Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

KÖY ENSTİTÜLERİ 84 YAŞINDA

Bozkırın meşalesi Köy Enstitüleri'nin kurulmasının üzerinden 84 yıl geçti.

Aslı Leman Atlı

ANKARA - Bozkırın meşalesi Köy Enstitüleri’nin kurulmasının üzerinden tam 84 yıl geçti.

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un önderliğinde kurulan Köy Enstitüleri'nde binlerce aydın, özverili eğitimci ve “köye yarayan meslek erbabı” yetişti.

İş için, işle eğitim

“İş için, iş içinde, işle eğitim” ilkesiyle, genç Cumhuriyet'in ihtiyacı olan laik ve bilimsel eğitim modelini esas alan Enstitülerde, öğrencilerin tüm süreçlere en geniş demokratik yöntemlerle katılımları sağlandı.

Köylerinden daha önce hiç görmedikleri şehirlere, ilçelere gelen çocuklar okul binalarını, yemekhanelerini, yatakhanelerini kendileri yaptılar. Bir yandan, kendi eğitim kurumlarını inşa eden köy çocukları bir yandan da derslerde öğrendikleri teoriyi hayata geçirme ve üretime dönüştürme fırsatını yakaladılar.

Köy enstitülerinde derslerin yüzde 50’si kültür derslerinden (Türkçe, matematik, fizik, kimya), yüzde 25’i uygulamalı tarım, yüzde 25’i zanaat derslerinden oluşuyordu. Enstitüler, sadece köye öğretmen yetiştirmeyi değil, eğitim yoluyla tarımı ve üretimi geliştirmeyi, halkı bilinçlendirmeyi hedefliyordu. Öğrenciler, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından açılan tercüme bürolarınca çevrilen dünya klasikleri ile burada tanışıyorlar ve her biri bir müzik aleti çalabilecek şekilde eğitim alıyorlardı.


Ülke için kurtuluş, dünya için bir model

17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı yasanın birinci maddesine göre kurulan Köy Enstitüleri, her tür yoksulluk ve yoksunluklar içinde orta çağı yaşayan ve nüfusunun yüzde sekseni okur-yazar olmayan, okulsuz, öğretmensiz köylerin aydınlığı oldu.

“Köy Enstitüleri ilkesi, bu pratik ilke tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Türkçe buluştur” diyerek bu okulların bize özgülüğünü belirten Hasan Ali Yücel eğitimin amacını da “Kişiyi, ülkesinin ekonomik düzenini, toplumsal koşullarını geniş halk kitleleri yararına değiştirecek; bu alanda karşısına çıkacak engelleri yenecek yetkinlik ve etkinliğe kavuşturmaktır” ifadesiyle ortaya koyar.

Tam bağımsız, eleştirel, yaratıcı düşünce becerisini öne çıkaran ve üretime, kalkınmaya büyük katkı sağlayan Köy Enstitüleri modeli, bugün dünyada 100'ü aşkın ülkede eğitim sistemi olarak kabul görmüş ve uygulanmaktadır.

Kurulduğu coğrafyada ise kapanışlarından günümüze adeta bir güneş tutulması yaşanmaktadır.

Köy Enstitüleri'nin kapatılması

Köy Enstitüleri, Sabahattin Eyüboğlu’nun değişiyle “Çiçek açarken budanmış” kurumlardır. Enstitüler, 1946’da Hasan Ali Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’un görevden alınmalarıyla kan kaybetmeye başlar.

Köy Enstitüleri hakkında uzun yıllar araştırmalar yapan Amerikalı eğitimci ve yazar Fay Kirby, “Türkiye'de Köy Enstitüleri” adlı kitabında şu bilgilere yer verir :

“1946’da Milli Eğitim Bakanı yapılan Reşat Şemsettin Sirer, Köy Enstitülerinin adeta kolunu kanadını kırdı: 1947’den itibaren enstitülerden özgür okuma ve özeleştiri uygulamaları kaldırıldı. Plan ve programlar değiştirildi. Bazı kitapların okunması yasaklandı. Karma eğitime son verildi. Kızların sayısı iyice azaltıldı. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ndeki yontular kaldırıldı. Hasanoğlan’daki hayvanlar bakımsızlıktan öldü. 1946’da Demokrat Parti’nin (DP) meclise girmesiyle Köy Enstitüleri iyice tartışılmaya başlandı. 1947’de enstitülere verilen “geçim toprakları” geri alındı. 1947’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı.

1950’de iktidara gelen DP, Köy Enstitülerinde “komünizm propagandası” yapıldığını söyledi. Kızlarla-erkeklerin aynı yatakhanelerde yattığı, aralarında uygunsuz ilişkiler olduğu yönünde asılsız iddialar ortaya atıldı. 1940’larda enstitülere yönelik ırkçı saldırılara, 1950’lerde dinci saldırılar eklendi.

DP’li Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, 1952’de Köy Enstitülerine Köy Öğretmen Okulları adını verdi. Enstitülere gidip öğretmenleri ve öğrencileri azarladı. Enstitülere zorunlu din dersi koydu. Enstitüleri “din adamı merkezi” yapmayı önerdi. 1950-1954 arasında Türkiye’ye ABD’li eğitim uzmanları geldi. Florida Üniversitesi’nden getirilen Dr. Kate Wofford’un raporuyla Öğretmen Okullarına dönüştürülen Köy Enstitüleri, 27 Ocak 1954 tarihli 6234 sayılı yasayla kapatıldı.” (Kirby, s. 451-511).

Cumhuriyet'in zengin mirası

Köy Enstitüleri, kuruluşundan kapanışına kadar geçen 14 yıllık kısa ömründe bir asra yetecek büyük bir miras bıraktı.

İlk etapta, 150 büyük bina, 210 öğretmen evi, 60 işlik, 3 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 12 elektrik santrali, 3 balıkhane inşa edildi. Öte yandan oluşturulan 1200 dönüm bağa, 750 bin fidan dikimiyle, toplamda 15 bin dönümlük tarım arazisi tarıma uygun hale getirildi.

Köy Enstitüleri, bilimsel, laik, demokratik eğitimi benimseyen, araştıran ve sorgulayan bin üç yüz sekiz kadın ve 15 bin 943 erkek öğretmeni yetiştirdi. Ezberci eğitimden uzak, öğrenci merkezli eğitimi esas alan, uygulamalı eğitimin kapısını açtı. Tüm bunların ötesinde, halkın gücünün eğitimle birleştiğinde neler yaratabileceğini ispatladı.

Bu aydınlanma ve kalkınma hamlesi, kimilerinin sömürü düzeni için de tehditti.

Kapatılmalarının üzerinden geçen 77 yılda, yurdun 7 bölgesinde binlerce halk önderi öğretmenin yetişmesini sağlamış olan Enstitülerin önemi ve değeri her geçen gün daha da iyi anlaşılmaktadır.

Ruhi Su, Aşık Veysel, Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi sanatçıların öğretmenlik yaptığı Enstitüler, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Ümit Kaftancıoğlu, Dursun Akçam, Ali Dündar, Hatun Birsen Başaran gibi nice aydın ve yazarın yetişmesini sağlamıştır.