Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

BAY KEMAL VE DİĞERLERİ

31 Mart seçimlerinden 2022’in sonbaharına kadar sayın Kılıçdaroğlu’nun politik performansı ciddi bir şekilde yükseldi. Yerel seçim başarısı partiyi lider çevresinde kenetledi. Ayrıca Muharrem İnce’nin parti içi liderlik mücadelesini yitirmesi genel merkeze tüm enerjisini iktidara karşı kullanma fırsatı verdi. İktidarın ekonomik kriz ve Covid salgını dönemlerinde ciddi ölçüde yıprandığı ve muhalefetin oyun kurucu rolü karşısında savunmacı bir pozisyona doğru gerilediği gerçeğini de unutmamak gerekiyor. 6’lı Masa girişimi ise ihtimal ki Kılıçdaroğlu’nun en büyük başarısı olarak Türk demokrasi tarihine geçti. Bugün muhalefetin iktidar karşısında bir şansı varsa bu olasılık önemli ölçüde muhalif unsurlar arasındaki güç birliği stratejisiyle ilgili.

Sonbaharla birlikte ise iktidarın toparlandığı, muhalefetin kendi içerisinde bocaladığı, Kılıçdaroğlu’nun ise politik cazibe merkezi olmaktan çıktığı bir döneme tanıklık ettik. En son olay, yani İmamoğlu’na ceza verildiği 14 Aralık günü yaşananlar, Kılıçdaroğlu hattındaki irtifa kaybının politik hayatımızı etkileyecek bir kerteye doğru ilerlediğini açıkça gözler önüne serdi.

Önce durum tespiti yapalım: 14 Aralık’ta Türkiye’de olmalıydı CHP Genel Başkanı. Hatırlanırsa birkaç ay önce Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen cezanın onandığı gün bizzat Genel Başkan'ın talimatıyla CHP Genel Merkezi, parti örgütü ve Meclis Grubu teyakkuz halinde hareket etmiş ve Kaftancıoğlu’na o gün yapılan bir mitingle sahip çıkılmıştı. Ama İmamoğlu için aynı yol izlenmedi. Akşener, İmamoğlu’nun çağrısına olumlu yanıt verip Saraçhane’ye gelmese Kılıçdaroğlu açıklanan ceza kararına rağmen ülkeye o gün dönmeyebilirdi. Bu arada Akşener’in bu tavrının Akşener-İmamoğlu ittifakını gün yüzüne çıkardığını ve Kılıçdaroğlu’na karşı politik bir ağırlık merkezi gibi iş gördüğünü kayıtlara geçirmek lazım. Bahçeli’nin desteği Sayın Erdoğan için ne anlama geliyorsa Akşener’in desteği de İmamoğlu için o derecede önemli. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun o güne dair verdiği yanıt, yani “biz ceza çıkacağını beklemiyorduk” sözleri demokratik kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmadı.

Sadece bu son olay değil, Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere gezileri ile türban çıkışı da hem parti tabanında hem de muhalefet bloğu içerisinde, özellikle de İYİ Parti cephesinde ciddi eleştiri aldı. Şurası artık açık. İmamoğlu hapse girmediği müddetçe Akşener İYİ Parti’sinin Kılıçdaroğlu’nun ortak adaylığına yeşil ışık yakması çok zor bir ihtimal.

Bu arada Kılıçdaroğlu çevresindeki kesimlerin kullandığı söylemin giderek sertleştiğini de açık yüreklilikle konuşmak gerekiyor. Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu aday gösterilmezse 6’lı Masa dağılır” ifadesinden bugüne muhalefet içinde bir olağanüstü hal bakış açısının ön plana çıktığını gözlemliyoruz. Muhalefetin kamusal alanı içerisinde kalıp Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek neredeyse imkansız hale geldi. Çünkü böyle bir yola girdiğinizde muhalefete muhalefet etmekle, Saray'ın adamı olmakla, hatta Alevi düşmanı olmakla itham ediliyorsunuz. Bazı yorumcular ise Kılıçdaroğlu’nun son üç ayda çok sayıda hata yaptığının farkında. Muhalefet içindeki aday çıkmazının iktidarı rahatlattığını da. O noktada ise yedek bir argüman devreye sokuluyor. Erdoğan çevresindeki tartışmaları hatırlatırcasına aslında Kılıçdaroğlu’nun iyi, danışmanları veya yakın çevresinin başarısız olduğu ileri sürülmekte. Yani aslında ortada hata var. Ama hatanın sorumlusu lider değil onu yönlendiren danışmanlar veya parti ileri gelenleri.

Tüm bu kavga gürültü arasında kaçınılmaz bir sona doğru ilerlediğimiz açık. Kılıçdaroğlu kendi adaylığına kamuoyunu hazırlamak için çok şey yaptı. Bu saatten sonra vazgeçmesi zor. İmamoğlu ise mağduriyeti siyasi avantaja çevirmek istiyor. Ancak konjonktür çok dalgalı ve hukuken alınacak riskler çok büyük. Bu nedenle 6’lı Masa'dan güçlü bir destek almadığı müddetçe -Akşener örneğinde bu destek var- adaylık gibi bir şeyi zorlaması pek mümkün görünmüyor. Tabii bir ihtimal daha var. İmamoğlu halka gidebilir. Sonuçta imza toplayarak da adaylık sürecini başlatabiliyorsunuz. Ama bu yol gemileri yakmak, parti elitleriyle çatışmayı gerektiriyor.

Sonuç olarak, muhalefet kendi alacakaranlığını yaşıyor şu an. Eski ölüyor, ama yeni henüz doğmadı.