Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Türkiye Rus Gazı'nı dağıtabilir mi?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; 20 Temmuz 2022’de İran gezisi dönüşü yaptığı açıklamada; “Şu anda terör örgütü, Fırat’ın doğusunda özellikle petrol kuyularını emiyor, sömürüyor; ondan sonra rejime de satıyor" dedi. Erdoğan, "Amerika şu anda bir defa Fırat’ın doğusunu terk etmek durumunda" diyerek Tahran'da alınan kararı partnerleri adına Amerika’ya iletmiş oldu. Tahran ziyaretinin ikinci ayağı için Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Ekim 2022’de Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'na katılmak üzere Esenboğa Havalimanı'ndan Kazakistan'ın başkenti Astana'ya hareket etti. 

Zirveden önce hazırlıklara başlayan Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev; 17 Eylül 2022’de zirveye olan bağlılığını Başkent Nur Sultan'ın adını "Astana" olarak değiştirdiği kararnameyi imzalayarak gösterdi. Astana Zirvesi başlamadan Erdoğan’ın, Ukrayna-Rusya Savaşı'nı sonlandırmak için barış elçisi olmak istediği yazılıp çizildi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rossiya 1 televizyonunda "60 Dakika" programında, "Ankara, Moskova ile Batı arasında diyalog başlatmayı organize etmekle ilgileniyorsa, bu konuyu Erdoğan Astana’da yapılacak görüşmede gündeme getirebilir" diyerek Kiev’in böyle bir teklife hayır demeyeceğini ifade etmiş oldu.

Benzer bir soruya muhatap olan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise "Şimdi, şu anda böyle bir arayışın içerisinde değiliz ama Cumhurbaşkanımız hep şunu söyler 'Diplomaside kapıyı kapatmak diye bir şey olmaz'" sözleri ile Erdoğan’ın ziyaret öncesi pragmatist tarafını Kremlin’e iletmiş oldu. Zirve; Astana’daki Bağımsızlık Sarayı’nda Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in ev sahipliğinde başladı.

Astana Zirvesi’ne; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Çin Başkan Yardımcısı Wang Qishan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, Vietnam Başkan Yardımcısı Vo Thi Anh Xuan’ın yanı sıra gözlemci üye statüsüne sahip Belarus Cumhurbaşkanı Aleksander Lukaşenko katıldı.

Zirve başlamadan birkaç gün önce The Warsaw Institute (Polonya) tarafından; Moskova ve Tahran’ın Türkiye’nin Suriye'deki askeri planlarına olumsuz baktığı fakat Türkiye’nin bölgedeki çıkarları için Astana formatındaki ortaklarına karşı risk alabileceğine yönelik bir analiz yapıldı.

Erdoğan'ın, 13 Ekim 2022’de Astana’da düzenlenen Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK-CICA) Zirvesi genel oturumundaki; "Bugünkü Astana Zirvesi, konferansın uluslararası teşkilata dönüşümü sürecinin ilan edildiği zirve olarak tarihe geçecektir. Bir elin beş parmağını geçmeyen ülkelerin çıkarlarını gözeten, ancak dünya nüfusunun kahir ekseriyetini görmezden gelen mevcut sistemin yapısal sorunları giderek kendini daha fazla hissettiriyor" şeklindeki açıklamaları, "Dünya beşten büyük değildir" sözlerini akıllara getirdi.

Putin; "Bugünkü toplantı, küresel politika ve ekonomide önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Dünya gerçek anlamda çok kutuplu hale geliyor ve yeni güç merkezlerinin geliştiği Asya, bunda kilit bir rol oynuyor" sözleri ile Erdoğan’a paralel bir konuşma yaptı. Erdoğan ve Putin’in ortak açıklamaları; Astana’nın; NATO ve AB’ye alternatif bir güvenlik şemsiyesi olma yolunda hareket ettiği anlamını taşıyor.

Ukrayna-Rusya Savaşı'ndaki jeopolitik kırılmalar Astana Zirvesi'ne taşındı. Tahran’da yapılan zirvede Suriye konusu ağırlıklı olarak tartışılırken Astana’da Suriye konusu beklenen ilgiyi karşılamadı.

Tahran Zirvesi’nde genel olarak Fırat’ın Doğusu ve bölgenin terör örgütlerinden arındırılmasına yönelik kararlar alınırken Astana’da enerji ve enerjinin güvenli transferi ile uluslararası terörizm, tahıl koridoru, finans sistemi gibi konuların ele alınması Astana Zirvesi’ni, Soçi Zirvesi'nin devamı niteliğinde bir kimliğe büründürdü.

Enerji güvenliğinin gündeme damgasını vurduğu Astana Zirvesi'nde Putin'in, "Türkiye, AB’ye giden gaz için en güvenilir rota olduğunu kanıtlıyor, Türkiye’nin ilgisi varsa, başka bir gaz boru hattı sistemi olasılığını ve Türkiye’de bir gaz merkezi oluşturma olasılığını düşünebiliriz" sözleri Erdoğan tarafından memnuniyetle karşılandı. Putin sözlerinin devamında; "Tanrı'ya şükürler olsun ki Türk Akım başarılı bir şekilde çalışıyor" açıklaması ile kendine Rus gazını yasaklayan Avrupa’ya "İhtiyacınız olan gazı Türkiye üzerinden alabilirsiniz" mesajı verdi.

Putin bu hamlesi ile seçimlere giden Erdoğan’ın elini içeride ve dışarıda güçlendirirken ülkesine karşı uygulanan ambargoya karşı Türkiye ile dostluğunu pekiştirmiş oldu. Türkiye’de bir gaz merkezinin kurulması fikri Türk-Rus ilişkilerinin bir sonraki aşamaya geçtiğinin kanıtı olarak okunabilir. Aynı zamanda bu açıklaması ile Putin; Batı'ya, Türkiye üzerinden "Müzakerelere açığız" mesajı verdi.

OPEC+ tarafından petrol üretiminin 2 milyon varil azaltılması Putin tarafından memnuniyetle karşılandı. OPEC+ tarafından alınan kararın bedelini Muhammed bin Selman Amerikalılar tarafından Rus yanlısı ilan edilerek ödedi. Selman’ın kararından memnun olmayan Washington, bir yandan gelecek ay yapılacak Amerikan Kongresi ara seçimlerine hazırlanırken diğer yandan Ukrayna savaşı nedeniyle yükselen küresel enflasyonu düşürme planları ile mücadele etmek zorunda. Amerika, OPEC+’ı petrol üretimini arttırmaya zorlayarak Rusya üzerinde finansal baskı oluşturmaya çalışıyor. 

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Borel'in, "Rusya ve Türkiye, Karabağ, Suriye ve Libya gibi yerlerdeki çözüm süreçlerini 'Astana’laştırıyor'. AB’yi sürecin dışına itiyorlar. Süreç Rusya ve Türkiye lehine işliyor, şunu mutlaka hatırlamalıyız: Beş yıl öncesine kadar Türkiye ve Rusya Akdeniz’de etkiye sahip değildi fakat şimdi ana aktörler oldular. İlk başlarda ayrıydılar fakat sonradan ortak bir zeminde buluşan Rusya ve Türkiye; Suriye, Libya ve Kafkasları paylaşıyorlar” açıklaması "OPEC+’ın kararları 'Astana’laşıyor mu?'" sorusunu akıllara getirdi.

Putin; aslında Astana’da yaptığı aynı teklifi, 10 Eylül 2022’de Moskova'da düzenlenen bir enerji forumunda yaptığı konuşmada; "Kuzey Akım 2'de sağlam kalan hat üzerinden Avrupa'ya Türkiye üzerinden doğal gaz sevkiyatı gerçekleştirebileceklerini" sözleriyle belirtmişti. Fakat Rusya'nın, Kuzey Akım 1'den doğal gaz sevkiyatını durdurmasını siyasi oyun olarak tanımlayan Alman hükümeti sözcüsü Christiane Hoffmann, "Her iki boru hattına yönelik sabotaj ihtimalinden bağımsız olarak, Rusya'nın artık güvenilir bir enerji tedarikçisi olmadığını gördük" sözleri ile Rusya’ya şüphe ile baktıklarını ifade etmiş oldu. Avrupa şimdilik bu şüpheciliğin bedelini Amerika’dan dört kat daha pahalıya gaz satın alarak ödüyor. Avrupa ülkeleri Norveç ve Azerbaycan üzerinden enerji açığını kapatmaya çalışıyor. Kömür üretimini artırmak ve eski nükleer santrallerini devreye sokmanın dışında alternatif üretemeyen Avrupa, İsrail gazını güvenli yollardan nasıl transfer edeceğinin hesabını yapıyor.

Tahran ve Soçi zirvelerinde Erdoğan ile Esad arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesini teşvik eden Rusya ve İran, Türkiye’nin bölgede yapacağı askeri harekâtına Amerika’nın oyun alanını genişleteceğini gerekçe göstererek karşı çıkıyor. Bu durum The Warsaw Institute (Polonya) tarafından; Moskova ve Tahran’ın, Türkiye’nin Suriye'deki askeri planlarına olumsuz baktığı, bu nedenle Türkiye’nin bölgedeki çıkarları için Astana formatındaki ortaklarına karşı risk alabileceğine yönelik yapılan analizi doğrular nitelikte. Fakat seçimlere giderken Suriyeli mülteci sorununu bir nebze olsun hafifletmek isteyen Erdoğan, Esad’dan önce Mısır, BAE ve İsrail’le barışmak zorunda olduğunun da farkında.

Astana Zirvesi’nde basına kapalı olarak yapılan liderler zirvesinde Putin’in Tahran ve Soçi zirvelerinde yeşil ışık yaktığı Erdoğan-Esad görüşmesi Astana Zirvesi'nde gizemini korudu. Türkiye’de "Erdoğan-Esad görüşecek mi, mülteci sorunu çözülecek mi?" şeklinde tartışmalar devam ederken; 12 Ekim 2022'de, Lübnan Devlet Başkanı Michel Aoun, "Suriyeli mültecileri önümüzdeki hafta sonundan itibaren gruplar halinde Suriye’ye geri göndermeye başlayacağız" açıklaması ile mülteci sorununu çözmek için zirveye katılmaya gerek olmadığını göstermiş oldu.

Bu nedenle Erdoğan seçim arifesine girerken Astana formatına karşı risk alarak Lübnan Devlet Başkanı Michel Aoun gibi Suriyeli mültecileri haftaya gönderme kararı alırsa şaşırmamak gerekir. Fakat bu kararın rasyonelliği mutlaka bizi şaşırtacaktır.

Bütün bunlara rağmen Afganistan, Suriye ve Libya’da yaşanan sürece bakıldığında, Ortadoğu’nun kaderi artık Cenevre ve New York’ta belirlenmiyor. New York ve Cenevre’ye en büyük rakibin Soçi ve Astana olduğu bir gerçektir. Sonuç olarak; Rusya güvenilir bir enerji tedarikçisi olduğunu Avrupa’ya ispat etmeden Türkiye’nin Avrupa ile Rusya arasında arabulucu ve enerji koridoru olma fikri hayata geçirilemez.