Alman ırkçılar panikte: Döner körili sosisi yendi

Özgür Çoban

Almanya'da döner kebap, milli atıştırmalık köri soslu sosisi (Currywurst) alt ederek "en sevilen yemek" kategorisinde zirveye oturdu. Süddeutsche Zeitung'ta yer alan habere göre, araştırma şirketi Yougov tarafından yapılan bir ankette katılımcılara yöneltilen, "Eğer seçim yapmak zorunda kalsanız döner kebap mı derdiniz yoksa köri soslu sosis mi" sorusuna gelen yanıtlar ülkede gündem oldu. Katılımcıların yüzde 45'i "döner", yüzde 37'si ise "sosis" yanıtını verdi. Bu sonucun ardından Alman kamuoyunda, "Türklerin milli yemeği olan döner artık bizim milli yemeğimiz haline gelmiş" yorumları yapıldı. 

Döner kebap, Alman mutfağına öylesine yerleşti ki onu Berlin'deki dünyaca ünlü Adlon Otel'in menüsünde bile görüyorsunuz artık. Adlon Otel, 2018'den bu yana müşterilerine lahana, domates, kırmızı soğan ve özel bir trüf mantarı kreması ile lezzetlendirilen dana etinden fileto şeritleri yani döner ikram ediyor. 2019'da Adlon Otel'de konaklayan Twitter ve Tesla'nın patronu Elon Musk'ın dahi "Almanya'da en sevdiğim yemek döner kebap" dediği rivayet edilir. 

Biz ankete dönelim. Sonuçları değerlendiren toplum bilimciler, "Döner kebabın hikayesi, kültürlerarası sahiplenmenin hikâyesidir" yorumunda bulunurken, neonaziler için döner kebabın, "ülkeyi işgal etmiş bir azınlığın simgelerinden biri" olduğunu hatırlatanlar da oldu. "Almanya'da daha fazla döner kebapçı istemiyoruz" cümlesi, son zamanlarda neonazilerin düzenlediği protesto gösterilerinin ana sloganlarından biri haline geldi. 

Bu bağlamda, dönerin sosisi yenmesi meselesinde en çok canı yananların ırkçılar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bulundukları yerlerde hepsi birbirinden gizli ekmek arası döner yemeye giden neonaziler için söylenen o meşhur, "Türklerden nefret ediyorlar ama dönere bayılıyorlar" sözü faşizmin oportünist yanını ne de güzel ortaya koyuyor. Sarımsak ve yoğurttan müteşekkil bir sosla renklendirilmiş ekmek arası döneri yerken belki de utançtan yüzleri kızaran naziler, restorandan çıkar çıkmaz faşist damarlarını kabartarak, "daha fazla kebap dükkanına gerek yok" diye bağırmak için yoldaşlarına katılıyorlar ve tabii ki soğan, et ve sarımsaklı yoğurtun keskin kokusunu bastırmak için kafalarını aşağıya eğiyorlar belki de. 

Almanya'da oturduğum kentte gittiğim döner restoranın sahibi bir sohbetimizde, her gün döner yemeye gelen bir neonaziyi bir gösteride "Türken raus - Türkler dışarı" diye bağırırken gördüğünü anlatmıştı. İşte tam da bu yüzden faşistlerle mücadelede zorlanıyor medeni dünya. Türkiye ya da Almanya fark etmiyor, siyasal islamcı ya da neonazi... Bir faşistin her durumu kendisine göre eğip bükebilmesine olanak sağlayan güçlü ahlâksızlığıyla mücadele edebilmenin bilindik bir yöntemi yok maalesef. 

Her durumda, dönerin sosisi yenmesi aşırı sağcıların sürekli inkâr ettikleri, "Almanya bir göçmen ülkesi" mottosunu yeniden suratlarına bir tokat gibi çarptı adeta. "Türkler Almanya'da misafir, gidecekler" benzeri ifadeleri sık sık işittiğimiz neonazilere cevabı döner kebap verdi ve dedi ki "Ben de en az sizin kadar Almanım"...

Bu açıdan bakıldığında döner artık Alman demokrasisi için bir sınav haline dönüştü adeta. Döner, kendisini utanmadan, sıkılmadan yiyen "demokratlar" ile "döner aryan damak zevkini bozuyor" diye atarlanan neonaziler arasındaki savaşın yeni simgelerinden biri artık Almanya'da. 

Ne diyelim, "döner" deyip geçmeyin. O döner bugüne bugün sadece meşhur Alman sosisini yenmedi. Faşistlere karşı mücadelede yeni bir umut kaynağı oldu. Bir neonazinin yüzü kızararak döner ekmekten aldığı her ısırık, demokrasinin faşizme karşı galibiyetidir. Alman demokrasisine yardım hiç beklemediği bir yerden yani döner ekmekten geldi. Haydi hayırlı olsun.