Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Darbe planları, ordu ve olan bitenin inkârı

Almanya'da darbe hazırlığında iken büyük bir operasyonla etkisiz hale getirilen İmparatorluk Vatandaşı (Reichsbürger) adlı terör örgütünün A takımında çok sayıda özel eğitimli asker olmasına kimsenin şaşırdığını sanmıyorum. Askeri istihbarat, ordu içerisinde uzun zamandır neonazi asker sayısının düzenli olarak arttı(rıldı)ğını rapor ediyor. 

Almanya'da merkez siyaset enstrümanı partilerin yaşadığı politik demansın yarattığı boşluğu faşist/neonazi ideoloji yazarları tarafından yaratılan, mitler ve komplo teorileriyle dolu bir sapkınlığın doldurmaya çalıştığını gördük İmparatorluk Vatandaşı üyelerine yönelik operasyonda. Bu örgütün demokratik düzeni yıkmak için bir araya gelmiş kadrosunun geçmişte icra ettikleri görevler dolayısıyla demokratik düzeni korumak için yemin etmiş olmaları ise meselenin ironik tarafı. Neonazi sokak milislerinin orduya olan yoğun ilgisinin bu bağlamda ele alınması gerekiyor kanımca.

2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Alman ordusunda devam eden aşırı sağcı örgütlenmelerin engellenmesine yönelik çalışmaların son yıllarda iyice gevşediği ifade ediliyor. Alman faşistlerin siyasi kanatta yer alan temsilcileri daha ılımlı bir çizgi inşa etmeye çalışırken, ordu bünyesinde yuvalananların, siyasilerin bu çabalarına pek de destek vermedikleri görülüyor.

Bir zamanlar sokaklardaki neonazi çetelerden birinin üyesi olan daha sonra orduya katılan eski asker Christian Weissgerber'in bir gazeteye verdiği röportaj belge niteliğinde. Weissgerber, başvuru yapar yapmaz orduya kabul edildiğini ve nazi sembolleriyle bezeli dövmelerinin kendisi için iyi birer referans olduğunu anlatıyor. Öyle ki Weissgerber'i asker alımı yapılan büroda görevlendiriyorlar. Weissgerber, askerler arasında yahudilerle ilgili anlatılan müstehcen fıkralar ve yapılan şakaların da bir hayli revaçta olduğunu söylüyor. Bununla birlikte çok sayıda ırkçılık kokan hareketin üst rütbeliler tarafından görmezden gelindiğine dair iddialar sıkça dile getiriliyor. Alman medyası, "Orduda neonazi örgütlenmeleri var mı?" sorusuyla meşgul olurken, Weissgerber'in açıklamalarından faşistlerin klikler halinde kışlaları ele geçirdiği anlaşılıyor. Ordunun vaziyeti son operasyonla iyice anlaşılmıştır diye düşünüyorum. 

Weissgerber'in, Alman Savunma Bakanlığı yetkililerinin, "ordudaki neonazi örgütlenmeler sorunu üzerinde ciddiyetle durdukları ve gerekenin yapılacağı" şeklindeki açıklamalarına yönelik "artık çok geç" sözleri çok çarpıcıydı doğrusu. Meselenin hangi noktada olduğu bu eski neonazi askerin üç kelimeden oluşan bu cümlesi etrafında şekilleniyor. Weissgerber, "Kışlaların sadece isimlerinin değiştirilmesiyle bu iş olmaz" diye ekliyor. Tüm bu anlatılanlardan tek bir sonuç çıkıyor, Alman siyasiler, faşistler orduyu kışla kışla zapt ederken elleri ceplerinde seyredip, ıslık çalmışlar. 

Meselenin Nazi partisi Almanya için Alternatif (AfD) açısından değerlendirmesine gelince... Eski bir AfD'li kadın milletvekilinin darbe ekibinin beyin takımında yer aldığı ortaya çıkmıştı. Partiden operasyona ilişkin birkaç cılız açıklama geldi o kadar. Anlaşılan AfD'liler büyük bir hayâl kırıklığı içindeler ve darbeyi eline yüzüne bulaştıran ekibe kızgınlar. AfD'de operasyona ilişkin genel hava, "Hükümet, geçtiğimiz günlerde iki kız çocuğuna saldırarak birini öldüren Eritreli mültecinin toplumda neden olduğu infiali bastırmaya çalışıyor" cümlesi etrafında şekilleniyor. Yani aslında "darbe hazırlığı" diye bir şey yok. Tümü hükümetin kurgusu ve tüm Almanya'ya baskınlarla bir film izlettiler vs... Zaten sosyal medya paylaşımlarında operasyona ilişkin "sinema" benzetmesi yapan çok sayıda AfD'li olduğu görüldü. 

Faşistler dünyanın her yerinde aynı. Bakın Türkiye'deki İslamcı faşistlere... Bir kız çocuğunun 6 yaşından bu yana başka bir islamcı tarafından tacize uğramasını dahi tüm kutsallarını peşkeş çektikleri siyaset uğruna "iftira" olarak nitelendirebiliyorlar utanmadan. Sonuç olarak, Almanya ya da Türkiye fark etmiyor, gerçek olan bir şey var ki bunlarla aynı oksijeni teneffüs etmek büyük bir ızdırap.