Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Takiyüddin ve İstanbul Gözlemevi

Alper Sezener

Eğitimini astronomi, matematik, tıp ve İslam hukuku okuduğu Mısır'ın Kahire kentinde aldı. Bir camide din görevlisi olarak çalıştı ve medresede müderrislik yaptı.

Dönemin sıra dışı şahsiyetlerinden biri, parlak bir bilim adamıydı.

Astronom, astrolog, matematikçi, saatçi, İslam filozofu ve ilahiyatçısı, mühendis, hekim, İslam Kadısı, botanikçi, zoolog ve mucit idi.

Çok çeşitli konularda doksan kitap yazdı; mühendislik, saatler, optik, mekanik, astronomi ve matematik çalışmalarıyla dünya çapında büyük itibar sağladı.

Mekanik çalar saatin ve yaylı astronomik saatin mucidiydi. Bu saat, daha önce kullanılanlardan daha hassastı ve 16. yüzyılda uygulamalı astronomi alanındaki en önemli icatlardan biri olarak kabul edildi.

Buharla çalışan buhar türbini motoru icat etti. “Manevi Makinelerin Yüce Yöntemleri” adlı kitabında buhar türbini, su saatleri, ağırlık kaldırma cihazları, su kaldırma cihazları, çeşmeler ve sulama aletleri ile ilgili bilgiler verdi.

Ayrıca kitabında, daha güçlü buhar motorlarının keşfedilmesine yol açan ilkel bir prototip üstüne fikirlerini yazdı ki buhar gücüne dayalı bu teknoloji ancak 17. yüzyılda tam olarak uygulamaya konulacaktı.

Bu buluş, buharın mekanik güç üretmek için kullanılabileceğini ilk kez kanıtladı.

Su ile çalışan bir kepçe tekerleğinin aksında valfler, emme ve piston çubukları ve kamlar içeren altı silindirli motora sahip bir su kaldırma makinesi icat etti. Daha önce Cezeri tarafından icat edilen bir krank mili biyel mekanizması kullandı.

Takiyüddin optik alanında da kapsamlı çalışmalar yaptı.

“Işığın Niteliği ve Görmenin Oluşumu” isimli üç ciltlik eserinin birinci cildi, ışığın özelliklerini, gözün yapısını ve diğer birçok ilgili konuyu içeren görme ile ilgiliydi. İkincisi, ışığın yansıması üzerine deneysel araştırmalarla ve üçüncüsü, ışığın kırılması ve ışık ile renk arasındaki ilişki ile ilgileniyordu.

Isaac Newton'dan iki asır önce, rengin ışığın yansıması ve kırılması sonucu oluştuğunu açıkça belirterek, rengin oluşumuna ilişkin ilk tatmin edici açıklamayı yaptı.

Trigonometri de üstünde çalıştığı bir diğer önemli alandı. Sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjantın tanımlarını verdi, ispatlarını gösterdi ve cetvellerini hazırladı.

Ekliptik ile ekvator arasındaki 23° 27'lik açıyı, 1 dakika 40 saniye farkla 23° 28' 40" şeklinde bularak o tarihte ilk kez gerçeğe en yakın ve doğru dereceyi hesapladı.

Sadece Osmanlı Devleti açısından değil, dünya çapında düşünüldüğünde döneminin çok ilerisinde bir bilim adamıydı.

*

Takiyüddin bin Maruf-i, kısa adıyla Takiyüddin (İngilizce Taqi al-Din), 1526 yılında Osmanlı Devleti’nin büyük kentlerinden Şam’da doğdu.

Bir süre Nablus (Filistin'de), Şam ve Kahire'de kadılık ve öğretmenlik yaptı. Mısır ve Şam'da kaldığı süre boyunca astronomi ve matematik alanlarında önemli eserler verdi.

1570 yılında Kahire'den İstanbul'a geldi ve bir yıl sonra (1571-2) Baş Astronom Mustafa Ali el-Muvakkit'in ölümü üzerine Müneccimbaşı (baş astronom) olarak atandı.

Takiyüddin, başta Hoca Sadeddin olmak üzere birçok önemli ulema ve devlet adamıyla yakın ilişkiler kurdu ve Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa tarafından Sultan III. Murad'a takdim edildi.

Kısa sürede, sarayda devlet adamları ve Sultan nezdinde itibar kazandı.

Takiyüddin, astronomi ve astrolojiye ilgi duyan Sultan III. Murad'a Uluğ Bey’in Astronomi Tabloları'nın bazı gözlemsel hatalar içerdiğini ve bu tablolara dayanılarak yapılan hesaplamalarda hatalara yol açtığını bildirdi.

Ayrıca, yeni gözlemler yapılması halinde bu hataların düzeltilebileceğini belirtti ve bu amaçla İstanbul'da bir rasathane kurulmasını önerdi.

Sultan III. Murad, İstanbul'daki ilk gözlemevinin hamisi olmaktan çok memnun oldu ve inşaatın hemen başlamasını istedi. Ayrıca proje için gereken tüm mali yardımı da sağladı.

Takiyüddin, MS 1577'de, İstanbul'un Avrupa yakasına bakan bir tepeye, Tophane sırtlarına yerleştirilmiş iki büyük yapıdan oluşan gözlemevini inşa etti.

Nicolaus Copernicus gibi seleflerinin veya çağdaşlarınınkinden daha doğru bir astronomik tablo üretmek için yeni icat ettiği gözlem saatini de kullandı.

Galata Kulesi'nde sürdürdüğü çalışmalarına 1577'de kısmen tamamlanan ve Dârü'r-Rasad el-Cedîd (Yeni Gözlemevi) adını verdiği yeni gözlemevinde devam etti.

*

Her şey yolunda giderken rasathanenin tamamlanmasından yaklaşık birkaç ay sonra, bir kuyrukluyıldıza tanık oldu ve kuyrukluyıldızın Osmanlı askeri zaferinin ve yaklaşmakta olan refahın bir alameti olduğuna kanaat getirdi.

Fakat, öngörüsünün tersi bir biçimde 1578’de meydana gelen ölümcül bir salgın hastalık olan veba yüzünden halk perişan oldu.

Bir rivayete göre, oluşan bir deprem yüzünden de halk arasında huzursuzluk baş gösterdi.

Bu sırada devlet adamları arasındaki politik çekemezlik saraya da sirayet etmişti. Üst düzeyde yakın ve iyi ilişkilere sahip olması yüzünden Takiyüddin hedefe konuldu. Bu durumdan faydalananlardan biri de Şeyhülislâm Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi oldu.

Şeyhulislam’ın “Rasathaneler bulundukları ülkeleri felakete sürükler” diyerek verdiği fetva da gözlemevi ve Takiyüddin açısından oldukça olumsuz oldu.

Osmanlı bilimi açısından çok önemli olan İstanbul Rasathânesi, 22 Ocak 1580 tarihli padişah fermanıyla tahrip edilerek yıkıldı.

Takiyuddin, 1580'de yıkılmadan önce gözlemevinde üç yıl daha çalıştı. Ömrünün geri kalanını İstanbul'da geçirdi ve birçok projede çalıştı. 1585 yılında hayata veda etti.

*

Dönemin teknolojisine göre en ileri seviyede aletlerle tesis edilmiş İstanbul Gözlemevi’nin, kısa ömrüne rağmen ünlü astronom Kepler’in hocası Tycho Brahe’nin (1546-1601) kurduğu Uranienborg Gözlemevi’yle boy ölçüşecek nitelikte olduğu ifade edilmektedir.

Takiyüddin'in buradaki gözlemlerinden yola çıkarak yaptığı güneş ile ilgili hesaplar, döneminin en önemli çalışmaları olarak kabul edilir.

Türk Bilim tarihi ve özellikle de astronomi açısından Takiyüddin ve İstanbul Gözlemevi’nin ayrı bir yeri var.

Takiyüddin ve İstanbul Gözlemevi ile ilgili yazılı ve görsel birçok kaynak mevcut.

Meraklılarını daha derin bir keşfe davet ediyorlar…