Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Bir Afrika Hikayesi

Merhaba,

Bu hafta finanstan biraz ayrılalım istedim. Her ne kadar biz finansı bıraksak ta o bizi bırakmaz ama kısa bir parantez açalım o zaman.

Bu yılbaşında arkadaşlarla Güney Afrika’ya gitme konusunda planlama yaptık. Sebebi bir arkadaşımızın G. Afrikalı biri ile evlenecek olması bizim de hem kilise hem de köy düğününde kendisine eşlik etmek istememiz idi.

Hemen hazırlıklara başladık. Tabii ki ilk hazırlık uçak bileti konusunda oldu. Çünkü ne kadar erken alırsak o kadar uygun fiyata seyahat edebileceğimiz düşüncesi vardı. Eylülün son haftası düğün tarihi olduğu için 22 Eylül olarak gidiş tarihini belirledik. Biletleri gidiş dönüş olarak 19.000 TL’ye nisan ayında aldık.

Bu arada benim pasaportun süresi ekim ayında dolacağından öncesinde yeni pasaporta başvuru yapmam gerektiğinden ağustos ayı başında pasaport için başvuruda bulundum. Normal koşullarda başvurudan sonra 1 hafta içinde pasaportun elimize ulaştığı bilgisi vardı.

En önemli iki adım atıldıktan sonra artık gidilecek yerde kalınacak yerlerin belirlenmesi, katılınacak turların saptanması, ülke içi seyahat için gerekli uçak biletlerinin organizasyonu ve tüm bunların ödemelerinin yapılması çalışmalarına hızlıca başladık ve kısa sürede tamamladık. Uçak biletine ödediğimiz tutardan biraz daha fazla planlanan diğer faaliyetlerin bedelleri tuttu (Bu bilgi ilerleyen aşamalarda gerekli olacağından verildi).

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra eylül ayı başında Nüfus ve Vatandaşlık İşleri’nden cep telefonuma bir mesaj geldi. Mesajda yeşil pasaportun çıkarılmasının zaman alacağı, mevcut pasaportun süre uzatımı işleminin yapılabileceği bunun için de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri’ne başvurmam gerektiği bilgisi vardı. Hemen harekete geçip bizzat kuruma gittim. Numara aldım, sıraya girdim, konuyu izah edip sürecin nasıl işleyeceğini sordum. Mevcut pasaportun süre uzatımı işlemi için yeni randevu almam gerektiğini belirttiler. İnternetten randevuyu 6 Eylül’e aldım. Randevu günü ve saatinde kuruma gidip sıraya girdim, işlem sırası bana geldiğinde mevcut pasaportumu verdim ve pasaportumun içine 5 yıllık süre uzatımı damgası basıldı. Önceki pasaport başvurumla ilgili olarak da şunu söylediler: “Süre uzatımı mevcut pasaportta 5 yıl, yeni pasaportunuz da 10 yıllık olacak. Önümüzdeki 5 yılda çift pasaport kullanabilirsiniz, ikisi de geçerli”.

Artık gönül rahatlığı ile son hazırlıkları tamamlayabilirdim. Nitekim öyle yaptım.

Beklenen gün geldi. 22 Eylül saat 19.00’da havaalanına gitmek üzere yola çıktık. Esenboğa Havaalanı'na girdik, check in bankosunda sıraya girdik. Sıra geldiğinde 3 arkadaş pasaportlarımızı uzattık (2 bordo 1 yeşil pasaport). Bankodaki görevli pasaportları aldı. İlk sözü yeşil pasaportun G. Afrika için vizeye ihtiyacı olduğu, vize olmadığı için yolculuğa çıkamayacağım oldu. Tabii ki bunun imkansız olduğunu, 10 günlük bir seyahat ve yeşil pasaport için vize gerekliliğinin olamayacağını, nitekim bizden 1 hafta önce G. Afrika’ya seyahat eden müstakbel gelinin annesinin de yeşil pasaportlu olduğunu ve seyahatte hiçbir sorun çıkmadığı bilgisini verdik. Bankodaki görevli birkaç telefon sonrasında “Evet, vizeye ihtiyaç yokmuş" dedi. İşlemlere devam etmeye başladı. Valizleri teslim ettik tam son aşamada banko görevlisi bu sefer “Dediğim gibi yeşil pasaportlu yolcu yolculuğa çıkamaz, çünkü pasaportunda süre uzatımı var. G. Afrika süre uzatımlı pasaportla girişlere izin vermiyor” dedi. Valizimi iade ettiler diğer 2 arkadaşımın bileti teslim edildi. Onlar uçağa binmek üzere iç salona gittiler. Bense elimde valiz ve pasaport şaşkın vaziyette ne yapacağımı bilemez durumda kaldım. Seyahatten vazgeçsem uçak bileti dışında gidilecek yerde yapılan peşin ödemeler ciddi rakam tutuyor, kafamda deli sorular, yarım saat ne yapabilirim diye düşündüm. Tabii bir taraftan da uçuş saati yaklaşıyor, elimdeki biletler konusunda ne yapacağıma karar vermem için de çok kısa zamanım var. Bir arkadaşımı arayıp akıl almaya çalıştım. Bilet satışa gidip durumu anlattım, alternatiflerim ne olabilir diye sordum.

Sonuçta önümde 2 yol vardı: 1- Bileti iptal ettirip, pasaportla ilgili sorunu çözebilirsem yeni bilet almak. Bu durumda yeni bilet fiyatının 35.000 TL olduğunu öğrendim. 2- Gidiş biletini zaman kaybetmeden açığa alıp, dönüşe dokunmamak, pasaportu hallettikten sonra uygun tarihte gitmek. Bu durumda da sadece gidiş bileti için 12.000 TL fark çıktı. Aynı zamanda ilave olarak da gidiş uçağına bilinçli(!) olarak binmemem sebebiyle “no show” cezası olarak 2.131 TL ceza ödemek.

Hızlıca karar vermem gerekiyordu. 2. alternatifi tercih edip gidiş biletini açığa aldım. Bu sırada daha önce başvurusunu yaptığım pasaportun hızlı olarak alımı konusunda bir çözüm var mı sorusunun yanıtını internetten araştırmaya başladım. Rastladığım bilgi şu idi: Belirli tarihte yurt dışına çıkış gerekçesi olanlar için pasaport basım sürecinde hızlandırma yapılabildiği, bunun için Demetevler Lalegül Mahallesindeki Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü binasına sabah 05.00 civarı gidip, isim yazdırmam, sıraya girmem gerektiği idi.

Artık o gün yapacak bir şey kalmadığı için valizim ve ben evin yolunu tuttuk. Gece, saati sabah 05.00’e kurup, uyur uyanık geceyi geçirdim. Sabah 5.00'te kalktığımda doğal olarak her taraf karanlıktı. Arabaya binip Lalegül’e gittim. Saat 05.20, binanın çevresinde kimseler yok. Hava zifiri karanlık. Ne yapacağımı bilemez bir vaziyette binanın bahçesinde sağa sola yürürken gece nöbetinden çıkan bir şoföre rastladım. Elimi kaldırıp arabasını durdurdum ve pasaport için isim yazdırmaya geldiğimi söyledim. Bana binanın arka tarafına gitmem gerektiğini belirtti. Bina büyük, bahçe büyük, dolayısı ile büyük bahçeyi dolaşıp binanın arkasına gitmek epeyce zaman alacağı için park ettiğim yerden arabayı alıp, arabayla binanın arka tarafına geçtim. Mesafe yaklaşık 1,5 km civarında (Bu bilgi de ilerleyen zamanda gerekli olacak).

Hava hâlâ karanlık, arka tarafa geldiğimde bir kamyonet ve birkaç kişinin orada olduğunu gördüm. Arabayı park edip hemen yanlarına gittim. Gider gitmez bana “Pasaport mu?” diye sordular ve bina bahçe duvarının üzerinde bulunan ve uçmaması için üzerine taş konulmuş bir kâğıt parçasını işaret ederek adımı listeye yazmamı söylediler. Nihayet isim yazılacak listeyi bulmuştum. Listeye baktığımda benden önce 6 kişinin isim yazdığını gördüm. 7. sıraya adımı yazmanın huzuru içinde park halindeki arabamın içine geçip oturdum, hava karanlık ve soğuktu, saat sabah 06.00’yı gösteriyordu. Bu arada kamyonetin arkasında simit ve termosta çay satan kişi bana çay isteyip istemediğimi sordu. Ne kadar süre ile orada kalacağımı bilememenin tereddüdü içinde “Henüz çay ve simit için erken, biraz sonra” dedim.

Bu arada yeni kişiler gelmeye ve isimlerini üstünde taş olan duvarın üzerindeki kâğıda yazmaya devam ettiler. Saat 08.00 civarı bahçe kapısında bir hareket oldu. Bir memur geldi, isim yazılı kâğıdı eline alarak isimlerimizi okumaya ve sıraya girmemizi istemeye başladı. Yaklaşık 50 kişi olmuştuk. Sıraya girdik ve beklemeye burada devam ettik. Saat 08.45, bahçe içi danışma kulübesinin içinde 2 kişi belirdi ve sırayla gelmemizi istedi. Bu arada bir taraftan da yeni kişiler gelmeye ve sıraya girmeye devam ediyordu. Önümdeki kişiler kulübedeki memura isimlerini söylüyor, yurt dışına çıkış gerekçelerini belirtiyor ve memurun bilgisayarda bir şeyler yapmasından sonra “Saat 11.00’de Lalegül Postanesi’ne gidin pasaportunuzu alın” bilgisini alarak memnuniyetle ayrılıyorlardı.

Sıra bana geldi. Durumumu izah ettim. Elimde bilet havaalanından geri döndüğümü, süre uzatımlı pasaportumun işe yaramadığını, daha önce başvurusunu yaptığım pasaportumun basım sürecinin hızlandırılmasını talep ettiğimi belittim. Memur bilgisayara adımı girdi ve “İsminiz gri listede, işlem yapamıyorum. Lütfen kenara çekilin biraz bekleyin, içeriye yapılabilecek bir şey olup olmadığını biraz sonra soracağım, henüz kimse gelmedi” dedi. Büyük bir metanetle kenara çekildim. Beklemeye başladım. Bu arada benim gibi birkaç kişi daha sıradan çıkarılarak beklemeleri söylendi. Giderek sayımız artıyordu. Almanya, Hırvatistan vb. farklı ülkelere ait yolculuğu olan ama havaalanından dönen kişilerdi.

Saat 09.30’u gösterdiğinde bir cesaretle memura yanaşıp, herhangi bir gelişme olup olmadığını sordum. Beklemeye devam etmemiz istenildi. Saat ilerliyordu. Artık 11.00’de hazırlanacak ve dağıtılacak pasaportlar listesine yetişmemiz olanaksızlaşmaya başlamıştı. Saat 10.00’u gösterdiğinde aynı sorundan muzdarip ekip arkadaşlarımdan birine (O da Almanya’ya kızının doğumuna gidecekti ve bir gece önce süre uzatımlı pasaportu yüzünden havaalanından geri çevrilmişti) “Bu sefer de siz sorar mısınız gelişme var mı?” dedim. Sorduk. Bir bilgi alamadıklarını, binanın ön tarafına gidip, Halkla İlişkiler Birimi’ndeki yetkiliye durumumuzu izah etmemiz gerektiğini belirtti.

O uzun yolu bahçe duvarının kenarından yürüyerek kat ettik ve binanın ön tarafına giderek, Halkla İlişkiler Birimi'nin olduğu bölüme girdik. İlgili birimde henüz kimse yoktu. 7 kişi bir arada beklemeye başladık. Yaklaşık yarım saat sonra bir memur camlı bölmenin içinde göründü. Biraz sonra teker teker gelin ifadesi ile bizi çağırdı. Yanına giderek durumu izah ettik. Yanıtı şu oldu: “Bu konunun Halkla İlişkiler Birimi ile hiçbir ilgisi yok, benim yapabileceğim bir şey yok, gidin dilekçe verin” dedi. Bizim dilekçe verecek zamanımızın olmadığını, zamana karşı yarıştığımızı, sorunumuzu çözebilecek doğru adresin neresi olabileceği konusunda yardımlarını beklediğimizi söylememize rağmen başarısız olduk ve camlı bölmenin dışına çıkarak danışmanın önünde durumumuzu müzakere etmeye başladık.

Danışmadaki görevliye durumumuzu izah edip yardım istedik. “Ben konuyu bilmiyorum, bir şey yapamam” diyerek, binanın arkasındaki yere gitmemizi istedi. Zaten oradan geldiğimizi, sorunumuzun çözülemediğini belirttik. Israrlı konuşmalarımız sonucunda “Pasaport şubesinden Leyla Hanım'ı arayıp sorarım” dedi. Telefonla konuştu ve kısa süre sonra binanın içinden biri geldi. Kendini tanıttı, derdimizi dinledi. Biraz üzüntülü bir ifadeyle "Aslında birçok ülke süre uzatımını kabul ediyor, nasıl oldu da sizi geri çevirdiler?” dedi. Sonrasında “Bir saniye müdürümle konuşacağım” diyerek telefona yöneldi. Devamında ismimizin neden ekranda gri listede çıktığını ve işlem yapılamadığı konusu açıklığa kavuştu. Süre uzatımı yapılan pasaportlar gri listeye alınıyormuş. Böyle olunca da işlem yapılamıyormuş, isimlerimizin gri listeden çıkarılmasını da pasaport birimi (Leyla Hanım'ın birimi) yapıyormuş. Bize “Siz binanın arkasına gidin, biz ekranda gerekli düzeltmeyi yapacağız” dedi.

Aynı uzun ve meşakkatli yolu güruh halinde ve umutsuzluk içinde tekrar kat ederek binanın arka tarafına doğru yol almaya başladık. Saat 11.30 olmuştu.

Binanın arka tarafına ulaştık, sabahki memura tekrar isimlerimizi belirttik ve pasaport talebimiz için ekrandan giriş yapmasını istedik. Ekranın düzelmediğini ve beklememiz gerektiğini belirtti. Beklemek bizim işimiz diyerek beklemeye devam ettik. Bir süre sonra tekrar bir atakla girişimde bulunduk. Nihayet bu sefer isimlerimiz ekranda görüldü ve pasaport talebimiz için giriş yapıldı. Saat 16.00’da Lalegül Postanesi’nden pasaportlarımızı alabileceğimiz belirtildi. Artık yeni takım arkadaşlarımdan ayrılma ve sonrasını planlama zamanı gelmişti.

Şimdi karar vermem gereken, gidiş biletinin zamanlaması idi. Bileti o günün akşamına mı (günlerden cuma) yoksa pasaportun o güne yetişmeme ihtimaline karşılık pazartesi gününe mi alınacağı sorusunun yanıtlanmasına gelmişti. Diğer bir kötü ihtimal ise yeni bir sorunun çıkması ve pasaportun çıkmama ihtimali idi. Bu durumda elime pasaportu almadan bileti alırsam bileti tekrar iptal etmem / açığa almam gerekeceği idi. Durum oldukça karmaşık ve puslu idi. Çünkü pasaportu saat 16.00'da olur da alır isem sonrasında o gün akşamı için hiç bilet bulamama ihtimalim vardı. Bu arada toplam seyahat süremiz 10 gün olup, 1 günü zaten gitmiş idi.

En kötü karar kararsızlıktan iyidir bakış açısı ile doğrudan THY bilet satış ofisinin yolunu tuttum. Bilet satış ofisine gidip, sıraya girip durumumu izah ederek o gün (cuma) akşamı için gidiş bileti istediğimi belirttim. Satış ofisindeki eleman neden bu durumun olduğunu sorduğunda son 24 saatlik maceramı en ince detayları ile anlattım. Satış elemanı dinledi, durdu, biraz rengi attı ve "Ama önümüzdeki hafta içi annemler Amerika’ya gidecekler, onların da pasaportları sizin gibi süre uzatımlı, ne yani şimdi onlarda mı havaalanından geri dönecekler, olamaz” diyerek hemen telefona sarıldı, eşine durumu anlattı ve hızlı pasaport için süreç konusunda planlama yapmaya başladı. İki kişinin daha canının yanmasının ve büyük şoku yaşamasını engellemenin bir nebze rahatlığı içinde yeni biletimi alarak ofisten çıktım.

Pasaportla buluşmaya 2 saatim kalmıştı. Lalegül Postanesi ana cadde üzerinde, arabayı park etmek mümkün değil, zaman az. "Ne yapacağım?" sorusunun yanıtına hızlıca cevap verdim. Ağabeyim vardı. Ne zaman istesem, başım sıkışsa Hızır gibi yetişir. Hemen telefona sarıldım, sıkıntımı söyledim, beni Lalegül’e götürüp uygun bir yerde bekleyip bekleyemeyeceğini sonrasında da evden valizimi alıp havaalanına bırakması konusundaki dileklerimi biraz mahcup, biraz yorgun bir sesle istedim. Yanıt tabii ki olumlu geldi.

Kısa süre sonra gelen ağabeyimin arabasına binerek Lalegül’ün yolunu tuttuk.

Saat 15.45. Az kaldı, bekle dedim kendi kendime. Postanenin önünde yaklaşık 200-250 kişilik grup vardı. Ben de dahil oldum. Saat 16.00. Hiçbir hareket yok. Saat 16.15. Çevremdekilerin telefonlarından mesaj sesleri gelmeye başladı. Sonra konuşmalara şahit oldum. Gelen mesaj “Pasaportunuz hazırlanmaya başladı” bilgisini içeriyordu. Bekleyişe bir kat daha heyecan ilave olmuştu. Çünkü bana gelen bir mesaj yoktu. Aklımda bin bir soru beklemeye devam. Saat 16.30’u gösterdiğinde beklenen mesaj telefonuma geldi. Biraz rahatlamış olmakla birlikte hâlâ elimde fiziken pasaportun olmamasının huzursuzluğunu hissetmeye devam ediyordum.

Biraz sonra postanenin kapısı açıldı, 4 memur çıktı ve biri şunu söyledi: “Pasaportlar karşı binadan gelecek. Pasaportları getiren aracın yolda lastiği patlamış, şimdi arkadaşlar yayan pasaportları almaya gidecekler, biraz daha bekleyeceksiniz”. İşte o an Aziz Nesin’i rahmetle anmak şart olmuştu.

Aradan 15-20 dakika geçti, ellerinde karton kutularla 4 kişi geldi ve postanenin içine girdiler. Sonrasında isimlerin okunması ve pasaportların teslimi kalmıştı.

Saat 16.50 civarı elimde pasaport evimin yolunu tuttum. Valizimi alıp havaalanına doğru yöneldim. Yeni pasaportumu bilet bankosuna uzatıp biletimi talep ettim. Kaderin garip cilvesi bankoda bir önceki gün de olan görevli vardı. Bana baktı ve “Siz dün geri dönen yolcusunuz, pasaportunuz hayırlı olsun” dedi.

Her şeye rağmen teşekkür ederek yolculuğuma başladım.

Sağlıkla kalın, mutlu kalın. . .

“Başarının sırlarından biri, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir.”

Anonim