Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Almanya'da faşist darbe planları, kebap dükkânları ve demokrasinin direnci

Almanya Adalet Bakanı Marco Buschmann, neonazi terör örgütü İmparatorluk Vatandaşı'na (Reichsbürger) yönelik ülke tarihinin en kapsamlı operasyonun ardından yaptığı açıklamada, "demokrasi kendini savunuyor" dedi. Bu cümlenin ardından gelecek soru, "demokrasiler kendilerini yok etmeye güdümlü politik organizasyonlara nereye kadar tahammül etmeli" olmalı bana göre. Almanya'da kantarın topuzunun kaçtığı nokta burası işte. 

Avrupa'da faşizmin bir yönetim şekli olarak siyasi ajandalara yeniden kaydedilmeye başlandığı bu dönemde, bir neonaziye "sen faşistsin" demek bile neredeyse ayıplanır hale geldi Almanya'da. Faşist teröristlerin üzerine gidilmedikçe, rahat bırakıldıkça, türlü iğrençliklerine göz yumuldukça iş büyümez sandılar ama mesele geldi sonunda "darbe"ye kadar dayandı. Darbenin beyin takımının incisi ise şu anda Federal Meclis'te koltuğu bulunan Almanya için Alternatif (AfD) adlı neonazi partisinin eski bir milletvekili olan Birgit Malsack-Winkemann adlı kadın yargıç. Kendisi planlanan kanlı darbenin ardından muhtemelen yeni Adalet Bakanı olarak iş başı yapacaktı. 

Darbe planları ile ülkede infiale neden olan bu "İmparatorluk Vatandaşı" adlı faşist terör örgütünün yapısına gelince... İmparatorluk Vatandaşı Hareketi (Reichsbürgerbewegung) olarak adlandırılan bu terör organizasyonunun, nefretten yüzleri kararmış, kan ve barut sevdalısı binlerce Alman faşisti bir araya toplamayı başardığı görülüyor. Temel ideolojilerinin sacayaklarını; politik ve toplumsal olarak kabul gören genel tarih anlayışının revizyonu (Geschichtsrevisionismus) ve monarşi taraftarlığı, demokrasi karşıtlığı, antisemitizm oluşturuyor. İmparatorluk vatandaşları, Yahudi soykırımını (Holokost) reddediyor. 

Örgüt, modern Anayasa'nın "Alman İmparatorluğu'na karşı yürütülen savaşın devamının bir göstergesi", federal hükümetin ise "Batılı muzaffer güçler tarafından Alman halkına dayatılan yabancı yönetimi tüzüğü"nün yansıması olduğunu iddia ediyor. Alman yasalarını tanımayan imparatorlukçular vergi ödemeyi de kabul etmiyorlar. İçlerinde kendi pasaportunu ve sürücü belgesini üretip, kendisini hayali imparatorluk hükümetinin bakanları olarak atayan faşist deliler bile var. Hatta, bazıları da Adolf Hitler'in yakın adamlarıyla nasyonal sosyalizmin sona ermesiyle UFO'ları (Reichsflugplatten) kullanarak Antarktika'ya kaçtığına ve bugüne kadar orada yaşadığına inanıyor. Beyinleri sulanmış, faşist delilerden oluşan bir örgütten bahsediyoruz yani. 

"X günü" ve darbe planı 

Operasyonun yıldızı Başsavcı Peter Frank. Düğmeye basan Başsavcı Frank, her türden terörü soruşturuyor. Neonaziler, İslamcılar vb... "Federal Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu" olduğu ifade edilen baskınlarda komplocular arasında soylu bir aileden geldiği ifade edilen 71 yaşındaki Heinrich XIII. Prens Reuss da bulunuyor. Bu adam teröristlerin darbe sonrasında kurmayı planladıkları monarşinin kralı olmayı bekliyordu ama hayalleri bu sabah suya düştü. Frankfurt'ta yaşayan faşist emlakçının bir süredir iç istihbarat tarafından gözlendiği ve telefonlarının dinlendiği açıklandı. Sözde Prens, darbe sırasında saklanmak için elektrik ve su tertibatı bulunan bir sığınak bile hazırlamış. 

Asıl korkunç olan şu, örgütün telefon trafiği "X günü" olarak kodlanan darbenin arkasında güçlü bir ittifakın yer aldığını gösteriyor. Darbe sonrasına ilişkin tüm planların detaylı bir şekilde hazırlandığı görülüyor. Uydu telefonları satın alınıp ​​ kilit üyelere dağıtılmış, yeni ordu için üniformalar dahi diktirilmiş vs... Tehlikenin boyutunu buradan anlayın. Silah tedariki ile sorumlu eski komandolar, belediye meclisi üyeleri... Liste uzayıp gidiyor. 

Dün yaşananların tümünü Alman devletinin neonazilere yönelik tolerans yüklü liberal davranışlarının bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Almanya'nın faşistlerle mücadelede daha sert olmasının zamanının geldiği görülüyor. İmparatorluk Vatandaşları buzdağının görünen kısmı. Altta on binlerce neonazinin üye olduğu yüzlerce terör örgütü varlığını sürdürüyor. Bunlar sosyal medya üzerinden faşist bataklığı büyütmeye devam ediyorlar. Neonaziler, ülkeyi yeniden toplama kampları ve insanların yakıldığı fırınlarla dolu bir cehenneme çevirmeyi arzuluyorlar. Bu ekibe parlamentoda koltuğu bulunan AfD de dahil. Yaşananlar gösteriyor ki partinin içerisi terör aşığı neonazi kaynıyor. Böyle bir partiyi parlamentoya göndermek Almanların ayıbı, utancı ama kimin umurunda, her taraf kebap dükkânı dolu değil mi? "Her taraf kebap dükkânı dolu" retoriği Almanlar için "Ülkemiz Müslüman işgali altında" demenin yan yolu. "kebap dükkânı" metaforu aşkına ülkesini faşistlere pazarlayanlarla dolu Almanya maalesef. 

Ezcümle, Almanya dün büyük bir badire atlattı ancak bu, sonuncusu olamayacak muhakkak. Her yıl ele geçirilen onlarca darbe planından birinin realize olmayacağının garantisi var mı? Yok elbette. Bugünkü operasyona rağmen tescilli bir neonazi teröristin yargıç olarak çalışmasını engellemeyen devletin bu işin üstesinden tam olarak geleceğinden ümitlenmek en hafif tabirle saflık olsa gerek. Ne de olsa Almanya'da devletin de gözü önünde devlet kurumlarında dahi sistematik bir şekilde günlük ırkçılık tatbik edildiği bir sır değil.