Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Politik çatışmayı önlemenin yolu olarak apolitika: Mansur Yavaş örneği

İktidarın, Cumhurbaşkanı adayı belli. Mevcut Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tekrar aday olacak. Muhalefet cephesinde ise adaylık sorunu hararetle tartışılmaya devam ediyor. Kimilerine göre muhalefet adayını ortaya koymayarak 6’lı Masa'yı sürekli bir şekilde politik türbülansta tutuyor. Epey sayıda yorumcu ise Millet İttifakı'nın liderden çok program temelli bir birliktelik olduğu gerçeğine vurgu yapıyor. Sürekli bir şekilde adaylığa vurgu yapan bakış açısı yanlış. Millet İttifakı, zamanı geldiğinde en doğru adayı ilan edecek. O aday da dönülmesi arzulanan parlamenter sistem ile ülkeyi ekonomik krizden çıkaracak hükümet programını sorunsuzca uygulayacak. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık konusundaki ısrarını güçlü bir şekilde dile getirmesinden sonra Meral Akşener’in, “noter makamı” değiliz çıkışı yapması, Millet İttifakı bileşenlerinin de program ve sistem tartışmalarını kesen bir adaylık gündemine sahip olduğunu gösteriyor. Yani aday önemli değil, önemli olan sistem argümanı çok da doğru değil.

Tartışmayı adaylıktan doğrudan doğruya adaylara kaydırdığımızda karşımıza ilginç bir manzara çıkıyor. Kamuoyu yoklamalarında Millet İttifakı olası adayları arasında geçen Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Akşener ve Kılıçdaroğlu’ndan en çok destek toplayan kişi Mansur Yavaş. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Yavaş, diğer üç adaya göre daha az politik bir figür. Yüksek politika konularında konuşmaması, entelektüellerin Mansur Başkan'ı küçümsemesine yol açıyor. En son Etyen Mahçupyan’ın bu minvalde bir demeci oldu. “Erdoğan ile Yavaş karşı karşıya kalırsa Erdoğan’ı seçeceğini” söyledi. Çünkü Yavaş’ın aksine Erdoğan, dış politikada bir vizyona sahip. Özetle elitlerimiz Yavaş’a baktıklarında politik bir lideri değil, bir teknisyeni görüyorlar.

Halkın kanaati ise başka bir yönde. Şu ana kadar yapılan tüm anketlerde Yavaş’ın oyu hem Millet İttifakı'ndaki diğer muhtemel rakiplerinden hem de Cumhur İttifakı'nın adayı Erdoğan’dan yüksek çıktı. Yeterince siyasetçi olmamakla suçlanan Yavaş, ironik bir şekilde en beğenilen siyasetçi. Bu sonucu nasıl yorumlamak gerekir?

Kanaatimce vatandaşların ağırlıklı bir kısmı, sürekli bir şekilde derinleşen politik kutuplaşmaya karşı güvenlikli bir liman arıyor. Herkesin daha fazla politika ve çatışma vadettiği bir ortamda Mansur Yavaş’ta karşımıza çıkan şey huzur ve güven. Kendi işine bakan, yaptığı işi de iyi yapan, büyük laflar etmekten, olduğundan farklı biri gibi görünmekten kaçınan Anadolu insanının kadim bilgeliğiyle Yavaş örneği arasında ciddi bir çağrışım söz konusu. İnsanlar politikaya karşı devlete özlem duyuyorlar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, paternalist devlet idealinin toplumu saran sıcak muhafazakarlığını yeniden üretiyor.

Sonuç olarak diyebiliriz ki Mansur Yavaş’ın siyasal başarısını, bir siyasetçi olarak ürettiği söylemlerle açıklamak çok zor. Ama kendisinin şahsında kristalize olan apolitik devlet imgesi çok önemli. Bugünün Türkiye’sinde pek çok kesim böylesi bir devleti ve devlet adamlığını özlüyor. Bu bağlamda Mansur Başkan imgesi, siyasal psikolojik bir ihtiyaca ve geçmişten çağrılan anılar bakımından politik bir nostaljiye karşılık gelmekte.