Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Hoş Geldin Disponibilite, Hem de Yeni Yüzüyle...

Geçtiğimiz günlerde bankalara yönelik çeşitli durumlarda Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) alma yükümlülüğü konusunda düzenleme yapıldı.

Adını açıkça koyalım: Bu tür düzenlemelerin genel adı disponibilite uygulamasıdır.

Disponibilite: Bankaların topladığı yabancı kaynaklar için belirli oranda nakit ya da menkul kıymet (genellikle DİBS) bulundurma zorunluluğudur.

Disponibilite uygulaması ülkemizde 1936’dan beri var. Tabii bir de zorunlu karşılık uygulaması var. Ancak bunun detayına bu yazıda girmeyeceğiz. Çünkü zorunlu karşılıkta genel uygulamanın dışına çıkan bir durum yok. Ancak yazının devamındaki örneklerde konunun bütünlüğünü sağlamak açısından mecburen zorunlu karşılık da hesaplamaya girecek.

Disponibiliteye ilişkin son uygulama değişikliği 2002 tarihinde yapılarak oranlar değiştirilmişti. Bu değişikliğe göre, bankaların topladıkları yabancı kaynak için (repo ve bazı yabancı kaynaklar hariç) TL borçları için %4, YP borçları için %1 oranında DİBS alma ve sürekli bulundurma zorunluluğu getirilmişti. Daha öncesinde mevduat için daha düşük, mevduat dışı diğer yabancı kaynaklar için %14’ler seviyesine ulaşan disponibilite uygulaması vardı.

2005 yılında disponibilite kaldırılmadan önce bankaların bu durumdan etkilenmeleri nasıldı? Şimdi bunu konuşalım.

Örneğin bir banka 1.000 TL mevduat topladı. Bu mevduatın 60 TL’sini (TL için zorunlu karşılık oranı %6) TC Merkez Bankası’ndaki hesabına zorunlu karşılık olarak nakit yatıracak. Ayrıca disponibl değer olarak 40 TL’lik DİBS alacaktı (devlete borç verecek). Elinde kalan 900 TL’yi ise kredi olarak kullandırabilecekti.

Eğer banka 1.000 $ mevduat toplamış ise, 110 $ (YP için zorunlu karşılık oranı %11) TCMB’deki hesabına zorunlu karşılık olarak yatıracak, 100 $’lık disponibl değer yani DİBS alacak, kalan 790 $’ı da kredi olarak kullandırabilecekti.

Görüldüğü üzere gerek zorunlu karşılık gerekse disponibilite uygulaması bankaların kaynak maliyetini ve aynı zamanda da likiditesini olumsuz etkileyen uygulamalardır.

Türkiye’nin AB’ye uyum çalışmaları kapsamında çeşitli konularda yaptığı düzenlemelerin bir parçası olarak 2005 yılında yeni Bankacılık Kanunu’nun devreye girdiği dönemde disponibilite uygulamasına da son verilmişti. 16 Kasım 2005 tarihinde TMCB disponibilite uygulamasını kaldırdı, gerekçe olarak da “AB Komisyonu’nun 2005 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda, bankaların Merkez Bankası’nda zorunlu olarak DİBS bulundurması uygulamasının 'kamunun finansal kuruluşlara imtiyazlı erişiminin* engellenmesi' ilkesine aykırılık teşkil ettiğini belirterek, işlevini zaten yitirmiş disponibilite düzenlemesinin kaldırılmasıyla, bankaların Merkez Bankası’nda DİBS tutma zorunluluğunun sona erdirildiğini, AB’ye uyum konusunda da önemli bir adım atıldığını” ifade etti.

Aslında her ne kadar AB’ye uyum kapsamında zorunlu DİBS alımı uygulaması olan disponibilite uygulamasının kaldırıldığı belirtilse de arka planda 2003 yılında uygulamaya konulan “Piyasa Yapıcılığı” sisteminin DİBS piyasasına ilişkin getirdiği rahatlığı gözden kaçırmamak gerekir. Önümüzdeki haftanın konusu “Piyasa Yapıcılığı” uygulaması olacağından bu konuya şimdilik girmiyorum.

Peki, şimdiki durumda ne oldu? Yani otorite bankalara ne diyor basitçe örneklendirelim:

Bankanın mevcutta 15.000 TL’lik TL mevduat, 500 $’lık da döviz mevduat hesabı olduğunu varsayalım. Gün sonunda bankanın toplam mevduatının TL karşılığı: 15.000 TL + 9.000 TL (1 $=18 TL varsayımı ile 500 $ x 18). Bu durumda YP mevduatın toplam mevduat içindeki payı %37,5 olduğu için (9.000 / 24.000) banka 9.000 x 0,05= 450 TL’lik (YP/Toplam mevduatta %40’ın altı oran için yükümlülük %5) DİBS almak zorunda.

Ancak aynı gün bir müşteri ilave 200 $’lık mevduat hesabı açtı. Gün sonunda bankanın TL mevduatı 15.000 TL, YP mevduatı ise 700 $ oldu. Gün sonunda 15.000 TL + 12.600 TL (700 $ x 18) toplam mevduat 27.600 TL olacaktır. Bu durumda YP mevduatın toplam mevduat içindeki payı %45,7’ye çıkacak ve banka 882 TL’lik (12.600 x 0,07) DİBS almak zorunda (YP/Toplam mevduatta %40-%50 aralığı oran için yükümlülük %7) olacaktır.

Bir diğer senaryoda ise bu sefer müşterinin ilave olarak 200 $ değil de 350 $’lık mevduat hesabı açtığını varsayalım. Bu durumda gün sonunda bankanın 15.000 TL’lik TL cinsinden 15.300 TL (850 $ x 18) karşılığı da YP mevduatı olacaktır. Bu durumda toplam mevduat 30.300 TL iken YP mevduatın toplam mevduat içindeki payı da %50,5’e çıkacaktır. Bu noktada bankanın DİBS alma yükümlülük tutarı 1.836 TL’ye (15.300 x 0,12) yükselecektir (YP/Toplam mevduatta %50’nin üzerinde oran için yükümlülük %12).

Bankanın toplam mevduatı içinde giderek artan YP mevduat payı için giderek artan DİBS alma zorunluluğunu net olarak görüyoruz. Peki bankanın bilançosuna etkisi ne olur? Olayın bir likidite tarafı bir de faiz riski tarafı var.

Derin konular. Gelecek haftalarda yazacak çok konu birikiyor. Anlaşılabilirlik açısından karışıklık olmaması için mümkün olduğunca teker teker açıklamaya çalışıyorum. Diğer taraftan düzenlemede işin bir de kredi tarafı var. Dedim ya konular birikiyor.

Haftaya neden DİBS konusunda bu kadar ısrarcı olmaya başladık? Kısaca piyasa yapıcılığı sistemi öncesini, uygulamanın getirdiklerini ve mevcut durumda neler oluyor? Konularını konuşacağız. Sonrasında devam ederiz.

Haftaya görüşmek üzere.

Sağlıkla ve esen kalın...

Haftanın sözü: Tilkiden kurnazı yok ama pazar onun postuyla dolu.

* Bunun adı dışlama etkisi (crowding out). Gelecek yazılarımızda bahsedeceğimiz bir konu daha.