Korku, tartışmasız yaşam kadar eskidir. Milyarlarca yıllık evrim yoluyla yok olmaktan kurtulan canlı organizmalarda derinden kök salmıştır. Temel psikolojik ve biyolojik varlığımızın derinlerinde olan korku en samimi duygularımızdan biridir. Korkunun toplumu bireyleri ve siyaseti nasıl yönlendirdiğini ve etkilediğini gösteren bir resim çizmek için politik fenomenlerden bahsederek konuyu anlamaya çalışalım.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’e ait olduğu söylenen bir hikâyeyi aktaralım. Stalin, en yakın danışmanlarına halkı yönetmenin ne kadar kolay olduğunu göstermek ister. Canlı bir tavuğun tüylerini kanayana kadar yolar. Danışmanlarına dönerek ‘şimdi tavuğun gideceği yere bakın’ diyerek tavuğu usulca yere bırakır. İşkencecisinin elinden kurtulan tavuk kaçmak için zaman kaybetmez. Çıkış yolu bulamayan tavuk tekrar Stalin’in bacaklarının arasına girerek ısınmaya çalışır. Stalin cebinden çıkardığı yemi tavuğa uzatır, canı yanmasına rağmen açlığını gidermek isteyen tavuk bu yemi yemek zorunda kalır.
Stalin, danışmanlarına gülümseyerek, “Halk tavuk gibidir. Onların tüylerini koparıp gitmelerine izin verin ancak bu şekilde onları kontrol edebilirsiniz” der. Stalin’in tavuğu ilk devrimci tavuk olarak tarihe geçmiş olmalı. Latife bir yana bu hikâye siyasal iktidarın halkı kontrol altına almak için korkuyu nasıl kullandığını, kaygı ve korkunun siyasal karar verme ve algı yönetimi üzerindeki etkisini anlatan güzel bir hikâyedir.
Kaygı, belirsizliğin olduğu yerde ortaya çıkar. Kaygı, korkuya evrildiği zaman inancı ve güveni zayıflatır; insanı geri çekilmeye, geri adım atmaya, temkinli olmaya iter. Korku, insanların mantığını bulanıklaştırabilen ve davranışlarını değiştirebilen çok güçlü bir araçtır. Güven duygusunun azalması insanların risklerden kaçınmasına neden olur. Siyasal katılıma olan inancını azaltır.
Terör, işsizlik, mülteci sorunu, eğitim, gelir adaletsizliği, hayat pahalılığı, rüşvet, yolsuzluk, güvenlik, demokrasi ve fikir özgürlüğü gibi birçok alanda sorunların çözülmesi için tek yol Cumhuriyet'in korunmasıdır ve rasyonel siyasettir.
"Hamburger yemeye gittik" sözü nasıl algılanıyor? Siyasal iletişim açısından bir aklın ürünü olduğunu kim söyleyebilir? Bu soruya George Berkeley, “Var olmak algılanmaktır“ diyerek cevap veriyor.
Berkeley’in gözlükleri ile bakarak siyasal iletişim açısından algılanmıyorsanız yoksunuz, eksik algılanıyorsanız varlığınızdan tam olarak söz edilemez denilebilir. Ya da kendinizi ifade edemiyorsanız yanlış algılanıyorsunuz demektir. Yanlış algılanıyorsanız siyasal iletişim açısından konumlandığınız yeri sorgulamanız gerekir. Hedef kitle açısından yanlış algılanıyor iseniz yokluğunuz varlığınızdan kıymetlidir.
Cumhuriyet'in kurucu değerleri ile buluşmak için yapılması zorunlu olan şey sorunlu zihniyetin, siyaset tarzının değişmesi için çabalamaktır. Hamburger yemeye gidenler korkunun monarşini yenemeyenler, hep birlikte monarşinin korkusunu yaratacaklar. Halkı bir tavuk gibi yolanlara ve tavuktan yapılan hamburgeri yemeye gidenlere karşı Adnan Yücel’in şu şiiri ile bitirelim:
"Ey her şey bitti diyenler
Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
Ne kırlarda direnen çiçekler
Ne kentlerde devleşen öfkeler
Henüz elveda demediler.
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply