Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Mahmud Abbas ziyareti ve İsrail üzerine...

ANKARA- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İsrail-Filistin hamlesi, AB ile yeni bir sayfa açmaya yetecek mi? Erdoğan, seçime giderken Türkiye'yi içine düşürdüğü ekonomik krizden kurtarmak için bölgesel gerilimleri azaltmak zorunda olduğunun farkında.

Türkiye ve İsrail'in karşılıklı büyükelçi atama kararı almasından beş gün sonra Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlanması, Erdoğan'ın bölgesel ilişkileri onarmaya çalışırken eski müttefiklerini terk etmediğini göstermesi açısından önemli bir mesaj niteliği taşıyor.

Erdoğan'ın, Moskova ile Kiev arasındaki müzakereleri ilerletme çabaları, Ukrayna limanlarından tahıl gemilerinin transferi konusundaki çabaları, Batı'nın takdirini kazanıyor.

Fakat Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir  Zelensky ile yaptığı ayrı ayrı görüşmeler, uluslararası alanda Türkiye hakkında şüphe yaratıyor.

Uluslararası ilişkiler açısından bu durum denge politikası olarak değerlendirilebilir ya da başka bir bakış açısıyla

Erdoğan'ın, Ukrayna krizini Batı'ya yaklaşmak için küresel ölçekte hareket alanı yaratan bir fırsat olarak gördüğü düşünülebilir.

Olaylara bu bakış açısıyla bakınca Erdoğan, Zelensky ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Rusya ile devam eden savaşı tartışırken, İsrail rejimi ile gerginlikleri azaltmayı başardı.

Ankara'nın, Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme hamlesi hiçbirimiz için sürpriz olmadı. İsrail'le ilişkiler, bu kadar basit çözüme kavuşacak sorunlardan mı ibaretti?

Ortada gerçek bir sorun varsa çözümü bu kadar basit olabilir mi?

Erdoğan’ın, son yıllarda özellikle de son aylarda gerginliği tırmandıran açıklamaları ve hamlelerinin ardından neden böyle bir hamle yaptığı ve sorunu kısa vadede çözebilecek kapasitesi olması gerçekten bir sorunun varlığı konusunda şüphe uyandırıyor.

Erdoğan, birçok krizin çözümüne yönelik olarak attığı adımlar ile sorunları kısa sürede çözüme kavuşturma kapasitesini mi göstermek istemişti? 

Türkiye'nin ne güvenlik ne de ekonomik düzeyde İsrail rejimiyle bağlarını tam anlamıyla kestiğini göz önüne aldığımızda, Ankara'nın Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme tercihi, Türkiye'nin İsrail rejimiyle hiçbir zaman derin sorunlarının olmadığı şeklinde yorumlanabilir. 

Erdoğan, İsrail-Filistin hamlesi ile AB ile yeni bir sayfa açmak istiyorsa bu tek başına yeterli değildir.

Erdoğan'ın attığı adımların samimiyet testinden geçmesi gereklidir. Bu samimiyet testini geçebilmenin şartı da Türkiye’nin Avrupa Konseyi ve NATO üyeliğine bağlı kalmayı taahhüt ettiği hukuk devletinden ve AB’nin temsil ettiği değerlerden uzaklaşmadığını göstermesi ile sağlanabilir.