Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

ABD, Türkiye, Yunanistan ve Dedeağaç Limanı...

Yunanistan borç krizine girdiği dönemde, Obama yönetimi, Yunanistan'ı Avro Bölgesi’nde tutmak için yeni bir dönemin önünü açtı. O zamanlar iktidarda olan Sol Popülist Syriza Hükümeti, Washington ile bağlarını güçlendirdi. 

Merkez Sağ Yeni Demokrasi Hükümeti’nin, Temmuz 2019'da göreve gelmesiyle ABD-Yunanistan arasında Karşılıklı Savunma İş Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi tekrar gündeme geldi.

Bu güncelleme, ABD’nin askeri operasyonları için Yunanistan'ın stratejik öneminin arttığını gösteriyordu.

Türkiye-Yunanistan arasında artan gerginlikler devam ederken; Atlantic Resolve Operasyonu kapsamında kasım ayının sonlarına doğru ABD’nin 1’nci Hava Süvari Tugayı ile Muharebe Havacılık Tugayı, dokuz aylık bir rotasyon için Dedeağaç’a geldi. Dedeağaç, ABD askeri teçhizatının en büyük lojistik transferine ev sahipliği yapacaktı. 

228 metre uzunluğundaki yeşil-beyaz ARC Independence isimli dev Amerikan askeri kargo gemisi, yükünü aktarmak için 27 Kasım 2021’de Dedeağaç Limanı'na demirledi. 

Yunanistan Stefanovikeio Askeri Üssü personeli, Amerikalı askerlerin lojistik transferi için günlerce çalıştılar. ABD-Yunanistan iş birliğinin sonucu ARC Independence gemisinin Dedeağaç Limanı’na demir atması yerel halkın tepkisine neden oldu.

Limanın, Amerikalılar tarafından kullanılmasını protesto etmek isteyen yerel halk, belediye binası önünde toplanarak protesto mitingi düzenledi. Miting, dünyanın her yerindeki protestolara benzer cümlelerle başlamıştı. Şehrin kanaat önderleri, Yunanistan Hükümetini, emperyalist planlardan ve savaştan uzak durmaya çağırdı. Protestocular; hükümeti, kapitalistlerin kâr arayışının bir parçası olmakla suçladı.

Dedeağaç sokakları, “Tek süper güç halktır” sloganları atarak yürüyen insanların protestolarına şahitlik etti. Buna rağmen Amerikalı askerlerin varlığı ekonomik darboğazda olan yerel işletmelerin moralini yükseltti.

Yunan medyasında, “Amerikalı askerler güvenliğimizi garanti etmiyor. Amerikalılar nereye gittilerse sorun yarattılar, uyuşturucu ektiler, kan dökülmesine neden oldular” tartışması başladı. Bu tartışmalar yerini Amerikalıların Kıbrıs konusunda Ada halkını yalnız bıraktığı eleştirileri ile devam etti.

Gazetelerde, Amerikalıların neden İstanbul Boğazı yerine Dedeağaç’ı seçtiği sorularının cevabı arandı.

Dedeağaç’ın jeo-stratejik konumu... 

Dedeağaç, 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı kenti olarak kuruldu. Kenti, Avrupa ve Asya arasında önemli bir kara yolu üzerinde bulunması ve Ege Denizi'ne çıkışı olması stratejik ideal bir ulaşım merkezi haline getirdi.

Osmanlı İmparatorluğu, 1869'da, Paris merkezli Chemins de fer Orientaux isimli bir şirkete İstanbul’u Viyana'ya bağlayacak bir demiryolu ağı inşa ettirdi. Dedeağaç Limanı, bu projeyi Edirne'ye bağlayan ana hattın bir kolu olarak 1872'de tamamlandı. 

Dedeağaç Limanı, 20’nci yüzyılın başlarında Trakya üzerinden malların ithalat ve ihracatında merkezi bir rol oynadı. Bu konumu limanın alt yapı faaliyetlerinin hızla tamamlanmasını sağladı. Bu bağlamda Dedeağaç, sekiz konsolosluk, 18 banka ve denizcilik acentesi ile canlı bir ticaret merkezine dönüştü. Yunanlar, Türkler, Fransızlar, Avusturyalılar, Fransızlar ve Bulgarlar yeni ticari fırsatlarından yararlanmak için Dedeağaç’a büyük ilgi gösterdi.

Bugün yaklaşık 70 bin nüfusa ve modern bir şehrin tüm konforuna sahip olan Dedeağaç, geçmişteki mirasını geleceğe taşıyan jeo-stratejik konumu ile tekrar tarih sahnesine çıkmak için hazırlanıyor. 

Osmanlılar tarafından inşa edilen liman, aynı ihtiyaçları karşılamak üzere Amerikalılar tarafından yeniden keşfedildi. 

Transatlantik ittifak için jeo-stratejik öneme sahip olmaya başlayan Dedeağaç Limanı, kargo terminaline, ulusal ve uluslararası demiryolu ağına ve ulusal karayolu sistemine doğrudan bağlı. 

Havaalanına olan yakınlığı ve büyük gemileri barındıracak derinliğe sahip olması Dedeağaç Limanı'na Amerikalıların ilgisini artırdı. Amerikalılar için limanın bu özellikleri NATO’nun müşterek operasyonlarında limanın kullanışlı bir yer olduğu anlamı taşıyor.

Liman kapasitesinin artırılması amacıyla 2019’da ABD ordusu, Olga isimli gemi enkazını 2.3 milyon dolar harcayarak sudan çıkardı.

Yunanistan 2016 yılında ekonomik krizin zirvesindeyken Çin; Kuşak-Yol Projesi’nin, Avrupa’ya açılan kapısı olarak gördüğü Pire Limanı'nın yüzde 51’lik hissesini satın aldı. Kremlin bağlantılı Savvidis şirketi, Selanik Limanı'nın en büyük hissedarı durumunda. 

ABD, Doğu Avrupa’da Çin ve Rusya’yı kontrol altına almak için Dedeağaç Limanı'na büyük önem veriyor. Limanın, 42 yıllığına işletilmesine ilişkin imtiyaz ihalesi henüz sonuçlanmadı. Amerikalı Black Summit ve Quintana, Copellouzos Enerji Grubu ve Fransız devi Bollore’nin yanı sıra Rus-Yunan iş insanı Ivan Savvidis, limanın işletmesine talip.

Askeri ve ticari bir merkez olan Dedeağaç, Batı Balkanlar'ın enerji manzarasını dönüştürme potansiyelini barındıran LNG depolama ve yeniden üretim ünitesi gibi büyük bir projeye de ev sahipliği yapıyor. 

Bu nedenle Amerika, Doğu Akdeniz'de Çin ve Rusya’nın etki alanını daraltmak için Dedeağaç Limanı'nda imtiyaz sahibi olmak istiyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı, yüksek maliyeti nedeniyle ölü olarak doğan EastMed Boru Hattı'nın yeni rotasının Leviathan-Mısır-Girit ve Dedeağaç’a çevrilmesine neden oldu. Bu durum Dedeağaç’ın jeo-stratejik olarak önemini arttırdı.

Yunanistan ile Türkiye arasında mülteciler konusunda çıkan anlaşmazlık nedeniyle Erdoğan, Şubat 2020'de mültecilerin Avrupa’ya doğru yola çıkmasına izin verdi. Binlerce mülteci Yunanistan sınırına dayandı. Bu durum Yunanistan ile ilişkilerin gerilmesine neden oldu.

Midilli, Sakız, Samos adası gibi itilaflı bölgelerde oluşan gerginlik, Türk jetlerinin Yunan hava sahasına girerek bayrak göstermesine neden oldu. Oruç Reis’in petrol arama faaliyetleri Ege'de tansiyonu artırdı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar; Atina’yı, adalarda asker bulundurarak uluslararası anlaşmaları ihlal etmekle suçladı. 

Türkiye ile Yunanistan arasında gerginliğin zirvede olduğu anda ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e karşılıklı savunma iş birliği anlaşması ile ilgili olarak bir mektup gönderdi. 

Blinken, mektupta yer verdiği, “Barışı tehdit eden eylemlere karşı Yunanistan’ın egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması için Amerika Birleşik Devletleri, Yunanistan’ın yanındadır” sözleriyle Amerikan’ın varlığının bölgeyi istikrara kavuşturacağı fikrini tartışmaya açtı.

Yunanistan’ın, Ege Denizi’nde karasularını 12 mile çıkarma isteğine karşı Türkiye’nin bu durumu savaş sebebi olarak göreceğine dair açıklamalar bölgede iplerin kopma noktasına geldiğini gösterdi.

Amerikalıların gittiği her yerde istikrarsızlık yarattığı fikri, Yunanistan-Türkiye ilişkilerinde özellikle gergin geçen iki yıldan sonra Amerikalılar tarafından finanse edilen medya yardımıyla değişmeye başladı. Karşılıklı savunma iş birliği anlaşması yavaş yavaş bölge halkı tarafından kabul görmeye başladı.

Kasım ayında Roma'da düzenlenen G20 Zirvesi'nde Erdoğan, ABD Başkanı Biden’a, “Dedeağaç’ta konuşlanacak bir Amerikan Üssü bizi ve halkımızı rahatsız etmektedir” diyerek Türkiye’nin bu konudaki rahatsızlığını uluslararası arenada duyurdu.

Biden, G-20’de zirvesinde Erdoğan’ın uyarılarını dikkate almamış olacak ki 26 Ağustos 2022’de Amerika, Dedeağaç’taki yeni askeri üssünü faaliyete geçireceğini açıkladı.

Peki, İstanbul Boğazı yerine Dedeağaç Limanı neden tercih edildi? Türkiye’nin, Rusya ile yakınlaşması Batı'da eksen kayması olarak yorumlandı. Erdoğan’ın, Rus S-400 hava savunma sistemlerini satın alması sonrası Türkiye'nin F-35 programından çıkartılmasıyla birlikte CAATSA yaptırımları çerçevesinde Türkiye’ye uygulanan ambargo, NATO ve müttefiklerimiz ile güven sorunu yaşadığımızı gösteriyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı, yüksek maliyeti nedeniyle ölü olarak doğan EastMed Boru Hattı'nın yeni rotasının; Leviathan, Mısır, Girit ve Dedeağaç’a çevirmesine neden oldu. Bu durum Dedeağaç’ın jeo-stratejik olarak önemini arttırdı. Dedeağaç Limanı Rusya’ya olan enerji bağımlığının azaltılması için anahtar projelerden biri haline geldi.

EastMed enerji nakil boru hattı projesi için en iyi alternatif Türkiye’de bulunan mevcut boru hattıdır. Çünkü maliyeti düşük ve kullanıma hazır durumdadır. EastMed boru hattının Dedeağaç’tan geçerek Avrupa'ya ulaşması maliyetli olduğu gibi Libya ile ekonomik münhasır alan sorunlarını da bünyesinde taşımaktadır.

Üzerinde düşünülmesi gereken konu, daha ucuz ve güvenli olan İstanbul Boğazı varken Amerika, Karadeniz ve Doğu Avrupa’ya yapacağı askeri ve lojistik transfer için neden Yunanistan’ı kendisine partner olarak seçti.

Türkiye, NATO üyesi bir ülkedir. Fakat Türkiye’nin NATO’ya olan güveni, NATO’nun da Türkiye’ye olan güveni azalmıştır.

Türkiye, bölgesel barışı ve kalkınmayı teşvik etmek zorundadır. Sorunların çözümü için diplomatik çaba göstermelidir. Bu çabalar, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından önemlidir. Türkiye’nin çevresindeki güvenlik ortamının iyileştirilmesi için kısa vadeli çıkarlar yerine uzun vadeli kazanımlar tercih edilmelidir. 

Uluslararası sistemde iş birliğinin sağlanmasında en önemli adım güven duygusudur. Türkiye, NATO ve müttefikleri ile yeniden güven tazelemelidir. Aksi takdirde liberal dünya yerini faşist diktatörlere bırakacaktır.