Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Terör Eylemlerinin Seçmen Davranışları Üzerindeki Etkisi

Gazete Durum Günce

Terörizm, seçmenleri hükümetlerin aleyhine mi yönlendiriyor, yoksa seçmenleri “bayrak etrafında mı topluyor”? Terör saldırıları ile seçmen davranışı arasındaki ilişkiyi anlamak, terörizmin demokrasileri nasıl etkilediğini anlamanın anahtarıdır. Siyaset bilimciler, terörizmin vatandaşların kaygı ve korku gibi duygularını tetikleyerek siyasi davranışlarını etkileyebileceğini söylüyorlar.

Terör, geçmişten günümüze dünyanın neredeyse tüm bölgelerinde ortaya çıkmış, ülkeleri ve toplumları uzun yıllar şiddet sarmalına maruz bırakmıştır. Türkiye, Afganistan, Irak, Nijerya, Somali, Suriye, Pakistan, Mısır, Kongo, Orta Afrika ve Hindistan, Afganistan, Irak, Nijerya, Somali ve Suriye ve İspanya ve İrlanda gibi birçok ülke, terörden nasibini almıştır. Her terör örgütünün farklı dinamikleri bulunmaktadır. Terör örgütlerinin çokluğu ve ideolojik farklıları işi içinden çıkılmaz ve çok katmanlı bir duruma sokacağı için ETA terör örgütünün eylemlerinin seçmen davranışları üzerindeki etkisinden bahsetmek istiyorum.

İspanya’da Bask terör örgütü olan Euskadi Ta Askatasuna (ETA) tarafından 1989 ve 1997 yılları arasında sivillere, ordu mensuplarına ve polis memurlarına karşı sekiz ölümcül terör saldırısı düzenlenmiştir. Söz konusu terör saldırılarının siyasete direkt, endirekt etkisi ve seçmenlerin seçimlere olan ilgisi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. 

Bu konuda yapılan saha çalışmaları ve anket sonuçları; terör saldırılarının bireylerin gelecekteki demokratik seçimlere katılma niyetlerini önemli ölçüde arttırdığı gözlemlenmiştir. Saldırıların sivil halka yönelik olduğunda yarattığı etkinin boyutunun, ordu mensuplarına veya polislere yönelik saldırılara göre daha büyük olduğu tespit edilmiştir.

Yine aynı anket çalışmalarının sonuçlarına göre, terör saldırılarının kararsız seçmenleri sandığa taşıdığı, mevcut seçmenleri ise daha radikal hale getirdiği gözlemlenmiştir. Ankete göre, sağ partiler görevdeyken gücünü korurken, sol tandanslı partilerin ise iktidarlarını korumakta zorlandıkları ortaya çıkmıştır. Seçmenler, terör saldırıları sonrası ideoloji partilerine şüphe ile yaklaşırken merkez sağı güvenli liman olarak görme eğilimine girmişlerdir. Terör saldırıları sonrası yapılan çalışmalar, seçmenlerin tek bir bayrak altında toplanmayı tercih ettiğini söylemektedir. İspanya’daki terör saldırıları, birçok ülkede olduğu gibi milliyetçi oyları arttırmış; özgürlükler pahasına istikrar arzusunu pekiştirmiştir.

Terörizmin, ulusal güvenlik konusunu siyaset sahnesine getirmekten ziyade, seçmenlerin ve politikacıların önceliklerini değiştirerek iç siyaseti etkileyen sonuçlar doğurduğu muhakkaktır. 

Silahlı eylemin demokratik haklara ulaşmanın yolu olmadığı bilinmelidir. Siyaset bilimi, hükümetlerin kamu güvenliğini sağlamak için özgürlük ve güvenlik arasında bir denge kurmak zorunda olduğunu öğütler. Her ne kadar terör olayları, milliyetçi oyları yoğunlaştırıyor ve seçmen davranışlarını merkez sağa yönlendiriyor görünse de siyaset bilimi; yaşanan ekonomik istikrarsızlığın sebebi olarak görülmeleri durumunda seçmenlerin istikrar ortamını yeniden tesis etmek için başka bir partiye yöneleceğini öngörmektedir.

Sonuç olarak ETA’nın eylemleri ses getirmekten başka bir sonuç yaratamamıştır. ETA’nın eylemleri işsizlik, enflasyon ve hayat pahalılığının üzerini örtemeye yetmediği için 58 yıl sonra kendini tasfiye etme yoluna gitmiştir. Güvenlik ve özgürlük, insanın en büyük çelişkileridir. Bu çelişkilerin çözülmesi, güvenli olmanın önemli bir özgürlük olduğunun, özgür olmanın ise güven verici olduğunun fark edilmesidir.

Hobbes, güvenlik doktrinini güç ve devlet temelinde oluştururken, devletin karşısında bireyin ödev ve sorumluluklarını ön plana çıkarmıştır. Locke ise özgürlük olgusu üzerinden kurguladığı güvenlik tanımını, bireyin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla özdeşleştirmiştir. Ama biz Hobs ve Locke'u bir kenara bırakalım 

Deniz Baykal'ın kızı Prof. Dr. Aslı Baykal'a kulak verelim.

 "Terör saldırıları iktidara yarıyor, gibi bir söylem üreterek devleti ve kurumlarını zan altında bırakmaya çalışıyorlar. Siz de terörle mücadele edin o vakit, size de yarasın. Bir maniniz mi var?"