Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

AP RAPORTÖRÜ AMOR: KAFTANCIOĞLU KARARI "AKLA, HAYALE SIĞMAYAN DURUM"

 YUSUF KANLI

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor’u Türkiye’deki gelişmelerden oldukça etkilenmiş gördüm. Gelişmeleri demokrasiyle bağdaştırmıyor, ifade özgürlüğü ihlallerini çok ciddi görüyor ama sivil topluma destek verebilme açısından da askıdaki Türkiye katılım müzakerelerini resmen sonlandırmanın ciddi yanlış olacağını vurguluyor.

Türkiye’de ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun sosyal medya mesajı nedeniyle siyaset yasağı getirebilecek bir cezaya çarpıtılmasını Yargıtay’ın onamasını “Akla, hayale sığmayan durum” diye yorumlayan AP Türkiye raportörü, “Kaftancıoğlu da Türkiye’de ifade özgürlüğünü kullandığından dolayı cezalandırılmak istenenler kervanına dahil oldu. Yıllar önce yaptığı iddia edilen sosyal medya paylaşımlarından dolayı bir siyasetçinin cezalandırılması asla kabul edilemez” dedi.

Avrupa Demokrasi Vakfı ev sahipliğinde Brüksel’de düzenlenen bir çalışma sırasında konuşabildiğimiz AP Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor Adalet ve Kalkınma Partisi yönetiminde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda ilk iktidar döneminde büyük reformlar gerçekleştirdiğini, bu sayede 17 Aralık 2004 tarihli Avrupa Konseyi Sonuç Bildirgesi ile üyelik görüşmeleri başlama tarihi aldığını, 3 Ekim 2005'te ise katılma görüşmeleri sürecinin başladığını hatırlattı.

AP Türkiye Raportörü kişisel haklar ve özgürlükler ve o çerçevede ifade ve basın özgürlüğü AB üyelik sürecinin devamı için olmazsa olmaz konulardan olmasına rağmen ciddi aksamaların yaşandığını vurguladı. “Görüşme süreci bugün maalesef Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemekteki ısrarlı tutumu nedeniyle durdu. Ancak, tüm olumsuz gelişmelere rağmen sürecin sona erdiği kararını almıyor, söylemiyoruz. Demokratikleşmeyi, reformların yapılmasını, Türkiye’nin Avrupa değer ve normlarına kavuşmasını isteyen ve bu amaçla gayretler gösteren sivil toplum örgütlerine desteğimizin devam etmesi arzumuz böyle bir kararı almayı düşünmememizin sebeplerinden birisidir” diyen AP Türkiye Raportörü, Türkiye’nin iç işlerine karışıldığı suçlamalarını da reddetti.

2016 yılında fiilen, 2018 yılında ise resmen duran katılım görüşmeleri süreci dursa da katılım süreci sona erdi diye Avrupa Birliği liderleri toplantısında bir karar alınmadığı sürece Türkiye ile AB arasındaki “katılma sürecindeki aday ülke” ilişkileri ve karşılıklı sorumluluklar elbette ki devam edecek. Türkiye açısından üyeliğe yakın önem taşıyan vize muafiyeti konusunda da birisi terörle mücadele kanunlarının AB müktesebatına uyumu olmak üzere beş madde üzerinde yıllardır tıkanıklık devam etmektedir.

“Türkiye AB’ye katılma arzusuyla bir müracaatta bulundu. Bu başvuru belli aşamalardan geçti ve katılım müzakereleri başladı. AB artık Türkiye için mesela Yeni Zelanda ya da Avustralya gibi bir pozisyonda değil. AB’nin ve kurumlarının Türkiye ile ilgili değerlendirmeleri, katılmayı istediği topluluğun ilke, değer, kural ve müktesebatına uyumu için gereklidir. Türkiye-AB ilişkileri ile Türkiye’nin bir üçüncü, AB üyesi olmayan ülke ilişkileri tabii ki farklıdır” diyen Nacho Sánchez Amor, özgür hukukun, hukukun üstünlüğünün, ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün sadece hükümetlerin meselesi olmadığını,  en son Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet cezası alması sonrasında kınama mesajında Avrupa Parlamentosu’nun en net şekilde belirttiğini hatırlattı.

AP Türkiye Raportörü, “Kaç kişi fark etti bilemiyorum ama o kınama kararında bir ilke imza attık. Şimdiye kadar mahkeme bahsedilir ama savcı, yargıç isim verilmezdi açıklamalarımızda. Bu kez bu kararı veren, verilmesine katkı koyan tüm ilgili kişileri isim isim yazdık” dedi. Peki bu kişilere yaptırım uygulanabilir mi? İsim belirtilmesinin amacı bu mu?

Biz metni hazırladık. İsimlerin kullanılmasına karar verdik. Bunun gerekli olduğunu, sadece cezayı kınamanın değil, ceza veriliş sürecini ve katkı koyanları belirtmek gerektiğini düşündük. Yaptırım kararı bizim işimiz değil. Ancak, yaptırım kararı alacaksa Avrupa Parlamentosu veya Avrupa Birliği Komisyonu, bu isimleri niye verdiğimiz ortada. Karar onlara ait.” ifadelerini kullandı.