Türkiye’nin gizli hazinesi
Türkiye’nin gizli hazinesi
Uçakta kabin memuruna saldırdı
Uçakta kabin memuruna saldırdı
Barış Boyun'a 349 yıl hapis talebi
Barış Boyun'a 349 yıl hapis talebi
İzmir'de markette cinayet
İzmir'de markette cinayet
123456789
Türkiye’nin gizli hazinesi
Türkiye’nin gizli hazinesi
Uçakta kabin memuruna saldırdı
Uçakta kabin memuruna saldırdı
Barış Boyun'a 349 yıl hapis talebi
Barış Boyun'a 349 yıl hapis talebi
İzmir'de markette cinayet
İzmir'de markette cinayet
123456789

Konunun özünü görmek: Faizi konuşalım

ANKARA- Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adalet Hazar, her hafta cuma günü GAZETE DURUM okurlarıyla buluşacak. Hazar, bugünkü ilk yazısında Türkiye'de özellikle son dönemde büyük tartışma konusu olan “faiz”i ele aldı. Peki, nedir faiz? Hazar, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Her ne kadar faiz olarak telaffuz etsek de finansal açıdan 'paranın belirli bir süre kullanımından vazgeçmenin kirası ya da bedeli' olarak tanımlarız. Aslında sahibi olup belirli süre kullanım hakkını başkasına 'kira' karşılığında verdiğiniz evimizle ilgili yaptığımız işlem, paramızı belirli bir süre ile adı banka olan kuruma ya da başkalarına vermemizden çok da bir farklı bir işlem değildir. Her iki durumda da sahibi olduğumuz bir varlıktan belirli bir süre ile ödünç vererek vazgeçeriz ve karşılığında artı bir kazanç elde etmeyi bekleriz.”


İşte o yazı:

Konunun Özünü Görmek: Faizi Konuşalım

Merhaba,

Bu haftadan itibaren aralıklı olarak sizlerle ekonomi ve finans konularında sohbet edeceğim. Mümkün olduğu kadar günlük hayatta kullandığımız terimler, ifadeler ya da yaşanan ekonomik olaylar konusunda duru bir yaklaşımla görüşlerimi paylaşacağım.

İlk buluşmamızda uzun zamandır gündemde olup, küçük büyük, çalışan çalışmayan, yaşlı genç her kesimin yakından ilgilendiği bir kavramla birlikteyiz. Faiz…

Her ne kadar faiz olarak telaffuz etsek de finansal açıdan “paranın belirli bir süre kullanımından vazgeçmenin kirası ya da bedeli” olarak tanımlarız. Aslında sahibi olup belirli süre kullanım hakkını başkasına “kira” karşılığında verdiğiniz evimizle ilgili yaptığımız işlem, paramızı belirli bir süre ile adı banka olan kuruma ya da başkalarına vermemizden çok da bir farklı bir işlem değildir. Her iki durumda da sahibi olduğumuz bir varlıktan belirli bir süre ile ödünç vererek vazgeçeriz ve karşılığında artı bir kazanç elde etmeyi bekleriz.

Peki, gerek evimizin kirasını gerekse paramızın kirası olan faizi belirlerken bilinçli ya da bilinçsiz neleri dikkate alırız? Biz, bu sorunun yanıtını verirken faizin bileşenleri ifadesini kullanırız.

İlk aşamada beklediğimiz kazancın vade sonunda alım gücümüzü artıracak bir kazanç olmasını isteriz. Örneğin, bugün 1.000 TL’miz var. Ne yapacağımıza karar veremedik. Seçeneklerden birisi harcamak, diğer seçenek ise belirli bir kazanç beklentisi ile birilerine ödünç vermek.

İlk seçeneği dikkate alırsak, 1 yıl sonra kırtasiye malzemesine ihtiyacımız var. Bu malzemeyi elimizdeki 1.000 TL ile alabiliriz. 1 yıl sonra da kırtasiye malzemesini kullanmaya başlarız. Bu durumda 1 yıl sonraki ihtiyacımızı bugünden temin etmiş oluruz. Kırtasiye malzemesi evimizin bir köşesinde atıl olarak 1 yıl bekler.

İkinci seçenekte nasılsa kırtasiye malzemesine 1 yıl sonra ihtiyacımız var düşüncesi ile 1.000 TL’yi bir kira karşılığında başkasına ödünç veririz. 1 yıl sonra anapara ve kirası olarak toplam 1.200 TL aldığımızı varsayalım (paranın 1 yıllık kirası olarak % 20 varsaydık). 

Hangi seçeneğin bizim için daha yararlı olduğuna karar vermemiz için işte şimdi faizin bileşenleri dediğimiz hususları tek tek konuşmakta yarar var. Bu hafta ilk unsur olan mal ve hizmet fiyatlarında zaman içinde meydana gelen artışı yani “enflasyon”u konuşacağız. 

Eğer ikinci seçeneği tercih edip, 1 yıl sonra aldığımız 1.200 TL ile 1 yıl önce saptadığınız kırtasiye malzemesinin tamamını alıp, bir de paramız artıyorsa seçimimiz doğrudur. Tam tersi durumda elde ettiğimiz 1.200 TL ile ihtiyacımız olan malzemeyi alamıyor isek yanlış seçim yapmışız demektir. 

İşte bir ekonomide elinde bugün itibarıyla birikimi olup, ödünç vermek isteyenlerin ilk beklentisi mal ve hizmet fiyatlarının üzerinde bir “kira” geliridir. Dolayısıyla dengelerin sağlıklı şekilde oluştuğu piyasalarda paranın kirası dediğimiz faizin içindeki bileşenlerden ilki “beklenen enflasyon oranı”nın karşılanmasıdır. Eğer bu durum gerçekleşmez ise birikimler doğal olarak ödünç vermek yerine varlık alımına gider.

Yazımın devamında faizin diğer bileşenlerine ilişkin örnekler vermeye devam edeceğim.

Görüşmek üzere...