6. İstanbul Uluslararası Halk Müzikleri Festivali
6. İstanbul Uluslararası Halk Müzikleri Festivali
6 sanduka mezar gün yüzüne çıkarıldı
6 sanduka mezar gün yüzüne çıkarıldı
Mazhar Alanson'un kızı hayatını kaybetti
Mazhar Alanson'un kızı hayatını kaybetti
Künhü'l Ahbar basıldı
Künhü'l Ahbar basıldı
123456789
6. İstanbul Uluslararası Halk Müzikleri Festivali
6. İstanbul Uluslararası Halk Müzikleri Festivali
6 sanduka mezar gün yüzüne çıkarıldı
6 sanduka mezar gün yüzüne çıkarıldı
Mazhar Alanson'un kızı hayatını kaybetti
Mazhar Alanson'un kızı hayatını kaybetti
Künhü'l Ahbar basıldı
Künhü'l Ahbar basıldı
123456789

Macron Avrupa'yı şaşırtmaya devam ediyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna'daki savaşa ilişkin açıklamalarıyla Avrupa kamuoyu gündemini belirliyor. Geçen hafta sonu Fransız televizyon kanalı TF1'e verdiği röportajda, "Rusya'nın hâlâ NATO'nun kapısına dayanmasından endişelendiğini ve Moskova'nın güvenlik garantilerine ihtiyaç duyduğunu" söyleyen Macron, Batı'nın bu meseleyi düşünmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu sözler, yeni ve büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. 

Sorun şu, Kremlin tarafından öngörülen şekliyle güvenlik garantileri, "Ukrayna'nın asla Batı'nın bir parçası olmayacağı, Rusya'nın bu ülkenin iç siyasetine müdahale edebileceği ve şu anda işgal altındaki toprakların ilhakının tanınması" anlamına geliyor. Çekya medyasından gazeteci Ondrej Smigol, köşe yazısında Macron'un sözlerini, "Doğu Avrupa'nın tamamına ihanet ediyor" şeklinde değerlendirdi. Smigol, "Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olarak bilinen Elysee Sarayı'nın işletmecisi, Ukrayna'daki savaş söz konusu olduğunda işe yaramazlığını sürdürüyor. Rus işgalinden önce savaşı önleyecek bir anlaşmayı müzakere etmeye çalışmıştı. Böyle bir düzenlemeyi muzaffer bir şekilde duyurdu ancak Putin birkaç gün sonra Ukrayna'ya saldırdı" diye yazdı. 

Diğer yandan, Macron'un konuşmalarının alt metnine bakıldığında, Rusya'nın güvenliğine ilişkin garantilerden bahsederken, "Ukrayna nasıl olsa yenilecek. Bak kış da geldi, kapıya dayandı. Gaz yok, elektrik yok. Bitsin bu savaş" demeye getirdiği söylenebilir. Macron bu konuda yalnız değil. Almanya'da dahi muhalefet partilerinden çok sayıda politikacı sık sık "Putin ile arayı fazla bozmayalım. Savaştan sonra Rusya'dan gaz ve petrol almaya devam edeceğiz. Başka seçeneğimiz yok" diyorlar. Özellikle Almanya bir türlü Rus gazına verimli alternatifler üretemiyor. Mesele, İslamcı diktatörlükle yönetilen Katar'a kadar uzadı. Katar'dan 2026'dan itibaren yılda 2 milyon ton civarında sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) gelmeye başlayacak. Uzmanlar, ne yapılırsa yapılsın Rusya'dan gelen gazın açığının kapatılmasının çok zor olduğunda hem fikir. Çünkü Almanya gazın neredeyse yüzde 55'ini Rusya'dan temin ediyordu. 

Macron'a dönersek, açıklamalarından ötürü ağır eleştirilere maruz kalıyor. Örneğin Avrupa medyasında, "Bu sözleri, Doğu Avrupa'nın kaderini Rusya'ya teslim etmeye hazır olduğu anlamı taşıyor. Macron'un, AB ve NATO'ya katılacak kadar şanslı olan diğer eski Sovyet Bloku ülkelerinde de Rus nüfuzunu kabul etmeye hazır olmadığından emin olabilir miyiz?" şeklinde yorumlanıyor. 

Öte yandan, Brüksel'den bakıldığında Rusya'nın güvenlik kaygıları ancak Ukrayna'nın toprak bütünlüğü tanındığında gündeme gelebilir. Rusya'nın güvenlik talebi, savaşı sona erdiren ana müzakerenin ardından ikinci basamak müzakere olarak ele alınabilir. Alman politika uzmanları, "Şu an yapılması gereken, bu tür müzakerelerin gerçekleşmesine yönelik koşulları formüle etmek ve sonra da bunlara uyulup uyulmadığını takip etmek olmalı... Bunun dışında atılacak her adım, saldırganın çıkarlarına hizmet eden tavizlerin verileceği bir çözümle sonuçlanır" görüşünü savunuyor. 

Özetle, havalar iyice soğuduğunda ve enerji krizi ağırlığını yoğun olarak hissettirmeye başladığında Rusya'ya ilişkin tartışmaların "pozisyonumuzu koruyalım" ya da "biraz yumuşayalım" perspektiflerinde kümeleneceği görülüyor. Avrupa'nın kısa vadede Rus gazına alternatif yaratması mümkün değil. Bu anlaşıldı. Hangi görüşün uygulanabilir ve reelpolitiğe uygun olduğunu zaman gösterecek ama tüm gelişmeler -savaş da buna dahil- Avrupa'nın kendisini Rusya'dan soyutlamasının mümkün olmadığına işaret ediyor.