürüyüşün sonunda Ulusal Faşist Parti, İtalya'da iktidarı ele geçirmişti. İtalya'da birçok siyaset uzmanı şimdi bu "tesadüf"e dikkat çekiyor. Buna Meloni'nin bastırmasıyla seçilen Yeni Senato Başkanı'nın isminin "Benito" olmasını da eklemek gerekiyor. İtalyan demokrasisi tam bir rövanş testine tabi tutuluyor. 

Şu sıralar, İtalyanlar -utançtan yüzleri kızardığından olacak- Meloni'nin faşist gündemi ile 1930'ların faşistlerinin gündemi arasında fark olduğunu savunuyorlar ateşli bir şekilde. Ancak söylemek gerekiyor ki ülkeye faşist karanlık çökmüş durumda ve bu da yeni yeni "canavarların" ortaya çıkmasına neden olacaktır. Faşist Mussolini nostaljisiyle avutulan İtalyanlara "Faşizm ülkenize ne kattı" diye sorun, "Pontine Bataklıkları'nı kuruttu bir de tren yollarını modernize etti" cümlesinden başka söyleyecek bir şey bulamazlar. Mussolini hakkında pompalanan efsanelerin tamamı mitolojik ögelerle bezenmiş yalan sarmalından başka bir şey değildir. 

Birçok İtalyan kendilerini avutmak için Meloni'nin 1920'lerin, 1930'ların soy sop faşizminden uzakta olduğunu söylüyorlar sık sık. Bunu Avrupalı diğer politikacılardan da duyuyoruz en çok da faşist yancısı muhafazakârlardan. O zaman biz de Meloni'nin her fırsatta bağıra bağıra "İtalyanım, hristiyanım" diye yaptığı kimlik atarlanmalarını görmezden gelelim. Avrupa merkez siyasetinin aklıevvelleri, antifaşist karakterli insanları yıllarca "aman neonazileri görmezden gelelim, önemsiyormuş gibi görünmeyelim. Nasıl olsa küçük bir grup. Yok olur giderler" diye baskıladılar. Şimdi kitlelerin desteğiyle iktidara yürüyor faşistler. 

İtalyan sosyalist düşünür Antonio Gramsci, "Faşistlerin Roma Yürüyüşü üzerine" adlı makalesinde, "Eğer bu yeni aşamada Komünist Parti’nin Merkez Komitesi, İtalyan toplumunun gerçekliğini kavrayıp faşist darbenin yarattığı çelişkileri derinleştirebilecek bir taktik geliştirebilirse -ki uluslararası komünist hareketin tecrübelerini hesaba katarsak bu konuda muhtemelen başarılı olacaklardır- proletarya Şubat 1920’deki başarısız fabrika işgalleri örgütlenmesinin ardından kaybettiği tarihsel mevziyi çok yakında yeniden kazanacaktır" diye yazmış. Sol açısından bakıldığında o zaman bu zaman pek de bir şey değişmediğini görüyoruz yani 'toplumun gerçekliğini" kavramaya ilişkin olarak. Avrupa'da, doğal tabanı olan emekçileri dahi örgütleme başarısı gösterememiş ve faşistlere kaptırmış bir sol yapıdan bahsediyoruz. Bu bağlamda, İtalyan Partido Democratico'nun (sosyal demokrat-merkez sol) insan hakları ve işçi hakları konusundaki zayıf sicilinin karşılığında iktidardan giderek uzaklaştığını ve eridiğini görüyoruz. 

Özetle, Avrupalılar, özgürlüğün ve demokrasinin kendilerine ağır geldiği sonucuna varmış olacaklar ki medeniyeti dışlayan, ırkçı, barut ve kan peşinde koşan siyasi mahfilleri birbiri ardına iktidara taşıyorlar. Klan-kabile yaşam tarzının insanoğlunun medeni mirasının en vahşi ve en tehlikeli tarafı olduğunu düşünüyorum. "2. Dünya Savaşı sırasında Hitler ya da Mussolini tarafından milyonlarca masum neden katledildi?" Bu soruyu, genel hatlarıyla "faşizmin oluşturmaya çalıştığı etnik anlamda homojen olması istenen klanlara uyumsuz oldukları için" şeklinde yanıtlayabiliriz. Şimdi o klan anlayışının "harika" olduğunu savunan insan düşmanı neonazilere yeniden iktidar olma şansı veriliyor. Bundan ne bekleniyor anlamış değilim. Dünya savaşı çıkararak Avrupa'nın yerle bir olmasına ve milyonlarca insanının ölmesine neden olan faşistlerin torunlarının daha müreffeh ülkeler yaratacağına inanmak aptallıktan da öte bir durum olsa gerek.