Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Hatay'ı ve Hayatı İyileştirmek

Yıkıldı. Yok olmadı. Yol oluyor…

Yaşadığımız büyük depremle kırılan hayatlarımız iziyle, tozuyla yeniden yol oluyor. Doğrulmaya, direnmeye, dirilmeye yol oluyor.

Bir yıl önce depremde büyük bir sarsıntıyla yerinden oynayan kentlerin dönüştüğü enkazın altındakiler, kalanıyla geleniyle yurtlarını baştan kuruyor. Tam yedi kez yıkılan bir kent sekizincisinde o enkazı sanatla kaldırıyor. Onlar, sanatla iyileşiyor.

Direnmenin bütün çeşitleri içinde sanatla yol almak, belki de gerçek dönüşümün esas ve en has yolu... Medeniyetleri ve dinleri binlerce yıldır buluşturan, farklı kültürleri uyumla birleştiren deprem bölgesinden şimdi sihirli sesler yükseliyor.

Yunanca kökeniyle “art arda gelen seslerin uyumu”, Latincede “ses ve çalgıların uyumlu birleşmesi” anlamındaki senfoni, bugün tam manasıyla içimize işleyecek!

Kendi coğrafyasında kültürel ve sanatsal dönüşümü sürdürme idealiyle 2019 yılında kurulan ve bu kadim diyarın yurt olduğu tüm oluşumları, fikirleri, ekolleri liyakatle yaşatma kararlılığı taşıyan Hatay Senfoni Orkestrası büyük yıkımın birinci yılında yeniden ayakta...

5 Şubat'ta ilk olarak Ata Köprüsü'nde, “Gül Yine Sen” adlı şarkıyla “Sil gözünü, sen sağsın ya” diyerek ses verecekler hayata. Günü 6 Şubat'a bağlayan gece  04.17'de Yunus Emre Parkı'nda senfoniyle dokunacaklar ruhlarımıza. Arapça, Ermenice ve Türkçe ezgiler eşliğinde direnmenin en güçlü, dirilmenin en görkemli halini sergileyecekler insanlığa.


Yaşadıkları ezgilerinde…

Hatay Akademi Senfoni Orkestrası, 4. Yüzyılda Antakya’da yaşayan geç antik çağın önemli hatiplerinden Libanius’un kurduğu Antakya Akademisi’nden alıyor adını. Orkestra logosunun İpek böceği olması tesadüf değil. Kelebek, kendini gerçekleştirerek uçmak istiyor...

Orkestra üyelerinden vurma sazlar sanatçısı Abdurrahman Düzgün, soprano Cansu Çilingir, viyola sanatçısı Büşra Kırkıcı, kontrbas sanatçısı Ali Yılmaz büyük depremde bedenen yitirdiğimiz sanatçılar. Sağ kalan üyelerin çoğu sevdiklerini kaybederek çıktı enkazdan. Yıkılan binalarda enstrümanları yok oldu. “Orkestranın Kurucu - Şefi dışında tüm orkestra üyeleri şehirlerinden göç etmek zorunda kaldı.“

Hayatını sanata vermiş insanlar şimdi sanatla yeniden hayat buluyor. Farklı disiplinlerden gelip aynı ruhta birleşen sanatçılar büyük yıkımın ardından bölgede buluşuyor. Orkestra'nın sesini duyan ayağa kalkıyor, çağrıyı alan bölgeye koşuyor.



Afetle sarsılan hayat sanatla doğruluyor...

Enkazın tozu dumanı arasında tüm renkler solsa da o şiddette yıkılmayan bazı duvarlar oldu. Hatay Akademi Senfoni Orkestrasının sesini önce yurt genelinden sanatçılar duydu. “Nöbetçi” ressam 'Hikmeti Tabiyeci' sosyal medya hesaplarından çağrıda bulundu; “Siz boya alın ben Hatay'ı boyarım” dedi. Gönüllüler bu çağrıya malzeme desteği sağladı. Onur Bolat'a katılan sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler, çocuklar, kediler, yıkılmayan duvarları birlikte renklendirdi. Bu duvarlar şimdi direnişin ve dayanışmanın renklerine bürünerek canlanıyor. Sanatçılar, hayatı ve Hatay’ı umudun, direnmenin, dirilmenin renkleriyle dolduruyor.


Orada direnenler ve onlarla dayanışmada birleşenler Nisan ayında yeniden buluşup hayatı sanatla iyileştirecek. Dünyanın farklı yerlerinden beklenen sanatçılar da bu yaratıma el verecek.

“Karanlık günlerde şarkı da söylenecek mi? Elbette şarkı da söylenecek, karanlık zamanları anlatan...”

Hatay Akademi Orkestrası, Brecht'in bu sözüyle sesleniyor bizlere. Çocuklarla gençlerle şarkı söylemek istiyorlar yeniden. Kitabu’ş – Şifa eserinde, “Şarkı söylemek sağlığı koruyan en iyi egzersizdir” diyen İbn-i Sina'yı dinliyorlar... Hatay’da yeniden “Çocuk ve Gençlik Orkestrasını ve Korosunu” kuracaklar. Gereken her olanakla yapılacak, güvenli ve işlevsel bir bina için de talepleri ve dayanışma çağrıları var.

“Hayat çekmeye değer...”

Gördükleri karşısında kırılıp dökülen ve bölgedeki durumun görüntülerini çekip bizlere ileten basın mensuplarının, sanatçıların kayıtlarına bakıyorum. Bize göz, tarihe bellek oluyorlar. Müziğin zamanı durdurması gibi, anı kaydederek donduran bu görüntüler insana hayatı sorgulatıyor. Otuz beş yıldır foto muhabirliği yapan bir meslektaşım bölgede dolaşıyor. Susuyor, konuşuyor, içi – dışı birbirine karışıyor. Doğrulup, direnenleri gördükçe “Hayat çekmeye değer” diyor. Her iki anlamda da değer. Hayal var, umut var, orada bir hayat var...

Hatay Akademi Senfoni Orkestrası'nın altı parçadan oluşan konseri bugün (5 Şubat) sosyal medya hesapları üzerinden canlı olarak izlenebilecek.

“Melekler, tekrar yeryüzüne inmeye karar verirlerse Antakya'ya inecekler” diyen Antakyalı Libanius'tan ilham alan sanatçılar bizlere, tüm yitirdiklerimizin seslerini duyuruyor. Bütün kazanımların resmi oluyor. Yaşananlar kayıt altında ve tarihi bellekte yerini alıyor.

Ama unutmamak yetmiyor...