Taciz ateşi... Anatolian... Mavi Marmara...

Yunanistan, uluslararası sularda seyir halinde olan "Anatolian" isimli Türk gemisine neden taciz ateşinde bulundu? Miçotakis, Ege'de gerilimi tırmandırarak neyi planlıyor? GAZETE DURUM Analiz soruyor!

Dışişleri ve Milli Savunma bakanlıkları; NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerine son dönemde Yunanistan ile yaşanan gerilime dair mektup gönderdi.

Yunanistan, Türkiye'nin gönderdiği mektuba misilleme olarak aynı yöntemle cevap verdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, “Birleşmiş Milletler'e adalarla ilgili gönderdiğimiz mektup, Türk iddialarının asılsızlığını belgelemektedir. Mektupta, Türkiye'nin tutumunun sadece ülkemiz için değil bölgesel barış ve güvenlik için de oluşturduğu tehlike vurgulanmaktadır” dedi.

Mektup savaşları devam ederken, Çanakkale'nin Bozcaada ilçesi açıklarında, Anatolian isimli Türk gemisine Yunanistan Sahil Güvenlik unsurları tarafından taciz ateşi açıldı.

Bir müddet sonra Anatolian isimli geminin önceki adının Mavi Marmara olduğunu öğrendik.

İsrail'le yaşanan provokasyonun öznesi olan geminin benzer bir olayda tekrar yer alması dikkatlerden kaçmadı.

Erdoğan'ın F-16 açıklaması...

Diplomatik ilişkilerin zirve yaptığı esnada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, F-16 savaş uçağı hakkında, "Dünyada savaş uçaklarını satan yer sadece Amerika değil. Her yerden temin mümkün" dedi.

Erdoğan'ın bu açıklaması Washington'da, Türkiye'nin Rus yapımı savaş uçakları alması durumunda yeni CAATSA yaptırımlarına tabi tutulabileceği tehdidiyle karşılık buldu.

Miçotakis, tansiyonu düşürmek için "Erdoğan'ın kabul edilemez yorumlarına rağmen Türkiye ile iletişim kanallarını açık tutmaya çalışacağım" dedi.

"Türkiye-Yunanistan arasındaki gerginlik devam ederse Fransa vatandaşlarını Türkiye'den tahliye edecek" açıklaması ile Macron, Miçotakis'in uzlaştırmacı tavrına gölge düşürdü.

“Türkiye, AB üyesi olamaz, Erdoğan'ın siyasi projesi Avrupa değerlerine uymuyor” diyen Macron, 6-7 Ekim’de Çekya’nın başkenti Prag’da düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’ne Türkiye'yi davet etti.

Macron'un bu sürpriz daveti, AB içinde birçok eleştiriye sebep oldu. Macron, “Erdoğan'ın Avrupa Siyasi Topluluğu formuna katılmasında ısrarcıyım” diyerek birlik içerisinde eleştirileri göğüsleyeceği mesajını vermiş oldu.

Avrupa Siyasi Topluluğu, Avrupa Ordusu fikri, karar alma süreçleri ve oylama mekanizması gibi konuları, birlik içerisinde müzakere etmeden açıkladığı için Macron, topluluğun istenmeyen adamı ilan edildi.

Macron, Avrupa Siyasi Topluluğu forumunda kasım ayında son bulacak olan tahıl koridoru anlaşması için adaylığını ilan etmeye hazırlanıyor. Miçotakis ve Macron, Türkiye'yi uluslararası toplumda itibarsızlaştırmaya, Erdoğan'ın elinden arabulucu rolünü almaya çalışıyor.

Destek düşüyor...

Miçotakis'e olan halk desteğinin anketlerde düştüğü görülüyor.

Miçotakis ve Erdoğan iç politikada kaybettiklerini dış politikada kazanmaya çalışıyor.

Bu nedenle kısasa kısas siyasetini benimseyen Miçotakis, yarattığı agresyonla Erdoğan'ı, Ege'ye Rus menşeli S-400 hava savunma sistemini konuşlandırmaya zorluyor. 

S-400'lerin Ege'ye yerleştirilmesi durumunda Miçotakis, kendisi için dış politikada büyük bir kazanım elde etmiş olacak. Radar kilidi atıldığında Erdoğan'ın, "Bu kilit sadece Türkiye'ye atılmadı. NATO'ya ve Türkiye'nin müttefiklerine atıldı" açıklamasına bir cevap niteliği taşıyacak.

Adeta bir gölge hükümet gibi Türkiye'yi taklit eden Miçotakis, “S-400'ler sadece Yunanistan'a değil Yunanistan ve müttefiklerine atıldı” diyerek yeni bir mektup yazma şansı bulacak.

Bu kazanım, Yunanistan'ın Güney Kıbrıs'a S-300 hava savunma sistemini yerleştirmesi için bir alan açabilir. Bu konuda Türkiye uyanık olmak zorundadır.

Doğu Akdeniz ve Ege'de, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyen Macron ve Miçotakis'e, 6-7 Ekim’de Prag’da düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nde Erdoğan gereken cevabı verecektir.

“Siyasette genel kurul siyasetçinin tiyatro alanıdır” denir. AB Liderler Zirvesi’nde Erdoğan, "Dünya beşten büyüktür" diyerek bu tiyatro sahnesinde yerini alacaktır.

Bölge barışı, siyasi liderlerin kariyer planlamasından daha önemlidir. Aksi takdirde 6-7 Eylül olaylarına evrilecek bir süreci, Miçotakis ve Erdoğan'ın mektupla çözüme kavuşturması imkansız olacaktır.