2015’E DÖNMEK

Armağan Öztürk

Kritik bir eşikteyiz. Siyasetin devir hızı Türkiye şartları için bile hızlı. Seçim sonuçlarını etkileyecek iki olay gerçekleşti son bir hafta içerisinde. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP için istediği Hazine yardımının bloke edilmesi talebi Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) karara bağlandı. 15 üyenin 8’i Hazine yardımının durdurulması lehine oy kullandı. Bu karardan çıkan iki tane doğrudan sonuç var: Partinin Hazine yardımı almaması ceza yönünde bir sinyal olarak okunabilir. Mahkemenin en azından 8 üyesi HDP’nin ceza alma ihtimali karşısında yardımı durdurdu. Zaten AYM’nin parti kapatma davalarında vereceği iki ceza var. Ya parti tümüyle kapatılabilir ya da Hazine yardımından mahrum bırakılabilir. Yardımın kesilmesi talebi onay gördüğüne göre Mahkeme üyelerin salt çoğunluğu parti faaliyetlerinin cezalandırılmasını ihtimal dahilinde görüyor. Ancak sayı kritik. HDP ile ilgili nihai oylamada herhangi bir ceza çıkabilmesi için üçte iki çoğunluk gerekiyor. Yani 15 üyenin en az 10 tanesi partinin kapatılması ve (veya) Hazine yardımından mahrum bırakılmasına oy vermeli. Oysa HDP ile ilgili ilk oylamada sadece 8 üye lehte oy kullandı. Demek ki HDP’nin ceza alması için geçici durdurma kararına onay vermeyen en az 2 üyenin partiye ceza verilmesini doğru bulması gerek. Bu mümkün mü göreceğiz? Ama bence HDP’nin kapatılması noktasında çoğunluk onayı yok Mahkeme üyeleri arasında

Bu karar HDP’nin el yükseltmesine yol açtı. Kendi adayını çıkaracak parti. Şu an için ne Cumhur ne de Millet İttifakı %50’yi geçiyor. HDP aday çıkardığı için seçim ikinci tura kalacak. HDP’nin bu tavrı pazarlık isteği anlamına geliyor. HDP’nin seçimlerinin ikinci tura kalmasına onay vermesi Cumhur İttifakı lehine, Millet İttifakı aleyhine bir durumdur. Çünkü Erdoğan’ın ilk tur oylamadan birinci aday olarak çıktığı ve devlet olanaklarını tümüyle kullandığı bir ortamda ikinci tur oylama muhalefeti daha da zorlayacaktır. 2023’te yapılacak seçimlerin 1. turu ile 2. turu arasındaki fark bizi 2015 yılına götürebilir. Hatırlanırsa 7 Haziran 2015’te siyasi iktidar Meclis çoğunluğunu kaybetmiş ama hükümet kurulamaması sonucunda yapılan 1 Kasım 2015 seçimleri AKP’nin mutlak galibiyetiyle sonuçlanmıştı. Tekrar aynı şeyi yaşayabiliriz. Bu nedenle 6’lı Masa'nın “Seçime kadar sabredelim, gerisi selamet” tavrı, içinden geçtiğimiz konjonktür bakımından zayıflık yaratıyor. "Gerisi selamet" diye bir şey yok. Aday çıkarmada geç kaldı 6’lı Masa. Ayrıca siyasi iktidarın hamlelerine aynı güç ve yoğunlukta yanıt da veremiyor. HDP’yi yok sayan tavır da yanlıştı. Şimdi tüm bu yanlışlar ortak bir sonuç olarak karşısında duruyor. Peki, bu işin sonu nereye varır? Bir mucize veya bir felaket bizi bekliyor. Birkaç ay içerisinde elitlerin bizim için hazırladığı muhtemel sonla karşı karşıya kalacağız.