Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Türkiye Mısır yakınlaşması ne anlama geliyor?

Erdoğan’ın seçim zaferini birçok ülke lideri kutladı. Fakat bu liderlerden en dikkat çekeni Mısır lideri Abdülfettah El Sisi’ydi. Erdoğan ile Sisi arasında yapılan telefon görüşmesinin ardından iki liderin büyükelçi atanması konusunda mutabık kaldığı kamuoyuna duyuruldu.

Müslüman Kardeşler lideri Muhammet Mursi’nin 2013 yılında devrilmesi ile başlayan süreç, Erdoğan’ın 2019’da Sisi’yle aynı masada bulunmamak için BM Genel Kurulu’ndaki resmi yemeğe katılmaması ile zirve yaptı. Erdoğan, bu tavrını “Aynı masaya oturup darbecileri meşrulaştırmam” sözleriyle savunmuştu.

Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler'e destek vermesi, iki ülkenin Libya’da rakip gurupları desteklenmesi ve Mısır’ın Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile birlikte Türkiye’ye karşı yaptığı angajman ile Ankara-Kahire arasındaki ipler kopma noktasına geldi.

Peki sahada durum böyleyken Erdoğan ve Sisi neden masaya oturmaya hazırlanıyor.



Bu sorunun birden fazla cevabı var elbette.

Doğu Akdeniz’deki etki alanını arttırmak isteyen Mısır ve Türkiye’nin yakınlaşma motivasyonu büyük ölçüde karşı karşıya oldukları ekonomik kriz ve üzerlerindeki siyasi izolasyonu kaldırma istekleri gibi görünüyor.

Türkiye’nin 2018’de resesyona girmesiyle birlikte içine düştüğü enflasyon sarmalı Mısır'ı da içine almış durumda. Ekonomik göstergeler; Mısır’ın, Türkiye’den pek de bir farkının olmadığını işaret ediyor.

Devlet bütçesinin %45’iyle artan borç yükünü hafifletmeye çalışan Mısır; %40 civarındaki enflasyon ile mücadele etmeye çalışıyor.

Körfez sermayesine ihtiyaç duyan Erdoğan; Soylu'nun; "BAE, ABD ile birlikte 15 Temmuz darbesinin failidir" sözlerine rağmen Orta Doğu dörtlüsü (BAE, Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır) ile masaya oturmak zorunda kaldı.

Suudi Arabistan ile İran arasındaki yakınlaşma, Esad rejimin bölgesel güçler tarafından rehabilite edilmesi, Katar ve Körfez Arap İşbirliği Örgütü (KİK) arasındaki uyumsuzluk bütün çıplaklığıyla jeopolitik fay hatlarını gözler önüne seriyor.



Mısır'ın Yunanistan ve GKYR ile Doğu Akdeniz’de kurduğu oyunu bozmak için Ankara Kahire’ye yaklaşmak zorunda.

Körfez sermayesini ülkelerine getirmek isteyen Ankara ve Kahire’nin BAE ve Suudi Arabistan gibi zengin Körfez ülkelerinin üzerindeki stresi alması gerekiyor. Çünkü ne Türkiye ne de Mısır’ın siyasi ve ekonomik bir tecride tahammülünün kalmadığını söyleyebiliriz.

Sisi’nin uzattığı elin havada kalmaması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler ve Orta Doğu Politikalarını yeniden gözden geçirmesine bağlı görünüyor.



İki ülke ortak çıkarlar paydasında mutlaka buluşmak zorunda.

Bu buluşma, Libya’daki barış ve istikrar açısından hayati öneme haiz. Türkiye ve Mısır; Libya’da yapılması planlanan seçimlerde aynı safta durabilirlerse Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanı sorunu aşılabilir.

Türkiye ve Mısır, Doğu Akdeniz’deki iki Sünni Müslüman güç ve ikisi de kendini bölgenin hegomonu olarak görüyor. Mısır lideri Abdülfettah El Sisi’nin işinin Erdoğan’a göre daha kolay olduğunu söyleyebiliriz. Zira Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler politikası konusunda sadece Mısır’ı değil, İsrail ve Suudi Arabistan’ı da ikna etmesi gerekecek.

Sonuç olarak; barışçıl, gerçeklikten sapmayan, uluslararası hukuka ve meşrutiyete azami önem veren uluslararası iş birliği ve diyaloğu önde tutan çizgide yapılacak Ankara-Kahire yakınlaşmasının, iki ülke ekonomisine olan katkısının dışında bölgenin barış ve istikrarına da katkısı olacağını söyleyebiliriz.